- 945 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlığım mı Yoksa !
Dün akşam çok yalnızdım dedi. Titrek sesiyle gözlerini benden kaçırıp, puslu bakışlarını gökyüzüne doğru çevirerek. Yalnızmıydın evde diye çekinerek sordum.
Tekrarladı aynı cümleyi ve ardından dökülen yalnızlık kokan birkaç tümceyi ardı ardına sıraladı.
Anlaşılan dün akşam yalnız değildi.Çoçukları ve eşiyle beraberdi. Akşam yemeği telaşından sonra uyuttuğu çocuklarının ardından kocasıyla geçireceğini düşündüğü birkaç saati vardı.
Mutfağa geçip açtığı camın önünde içerken sigarasını geçen pazardan beri özlediği kocasını düşünüyordu. Hissedeceği pişmanlıkla ardından gelip, omzuna değecek eli, beline sarılacak kolları ve ensesinde hissedeceği nefesinin özlemi ile bekliyordu.
Vicudundaki kan dolaşımından daha hızlı akıp gidiyordu düşünceleri yüreğine,duyguları zihnine doğru. Ne tarafa dönse yalnızlığının çaresizliğine doğru yol aldığını hissetmek onu daha çok öfkelendiriyor, hırçınlaştırıyor ve her şeyden öte canını fazlasıyla yakıyordu.Birlikte büyüdüğü, aşık olduğu, sevdiği, her şeyden de öte vazgeçemediği alışkanlığı olmuş bu adam bir kez daha sevgisinden, ilgisinden, dokunuşlarından mahrum bırakarak cezalandırıyordu kendisiyle beraber onu.Ard arda içtiği şarap kadehleri boşaldıkça gözlerinde beliren o ifade konuşmasa da ne kadar yorulmuş , o anda ne kadar sevgisiz ve yalnız olduğunu anlamama yetiyordu.
O ise şimdi yalnızlığına gülümsüyordu. Sohbet arasında hüzünlü bir türkünün insanın yüreğine işleyen en dokunaklı mısralarını mırıldanıyordu.
Masada duran şarabını arada yudumlarken yaktığı sigaralarla dağıtmaya çalışıyordu efkarını. Yaşadığı yalnızlığı anlatırken, kocası dinliyormuşçasına özenle seçiyordu sitem dolu, özlem dolu kurduğu cümleleri. Kocasına olan kırgınlığını anlatırken daha çok incindiğini biraz daha yalnızlaştığını görüyordum.
Yirmi yıldır diyordu arada bir tam yirmi yıldır bu böyle devam ediyor.