- 1282 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (25)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sekreter içeri girmiş ve Gül hanımın kocası sekretere saldırmak için yerinden kalkmıştı.
Mübaşir onu hemen oturturdu.
“Evet, sekreter hanım anlat bakalım şimdi”
“Hâkim bey. Benim hiçbir suçum yok. Bu adam ile iki yıldır beraberiz. Gül hanımı öldürmek gibi hiçbir niyetim yoktu benim. Ama zengin olan da Gül hanımdı. Eşinden ayrılırsa beş kuruş parası kalmazdı. Önce, işyeri ile ilgili bir takım evraklar diyerek, sahte yollarla vekâlet aldı Gül hanımdan. Tüm mal varlığını üstüne geçirdi. Sonra çocuklarına bıraktığı malları da isteyince, Gül hanımı öldürmeye karar vermiş. O akşam hastaneye geldiğinde hemen planı uygulamaya koyduk. Gül hanımın avukatı aynı zamanda bu şahsın da avukatı idi, Gül hanımın avukatlığını alması gerektiğini, yoksa çocuklarına zarar vereceğini söyledi. Avukat, çaresiz kabul etti. Çocuklarından birini benim yanıma bıraktı. Bendeydi yani kaç gündür. Ve şu an çocuk karakolda, annesine teslim edilmek üzere bekletiliyor. Sonra, Can beyin sekreteri olmam nedeni ile evraklarını ben düzenliyordum. Gül hanım için vermiş olduğu raporu aldım oradan ve türlü çabalardan sonra, istediğimiz şekle getirdik. Ama benim bilmediğim Doktorun bu raporu çift nüsha yapmış olmasıydı
Bu, arkada oturan kadın hastaneye gelmeseydi plan tıkır tıkır işleyecekti ama olmadı. Biz o kadını köylü, temizlikçi diye dikkate almamakla ne kadar büyük hata yaptığımızı anladım”
“Mürvet Hanım, siz evlisiniz, üstelik de bir çocuğunuz var. Hiç düşünmediniz mi onları, bu işleri yaparken?
“Hâkim bey, Eşim çalışmıyordu. Benim aldığım maaş da yetmiyordu bize. Bir gün, çocuğuma ayakkabı almak için bir mağazaya gittim. Ayakkabıları aldım. Bir tenede de kendime alayım dedim. Cüzdanıma baktım para yok. Beni izlediğini daha sonra anladığım Bülent Bey yanıma geldi. O ayakkabıların bana çok yakıştığını söyledi ve parasını teklif etti. Ben kabul etmedim. Çıktım oradan. Bir gece sonra kapım vuruldu. Elinde çantayla genç bir delikanlı. Bana çantayı verip gitti. İçine baktım beğendiğim ayakkabılar. Anladım tabi Bülent beyin gönderdiğini. Ertesi günü yoluma çıktı ben geri iade ettim ama almadı ve ondan sonra hediyeler gelmeye başladı. Hep istediğim ama alamadığım şeylerdi. Sonra bu ilişki başka yönlere doru kaydı ve bu güne geldik. Çok pişmanım şimdi yaptıklarımdan. Çocuğumun ve eşimin yüzüne bile bakamıyorum. Zaten bundan sonra çocuğumu bana hiç göstermez eşim”
“Hâkim bey, Sekreter hanım her şeyi anlatmadı daha, Gül hanımın evinde neler yaşandığını ve deli raporunu nasıl aldıklarını da anlatmalı”
“Evet, duydunuz doktor beyi anlatın bakalım”
“Gül hanımı hastane yerine eve götürdük. Doktorluktan atılmış iki kişiyi ayarladım ve Gül hanımın evine gönderdim. Orada, Gül hanıma bir takım ilaçlar verilerek uyutuldu. Yani size gelen diğer rapor da sahte efendim”
“ Ben aklımı oynatmak üzereyim”
“Oynatmayın Gül Hanım bunlar gerçek. Bak, Ayşe hanımın yaptığını gördün değil m? Neleri çıkarttı ortaya.
Gül hanımın eşi, Bülent bey deli gibi saldırıyor, Ayşe’yi öldürmekle tehdit ediyor, buradan çıkınca onun başına neler açacağını haykırıyordu. Ve bunlar hâkim tarafından kayıt altına alınıyordu. Hâkim, hemen karakola bir yazı göndererek, doktorluk belgesi elinden alınmış kişilerin tutuklanması için gerekli yasal işlemlerin başlatılmasını söylemişti.
Salonda olup bitenler dinleyenleri çok şaşırtmıştı ama her şey belgeleri ile ortadaydı ve karar anı geldiğinde. Avukat, sekreter, iki tane doktor ve Bülent tutuklanmış ceza evine gönderilmiş, kocasının adına kayıtlı olan mal varlığının yasal işlemleri yapılarak tekrar Gül hanımın adına geçmesine ve boşanmalarına karar verilmişti.
Salonda Muhtar, Gül hanım ve doktor bey çok büyük mutluluk yaşamışlar, Ayşe’ye binlerce teşekkür ediyorlardı. Kimsenin başaramayacağı işi başarmıştı Ayşe. Böyle oyunların olabileceği ne Gül hanımın, ne de doktorun aklına gelmemişti. Ayşe şehre geleli henüz on üç ay olmuş ama sanki şehirde doğmuş ve büyümüştü.
Ayşe, üstüne aldığı sorumluluğu yerine getirmenin rahatlığı ile evine gitmek üzere, adliye binasından çıkmaya hazırlanmıştı yanında Muhtar ve Hayriye hanım ile birlikte. Doktor Can Bey, Ayşe hanımın çıkmak üzere hazırlandığını görünce, Ayşe’ye doğru yürüdü.
“Ayşe Hanım, beni öyle bir pislikten kurtardınız ki size nasıl teşekkür edeceğimi bile bilmiyorum. Meslek hayatım nerdeyse başlamadan bitecekti. Ve çok sevdiğim doktorluk hayatıma belki de son vermek zorunda kalacaktım. Bana temizliğe gittiğinizi söylemiştiniz. Bu olayları araştırırken çok düşündüm. Benim evde bir yardımcıya ihtiyacım var. Şimdi kazandığınız kadar para veremem size ama hiç değilse haftada bir evime gelerek bana yardımcı olabilir misiniz?”
Ayşe bir an Muhtar ve Hayriye hanımın yüzüne baktı. Çok uzun süredir düşündüğü ama bir türlü geliri yetmediği için yaptırmadığı sigorta işi geldi aklına
“Doktor bey, ben sizden para istemiyorum. Madem beni yardımcınız olarak istediniz. Haftada bir evinize gelirim ve sizden para almam. Beni yanınızda çalışan biri olarak gösterip sigortalı yapıp, alacağım parayı oraya yatırabilirseniz bu bana yeter. Çok uzun zamandır düşünüyorum bunu ama gelirim yetmediği için yapamadım”
Muhtar, Hayriye Hanım ve Can Bey Ayşe’nin yüzüne yine şaşkın şaşkın bakıyordu. Muhtar daha önce düşünmüş ama hiçbir şey yapamamıştı bu konuda. Doktor Can beye sunduğu teklif güzel bir teklifti.
“ Tamam, Ayşe Hanım. Ben buradan çıkar çıkmaz hemen SSK’YA başvuracağım ve sizin sigortanızı başlatacağım. Hangi günler geleceksiniz ona göre siz ayarlamasını yapın ve bana bildirin. Aslında ona da gerek yok. Evin anahtarını vereyim size. Siz ne zaman vakit bulursanız gelirsiniz. Ben her şeyi hazırlarım eve. Oldu mu?
“Tamam Doktor Bey. Beni çok mutlu ettiniz. Şimdi hiç değilse çocuklarımı sağlık kuruluşuna götürebileceğim. Allah sizden razı olsun”
“O zaman anlaştık değil mi? Evraklarınızı tamamladıktan sonra bir nüshasını size vereceğim. Şimdi gitmek zorundayım. En kısa zamanda görüşmek üzere”
Deyip doktor Ayşe’den önce ayrıldı Adliye’den. Tam kapıdan çıkmak üzereydiler ki,
“Ayşe hanım bir dakika. Vedalaşmadan mı gidiyorsun?”
“Şimdi siz çok meşgulsünüz Gül Hanım. Onun için rahatsızlık vermek istemedim”
“Meşgul mü? Benim ki elim kanda da olsa yine sana zaman ayıracağımı bilmelisin değil mi? Benim işim yok burada. Şimdi buradan çıkıp hemen iyi bir avukat tutup işlemleri başlatmam gerek. Bunun için de senden yardım istiyorum. Avukat Hakan Bey diye birinden söz ediyordun ya, onunla nasıl irtibat kurabilirim”
“Bürosuna götüreyim sizi. Orada olmalı kendisi bu saatte”
Devam Edecek
YORUMLAR
Sevgili onur bilge. Mehkemelerde kişiler ismleri ve meslekleri ile çağrılabilir (çağırılıyorda). Ayşe ile Can arasında henüz işveren, işçi durumu mevcut değildir. Can bey Ayşe'ye iş teklif etmiştir. Böyle olmasa da, iş veren işçisine SİZ diye hitap etmelidir eder ve ediyorda.
Diğer noktalama işaretlerine cevap vermek istemem. Buna da gerek duymuyorum. Bağlaçların nerede nasıl kullanılması gerektiğini bilmemek mümkün değildir ama hikayelerde akıcılığı sağlayabilmek için cümle başlarına konabilir ve konuyor da.
Akıcılığı değiştirmek için kelimenin AMA kelimesi ile FAKAT, LAKİN kelimeleri anlam olarak aynıdır . Bu kelimelerin kullnılmış olması anlam değişkliğine sağlamayacağına göre kullanmakta hiç bir sakınca yoktur.
Sevgili Onur, bu bir makale değil hikayedir. Bunlara dikkat etmenizi isterim.
Bu bölümü güne taşıyan tüm dostlara çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılar
onurumsun tarafından 11/14/2009 3:01:35 PM zamanında düzenlenmiştir.
bu bölümde de sigorta konusu öne çıkıyor..
fırsatları değerlendirme öne çıkıyor..
insan isteyince fırsatların ona bir şekilde sunulduğu ve sadece ona, bu fırsatları değerlendirmenin kaldığı öne çıkıyor..
örnek ve ders alınası durumlar devam ediyor..
tebrikler.. sevgilerimle..
ELEŞTİRİ / YORUM
1. Gül hanımın... Gül Hanım’ın... Can beyin... Can Bey’in...
2. Bir tende de kendime alayım dedim. Tende?
3. Elinde çantayla genç bir delikanlı. Üç nokta ister.
4. İçine baktım beğendiğim ayakkabılar. İçine baktım, beğendiğim ayakkabılar.
5. Mahkemelerde isimlerle belirtilir kişiler, meslekleriyle değil.
6. Doktor Can Bey, Ayşe hanımın çıkmak üzere hazırlandığını görünce, Ayşe’ye doğru yürüdü.
7. “Ayşe Hanım, beni öyle bir... Bu arada çok fazla Ayşe var. Azalmalı. Diğer isimler de çok. Bazılarının yerine zamirler konabilir.
8. Bağlaçlar cümle başlarında olmamalı.
9. AMA fazla kullanılmış. LÂKİN ve FAKAT gibi seçenekler de var.
10. Benim evde bir yardımcıya ihtiyacım var. Şimdi kazandığınız kadar para veremem size ama hiç değilse haftada bir evime gelerek bana yardımcı olabilir misiniz?” ... İşveren, işçisine SİZ diye hitap etmez.
11. onunla nasıl irtibat kurabilirim... Soru işareti ister.
Cümle yapıları sağlam... Anlatım akıcı... Beğenilmeyecek gibi değil.
Kutluyorum...
Onur BİLGE
Ayşe bir an Muhtar ve Hayriye hanımın yüzüne baktı. Çok uzun süredir düşündüğü ama bir türlü geliri yetmediği için yaptırmadığı sigorta işi geldi aklına
Ayşe akıllı bir kadın, geleceğini de düşünüyor.
Gül Hamın da sonunda kurtuldu. Hak yerini buldu. Zalimler ergeç adaletin pençesine takılacak, burada olduğu gibi...
Türkan Hanım, yazınız sürükleyici yarını bekliyorum...
Selam ve sevgimle...
Tamam, Ayşe Hanım. Ben buradan çıkar çıkmaz hemen SSK’YA başvuracağım ve sizin sigortanızı başlatacağım. Hangi günler geleceksiniz ona göre siz ayarlamasını yapın ve bana bildirin. Aslında ona da gerek yok. Evin anahtarını vereyim size. Siz ne zaman vakit bulursanız gelirsiniz. Ben her şeyi hazırlarım eve. Oldu mu?
“Tamam Doktor Bey. Beni çok mutlu ettiniz. Şimdi hiç değilse çocuklarımı sağlık kuruluşuna götürebileceğim. Allah sizden razı olsun”
Ayşe hanım,o durumdaki kadınlara idol oluşturmaya devam ediyor...
Kutlarım Türkan hanım.
Devamını bekliyorum.Kolay gelsin.selamlar.