- 463 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 31
Eve geldiğinde, yüzünde oluşan tebessüm gitmemişti. İçeriye, her zamankinden daha neşeli girdi. Onu kapıda karşılayan yeğenlerini sevgiyle kucakladı. Onu hayata bağlayan yeğenleri için kalıyordu bu evde.
Ağabeyi, son zamanlarda eskisi kadar bulaşmıyordu. Onun bu durumu, korkutuyordu aslında. Fırtına öncesi sessizlik vardı sanki .Son zamanlarda, eve sabaha yakın saatlerde geliyordu. Onun nara atışını ve yengesine bağırışını uykusu arasında duyuyordu.
Küfürler ediyor. Bir taraftan da sarhoş haliyle, kumarda kaybedişinin isyanını haykırıyor ve talihine kızıyordu.Çok üzüldüğü halde çıkmamayı tercih ediyordu. Uykusu da o yüzden çok hafifti. Her an, evde yaşayan dört kişi, şiddete maruz kalmayı bekler bir haldeydi. Ağabeyi de onlarıSindirmiş ve kendi zayıflığını bu şekilde bastırma çabası içindeydi.
Onun seslerini duymamak için yorganı kafasına çekiyor ve içinden onun ıslah olması için dua ederdi.
Onsuz geçen zamanda neşeli geçiyordu zaman. Sonra da yatma vakti gelince, Halime yeğenleri ile odasına çekilir, onlar uyuduktan sonra uzun bir süre hayranlıkla seyrederdi. Çok akıllı kızlardı ikisi de.
Okumalarını istiyordu. Ağabeyine dayanmasının sebebi de bu amacını gerçekleştirebilmek içindi. Onların ihtiyaçlarını alabilmek için bir miktar para ayırır ve gizli bir yere saklardı. Ağabeyinin tüm parayı alacağını bildiği için aldığı ücretin tamamını söylemiyordu.
Fabrikaya geçtiğinden beri geliri standart bir hale gelmişti. Temizliğe gittiği zamanlarda, bazen işsiz kalığı oluyordu. Sigortası da yatıyor, hastalanırsam ne olacak korkusu da yaşamıyordu o yüzden.
O akşam yattığında, diğer gecelerden farklı hissetti kendini. Bir kadın olarak hissetmiş ve içini bir sıcaklık basmıştı.
İçinden “ Kamil, iyi birine benziyor. Çok saygılı, efendi ve düşünceli biri gibi. Hata mı ettim acaba ? “ Diye düşündü. Sonra da kendine kızdı. “ Aman be ! Ne hatası. Bir çay içeceksin. . Baktın, beğenmedin. Haydi ! Sepeti koluna, herkes yoluna dersin. Olur, biter. Bu güne kadar kimseyle buluşmadın da ne oldu ? Kız kurusu olarak kaldın işte. Şans ver. “ Dedikten sonra, gözlerinin önüne Kamil’ i getirdi. Yakışıklıydı da aslında. Yüzünde ve gözlerinde sadece biraz hüzün sezmişti. Güldüğü zaman bile tam manasıyla gülemiyor, ona bir şey engel oluyordu sanki. Buluşacakları günü şimdiden sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. İlk defa yatar yatmaz, gözlerini yumdu ve uykuya daldı.
Kamil eve gittiğinde, Tarık gelmemişti. Tarık’ın işleri uzayınca ona gitmesini söylemiş ve o da gelmişti. Yemeği artık evde yapıyordu. Kendilerine iki kişilik bir dünya kurmuşlardı. Ona, minnettardı. Yeniden hayata tutunmasını sağlamıştı. İlerisi için de kendini iyice toparlaması gerektiğinin farkındaydı.
Görünüşe göre, Nihal ile Tarık’ ın ciddi bir beraberliğe doğru giden ilişkileri vardı. Onlar, beraber olmaya karar verdiklerinde, Tarık için Kamil, sorun haline gelecekti. Belki Tarık bu durumu hissettirmemeye çalışacaktı ama uygun değildi bu durum. Elinde kalan, üç beş kuruşu, bir kenara atması ve kendine en azından bir baraka tutacak kadar para biriktirmesi elzem olmuştu. Üstelik karısının ölümünden sonra ilk kez bir kadına bu kadar ilgi göstermiş ve çay içmeyi teklif etmişti. Bu cesaretine kendisi de şaşırıyordu şu anda.
Bu düşüncelerle boğuşurken, kapı açıldı. Yemeği hazırlamış, sofrayı kurmak için tabakları eline almıştı. Son günlerde, Tarık’ ın yüzünde mutsuz bir ifade vardı. Bir iki defa yüzüne baktığında, özlem ifadesi olduğunu anlayıvermişti.
Nihal’ in yokluğunu hissediyor olmalıydı. Yine aynı şekildeydi. Geldi ve sessizce bir kenara oturdu. Sonra,
“ Nasılsın Kamil Ağabey ? Yine bir sürü uğraştın mı? Ne gerek var. Aperatif bir şeyler atıştırırdık “
“ Kardeşim, fazla bir şey yapmadım zaten. Ezo gelin çorba ile patates yemeği yaptım. Yanına da salata. Senin iyi beslenmen lazım. Gerçi tam da bunların sana yararı olur mu bilmiyorum ama. “
“. Ellerine sağlık. Sağ ol. “
“ Haydi ! Geç masaya. Karnım çok açıktı. “
Ayağa kalkan Tarık’ ın telefonu çalmaya başladı. Telefona baktığında, yüzünde bir sevinç oluştu. Arayan Nihal idi. Daha rahat konuşabilmek için bahçeye doğru yöneldi.
“ Alo ! Sevgilim. Nasılsın ? Ne zaman geliyorsun? Çok özledim seni. “
“ İyiyim Sevgilim. Ben de seni çok özledim. Biraz daha buradayım. Sana bir şey söylemek istiyorum. Ben, aileme senden bahsettim. Babam, seninle tanışmak istiyor. Ben de, hazır burada iken gelmenin daha iyi olacağını düşünüyorum. Ne Diyorsun bu düşünceme? “
Tarık, kabullenme sinyallerini almanın sevincini yaşadı o anda. Hiç düşünmeden,
“ Ne zaman geleyim sevgilim. Yarın sabah geleyim mi ? “
“ Gelebilecek misin ? Çok iyi olur Tarık. Babam da rahatlar, annem de. “
“ Tamam sevgilim. Yarın yola çıkıyorum. Otobüsle geleceğim. Terminale gelince seni ararım. Olur mu ? “
“ Bekliyorum sevgilim. Hem de hasretle ! “
Telefonu kapattıktan sonra neşe içinde sofraya oturdu. Birden hem iştahı, hem de çenesi açılmıştı. Son zamanlarda yedikleri en neşeli yemekti.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
İçinden “ Kamil, iyi birine benziyor. Çok saygılı, efendi ve düşünceli biri gibi. Hata mı ettim acaba ? “ Diye düşündü. Sonra da kendine kızdı. “ Aman be ! Ne hatası. Bir çay içeceksin. . Baktın, beğenmedin. Haydi ! Sepeti koluna, herkes yoluna dersin. Olur, biter. Bu güne kadar kimseyle buluşmadın da ne oldu ? Kız kurusu olarak kaldın işte. Şans ver. “ Dedikten sonra, gözlerinin önüne Kamil’ i getirdi. Yakışıklıydı da aslında. Yüzünde ve gözlerinde sadece biraz hüzün sezmişti. Güldüğü zaman bile tam manasıyla gülemiyor, ona bir şey engel oluyordu sanki. Buluşacakları günü şimdiden sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. İlk defa yatar yatmaz, gözlerini yumdu ve uykuya daldı.
Halime'nin kendisiyle konuşması güzeldi.Kız kurusu olarak kalmaz.Sonunda Kamil'le evlenir.Benim de romanımda ki Kız kurusu Selma evlendikten sonra...
Güzel bir bölüm daha geride kalmış oldu Nermin kardeş...Tebrikler...