UMUDA MEKTUP
Eğitime Gönül Veren Değerli Meslektaşlarım ve Yürekleri Sevgi Rüzgarıyla Çarpan Öğrenciler
Sizlere bu mektubu uzak bir coğrafyanın karlı, boranlı gecesinin solgun ay ışığıyla boyandığı saatlerde yazıyorum.
Bu mektubu yazarken, söze nereden başlayacağımı ve sözü nerede bitireceğimi çok düşündüm. Açıkçası yazı yazarken hiç bu kadar zorlandığımı hatırlayamıyorum. Sözcüklere can vermek, renk katmak, onların diliyle konuşmak eğlenceli ve bir o kadar da zor. Hele bu mektupta bu eylemi gerçekleştirmek inanın çok zor. Çünkü bu mektup, birçok sesin, yüreğin, duygunun, özlemin, hüznün tek bir kalemle yazılacağı bir mektup…
Esmer yazlar, beyaz kışlar büyüten soğuk bir kasabanın küçücük okulunda eğitim gören fakir öğrencilerin, kendilerinden çok uzakta ve daha iyi şartlarda eğitim gören kardeşlerine umut çağrısıdır.
Bu mektup, tarihte bereketin, özlemin, yazının, medeniyetin anaçlığını yapmış, çoğul acıların, sismik sancıların otağı olmuş bir coğrafyanın zor şartlarında küçük yüreklerin bilgi açlığını gidermek için gece gündüz çalışan doğulu, batılı, kuzeyli, güneyli öğretmenlerin isteğidir.
Sevgili Kardeşlerim; Mehmet, Ali, Ayşe…
Ben kardeşiniz Doğan, sizleri tanımıyorum; ama keşke imkânım olsaydı da sizlerle yüz yüze görüşseydim.
Ama olsun böyle de tanışabiliriz. Dedim ya, adım Doğan
Altıncı sınıfa gidiyorum. Kitap okumayı çok seviyorum, ama annem babam okuma yazma bilmedikleri için evimizde ne bir kitap var ne de raflarında dünyanın sekizinci harikaları saydığım bu hazineleri koymak için bir kitaplık… Bu zevkimi, ihtiyacımı okuldaki kitaplardan karşılamaya çalışıyorum, fakat okulumuzda sınırlı sayıda kitap olduğu için hepimize yetmiyor. Anlayacağınız çoğu zaman kitap bulamıyor, o dünyaların muhteşem tatlarından uzak kalıyoruz.
Kasabamız oldukça fakir bir kasaba…
Eğleneceğimiz, oyun oynayacağımız mekânlar yok bizim buralarda. Çok fazla ağaç da yok Sizin gibi çocukların bayram sabahları sevinç içerisinde koştukları lunaparkları da sadece televizyondan biliyoruz. Sakın sizleri kıskandığımızı zannetmeyin. Tek istediğim bizim gibi bir öykü kitabını, bir romanı, bir şiir kitabını bulmakta zorlanan öğrencilere bir kitap da olsa yardım eli uzatmanızdır. Vatanın bir yerlerinde yaşamaya tutunmaya çalışan bizlerin, fakir öğrencilerin, varlığını bilmeniz ve göndereceğiniz bir kitapla ömür boyu onları hatırlamanızdır. Yaşamlarımızı, gerçeklerimizi görmeniz, özlemlerimizi, hüzünlerimizi bilmeniz bizleri hiç olmadığımız kadar mutlu edecektir. Bir kitabı bulup okumak sizin için kolay olabilir, ama inanın bizim için çok zordur.
Birçoğumuzun evi toprak dam; üstü tahta ve toprakla örtünmüş iki üç odalık derme çatma evler düşünün. İşte biz bu toprak damlı evlerde yaşıyoruz. Çocukluğumuzu çocuk olmaktan uzakta ve birçok şeyden yoksun olarak yaşıyoruz. Yarım yamalak, eksik, derbeder…
Buna rağmen yaşamı, doğayı, hayvanları, insanları, ağaçları, kuşları çok seviyorum. Yaşam çok güzel ve anlamlıdır. Birbirimize yardım edip, birbirimizin duygularını, düşüncelerini, isteklerinin anlarsak daha da güzel ve anlamlı olur.
Bir dahaki mektupta görüşmek üzere cümlemi kapatıyorum.
Saygıdeğer Meslektaşlarımız,
Biz doğunun en doğusunun soğuk, sisli, küçük kasabasında bilgi sefaletini gidermek, cehaleti kılıç darbeleriyle değil, kalem, kitap, silgi darbeleriyle alt etmeye çalışan kuzeyli, güneyli, doğulu, batılı öğretmenleriz. Öğretmenlik mesleğinin kutsiyetine hepiniz gibi, hepimiz gibi inanmış ve inanmaktayız.
Şartlar ne olursa olsun vazifeyi en güzel şekilde yerine getirmenin peşine takıyoruz adımlarımızı. Eminiz ki bütün meslektaşlarımızın duyguları, düşünceleri, çabaları, gayeleri
İnançları bu uğurdadır.
Öğretmen, göreve başladığı günden itibaren zevklerini erteleyen, menfaatlerinden vazgeçen, hayatını öğrencilere feda eden kimsedir.
Yerine göre babadan daha baba, anneden daha anne, kardeşten daha kardeş ve kendinden ötedir.
Ne var ki bazen şartlar gücümüzün üstündeki zorlukları karşımıza çıkarır.
Çamurlu bir yol, karlı bir gün, karakışlı bir iklim, bilmediğimiz bir dil, yaşantımızdan çok uzak bir yaşam…
Kısacası öğretmen olanın sorunları bitmez, çünkü o bütün öğrencilerin sorunlarının çözüm teknesi, uğraşı alanıdır.
Zaten o kendisini unutmuştur; uzaklarda, çöllerde ya da bulutların aynasında.
Kendisi için yaşamayanın sorunu olur mu? Belki olur ya da olmaz.
Olsa da ikinci, üçüncü, dördüncü plandadır.
Öğrencilerin sorunları derseniz. Cevabımız açıktır. Evet, olur hem de katmerlidir birçoğunun.
Çözüm adresi: çoğu zaman öğretmendir.
Bir öğretmen tek başına çözmek için uğraştığında birazını çözer. İki öğretmen birazın biraz fazlasını, üç öğretmen…
Ortaya çıkan işbirliği, dayanışma, birlik beraberlik, anlayış ortaklığı...
İşte, bu noktada bizlere lazım olan şey; yakından veya uzaktan uzanan dost eller
Bizler, birlik ve beraberlik içinde çalışıp bütün sorunlara ortak çözümler üretebiliriz. Öğrencilerimizi bu vesileyle kaynaştırabiliriz. Kitap kardeşliği yaratabiliriz okullarımız arasında. Bu konudaki yardımlarınızı büyük bir umutla bekliyor, kartopu beyazlığında binlerce selam yolluyoruz hepinize.
Umarım sözcüklerin diliyle derdimizi anlatabilmişizdir.
Bütün güzelliklerin yaşamlarınıza renk katması dileğiyle…
HOŞÇA KALIN
NİHAT ALTUN- DİYADİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.