BABAM'A...
Beni ilk kucağına aldığında nasıl heyecanlanmıştın değil mi? Nasıl bir şey olduğumu anlamlandırmaya çalışan bir halin vardı. Senin bir parçandım ben. Ne kadar korkuyordun değil mi baba bana bir şey olacak diye? Gece kaç kere kalkıp üstümü örterdin, hatırlıyor musun? Sana baba diyeceğim günü sen büyük bir heyecanla beklerken benim de sana baba diyebileceğim günü ne kadar büyük bir heyecanla beklediğimi biliyor muydun? Güven denilen şey var ya baba ben onu ilk kez sen beni kucağına alıp o kocaman ellerin ve kocaman yüreğinle sardığın zaman anladım. Sevgi denilen şeyi bana her baktığında o güzel gözlerinin buğulanmasında öğrendim. Fedakârlığı cebinde sadece yol paran olduğu halde benim canım tatlı istedi diye gidip aldığında ve ertesi gün işe yürüyerek gittiğinde öğrendim. Baba ya sen ne kadar çok şeyi ne kadar kolay öğretmişsin bana… Hem de bir daha sana sormama gerek kalmadan kalmış hepsi aklımda. Hayat denilen sınava beni ne kadar küçükken hazırlamışsın… Büyüdükçe sıkıntılarım artmıştı değil mi baba? Ama sen hiç şikâyetçi değildin nasıl sabrettin asi dönemlerime, hiçbir şey beğenmeyen tavırlarıma? Senin tek korkun ben büyüdükçe üzülmemdi. Beni üzebilecek insanlar daha beni üzmeden sen ne yapabilirim çabasına girmiştin. Koruma altına almak için kocaman kollarını açmıştın bana ve kocaman yüreğini… Babacığım, canım babam seni o kadar çok seviyorum ki… Cümlenin devamını getiremeyip üç nokta koyacak kadar çok seviyorum… Tarifi olmayan bir sevgi bu… Baba ben hayatıma senden başka erkek sokamam… Çünkü ben senin gibi birini istiyorum… Babam gibi olmalı, senin gibi olmalı… Senin kadar güvenli, sevgili, şefkatli ve fedakâr olmalı… Hani küçük çocukların kahramanı olur ya baba, sen de benim kahramanımsın işte… Babacığım iyi ki varsın, iyi ki benim babamsın, iyi ki hayattasın…
TATLI KIZINDAN BABASINA…