Geçiyorum yavaş yavaş (bir şiirin ardından…)
Köhnemiş sandıklar(-ım)
Karalanmış sorularım vardı yine sana unutmayayım diye
Kurduğum hayallerimin arasına sıkıştırdığım
Buzdolabına yapıştırdığım küçücük kağıtlarım
İliştirilmiş aylarım vardı sana
Işığında sessizce soluyacağımız
Dolunaylarımız…
Biriktirdiğim yıllarım vardı, yıldızlarım
Acısını çıkaracağımız..
Senede bir günde de olsa tüketeceğimiz
Özlemlerimiz..
Soramadığım sorular biriktirdim yine sana
Eskimiş köhne sandıklarımda.
Evde kalmış kız çeyizi sakladım kendime
Özenle!
Sararmış, ama yitirilmemiş umudumu birde
Beslemiş kalan umudunu.. ruhum.
Ben fark etmesem de biriktirmiş yine
Tarihi geçmiş alışkanlıklarımı
Sorular savurdum havaya yağmur misali
Çarptı dolunaya.
….
Neyse,
Sen yine düşlerime kal iyisimi…
Orda kal.
Hep.
Hüzün perisi
28temmuz’07_köhneyalnızlıktabirgecenindahapayımadüştüğüyerdeyimyine_
*Uzak seferlere yolluk hazırlamaya benziyor (sana) şiirlerim ya da sefer tasına biriktirilen özlemlere
bir önceki geceden hazırladıklarım.
… ve ne çok şey anlatır bazen susmak, kalemden dökülenlerin ardından, özlemek gibi…
…ve beklemek gibi imkansızı, ummak gibi kaderden.
Ya da defolup yitip gitmek bu yerlerden. Sadece ve tek olmak kainatta bir yerlerde, sürüklenmek hava misali kaderini tayin edemeden. Rüzgarlara teslim olmak gibi. Savrulmak işte tutunacak, ipini bağlayacak bir ağaç dahi bulunmayan çorak yüreğinden..
Ben gidiyorum, belki kendimden.
Geçiyorum yavaş yavaş…
Salina
30eylül’07…