3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4683
Okunma
10 KASIM’LAR VE ATATÜRK
Dr. Sadık Özen
Bugün 10 Kasım. Büyük Kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı gün. Ulusal yas günümüz. Bu yıl, bu acı günümüzün 71.yıldönümünü yaşıyoruz.
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığına yoğunluk kazandırılmaya çalışılan bir dönemden geçmekteyiz. Emperyalist devletler ve bunlarla elbirliği yapan iç ve dıştaki bazı çevrelerin yönettiği, adına “Atatürk Düşmanlığı” diyebileceğimiz uzun süreli bir kampanya ile karşı karşıyayız. Bu nedenle,10 Kasım’lar, geçen her yılda daha büyük bir önem taşımaya başladı. Kim bilir, böyle giderse, bekli de gelecekte yaşadığımız her gün yeni bir 10 Kasım olacak.
Kurtuluş Savaşımız’ dan başlayarak, Cumhuriyet Tarihimiz’ in her döneminde Atatürk düşmanlığı yapılmıştır. Buna, TBMM’nin açıldığı, Cumhuriyetimiz’ in kurulduğu, devrimlerimizin gerçekleştirildiği, sosyal, kültürel, sağlık ve ekonomik alanlarda büyük atılımların yapıldığı ve ülkemizin “Muasır medeniyetler” düzeyine çıkarılmaya çalışıldığı günler de dâhildir.
Atatürk; tarihi Türk düşmanları ve emperyalistler tarafından “Hedef Tahtası” yapılmıştır. Çünkü Atatürk, Türkiye’yi ve Türk Ulusu’nu Ortaçağ’ın kararlıklarından kurtarmıştır. Çünkü Atatürk, bütün dünyada özgürlük savaşı veren milletlerin öncüsü olmuştur. Kendisine karşı duyulan husumetin sebebi: emperyalizme karşı tek başına bayrak açabilen bir güç ve cesaretin sahibi oluşudur.
Bunun içindir ki, 71 yıl önce aramızdan ayrılmasına karşın, emperyalistler ve onların uşakları içlerindeki Atatürk korkusu ve nefretini hala atamadılar. Mustafa Kemal Atatürk; emperyalistler ve onların uşakları için “Korkulu Rüya” olmaya devam ediyor.
Atatürk düşmanları; Atatürk’le birlikte Cumhuriyet’imizin, başta “Laiklik” olmak üzere tüm devrimlerimizin ve bütün ulusal değerlerimizin düşmanıdırlar. Bunlar tarafından ulusal değerlerimiz yıpratılmakta ve bir bir elden çıkarılmaya çalışılmaktadır. “Kahraman Ordumuz” un manevi varlığına ve geleceğimizin yegâne teminatı olan “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz” e ve mensuplarına karşı yürütülen kampanya aynı sebeplerden kaynaklanmaktadır.
1950 seçimlerinden hemen sonra; seçimi kazanmanın ödülü olarak, iktidar tarafından verilen ödünler sonucu, bazı yobazlar Atatürk’e karşı harekete geçtiler, irticai hareketlerde bulunmaya başladılar ve Büyük Kurtarıcı ’nın heykellerine saldırdılar. Durumun daha büyük olumsuzluklar kazanmasından endişeye kapılan ve korkan iktidar, saldırıları önleyebilmek amacıyla “Atatürk’ü Koruma Yasası” çıkarmak zorunda kaldı. Buna rağmen; bu yasanın Atatürk’ün kendisi veya en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü tarafından çıkarıldığı şeklinde yalanlar uyduruldu ve bu yalanlar hala sürdürülüyor.
Atatürk’ün vefatından bu yana 71 yıl geçti. Bu sürede köprülerin altından çok sular aktı. O günden bu yana; Cumhuriyetimiz’ e, Atatürk ve Atatürk İlkelerine karşı birçok olumsuz eylem, söylem ve girişimlerde bulunuldu. Günümüzde, Atatürk düşmanlığı gittikçe körükleniyor. Atatürk ve İlkelerine tahammül edilemiyor. TBMM’nin duvarında asılı Atatürk resmi bile kaldırılmaya çalışılıyor. Ellerinden gelse Atatürk ismini tümüyle yok edecekler.
Özellikle son yıllarda; bir taraftan içimizdeki yobazların, bir taraftan da ABD ve Avrupa Birliği’nin baskı ve dayatmalarıyla Cumhuriyetin temel ilkeleri, Anayasa, Laiklik kavramı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk İlkeleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı son derecede önemli, olumsuz girişim ve eylemlerde bulunulmaya başlandı.
Atatürk’ün reddettiği ve paçavraya çevirdiği Sevr hortlatılmaya, Atatürk unutturulmaya ve fotoğrafları resmi dairelerden indirilmeye çalışılıyor.
Benim, Milliyetsiz Aydınlar ismini koyduğum, sözüm ona bazı malum gazeteci ve yazarlar; gaflet ve dalalet içinde, müstevlilerle birlikte, Mustafa Kemal Atatürk ve onun izinden yürüyen ulusalcılara karşı haince tutumlarını sürdürüyorlar.
2009 yılı 10 Kasım’ında, ülkemiz, işte bu ortama sürüklenmiş bulunuyor.. Atatürk’le birlikte, Anayasamız ve bütün ulusal değerlerimiz sorgulanmakta ve cezalandırılmaya çalışılmaktadır.
Şu anda, İçinde bulunduğumuz ahval ve şerait içinde; Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet’ e olan bağlılığımız ve ona karşı olan görevlerimiz daha büyük bir anlam ve önem kazanmıştır. Bizim kuşağımız, Atatürk’ü iyi tanıyabilmiş, bu büyük insanın ülkemize ve ulusumuza kazandırdıklarını iyi bir şekilde değerlendirebilmiştir. Bu yüzden; bizler, Atatürk ve İlkelerini savunmak ve sonsuza kadar korumak azim, kararlılık ve gücünü kazanmış bulunuyoruz. .
Malum çevreler; bizim kuşağımızı etkileyemediler ve bundan sonra da etkileyemezler. Çünkü bizler o dönemim çocuklarıyız; Mustafa Kemal ve arkadaşlarını yüz yüze görmesek bile, onları, yarattıkları eserleriyle tanıyabilme onur ve mutluluğuna ermiş insanlarız. Emperyalistler ve cumhuriyet karşıtı güçler, bizim kuşağı Atatürk’ün yolundan döndüremeyeceklerini anlamışlardır..
Şimdi, bu çevrelerin hedef kitlesi, çocuklarımız ve gençlerimizdir. Gözleri dömüş Karşı Devrimciler, uydurdukları iftira ve yalanlarla, tarihi gerçekleri saptırarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yetişen yeni nesil, istikbal sizlersiniz !” sözleriyle Cumhuriyetimiz’i emanet ettiği gençlerimizin beyinlerini yıkamaya çalışıyorlar.
Bu koşullarda; çocuklarımıza ve gençlerimize gerçekleri anlatmak, Atatürk’ü tanıtmak, O’nun ilke ve devrimlerini öğretebilmek için bizlere büyük görevler düşmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk kimdir, neler yapmıştır ve niçin bu kadar büyüktür ?.
Hep birlikte bunların cevaplarını bulmaya çalışalım.
Atatürk, ülkemizin, yabancıların istilasından kurtarılmasına öncülük etmiş, yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde; yepyeni, çağdaş, hür ve bağımsız bir devlet kurmuştur. Atatürk, Türk Ulusu’nu tutsaklıktan kurtarmıştır. Halkımızın, dini inançlarını hür iradesi ile yerine getirmesini sağlamış, İslamiyet Dini’ni; yobazların, şarlatanların, birtakım çıkarcı, istismarcı ve sahtekârların pençesinden almış, dinin siyasete alet edilmesini önlemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1920’de Türkiye Millet Meclisi’ni açtıktan sonra; bir taraftan Kurtuluş Savaşı’ mızın hazırlıklarını yaparken, diğer taraftan Türk Ulusu’nun gereksinimi olan devrimlerimizi başlatmıştır.
Sahip olduğu, “Cumhuriyetçilik”, “Devletçilik”, “Milliyetçilik”, “Halkçılık”, “Devrimcilik” ve “Laiklik” ilkelerine bağlı kalarak yaptığı devrimlerle; Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma birçok soruna çözüm getirmiş ve yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmıştır.
Hepimizin bildiği şeyler olduklarından, bunları, burada birer birer saymıyorum. Kadın ve erkek eşitliği içerisinde, Devrimlerimizin bahşettiği nimetlerden; bireysel, ailesel ve toplumsal olarak, tüm ulusumuz hergün yararlanmaktadır.
Bu kadar büyük hizmetlerin, bu kadar kısa süreye sığdırılması akılların
alacağı şey değildir. Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük dehası işte burada ortaya çıkmaktadır. Yaptıklarıyla, sadece Türk Ulusu’na değil, ezilen, horlanan ve sömürülen
bütün dünya milletlerine öncülük etmiş ve onlar tarafından lider kabul edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi dehası yanında, aynı zamanda bir filozoftur. 100 yıla yakın bir zaman önce söyledikleri bugün hala güncelliğini korumakta olup, belki de daha asırlar boyu insanlığa ışık tutmaya devam edecektir. Tarih ve Matematik alanında sahip olduğu bilgileriyle de gerçek bir bilim adamıdır.
Bu büyük insanın bu kadar çok düşmanının oluşu, sanırım sahip oldukları üstün meziyetlerin çokluğu ile açıklanabilir. Zira, atasözlerimiz arasında “Meyvesi olan ağaç taşlanır” söylemi vardır. Bu düşmanlıkta; emperyalistler ve müstevliler kadar, cehaletin, nankörlüğün ve gericiliğin paylarının da olduğu unutulmamalıdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında söylenecek daha pek çok şey var. Ama ben, sözü, daha fazla uzatmadan, Büyük Devlet Adamı İsmet İnönü’nün 21 Kasım 1938 günü yaptıkları tarihi söyleve bırakıyorum.
Büyük Türk Milletine !..
Bütün ömrünü hizmetine vakfettiği sevgili milletinin ihtiram kolları üstünde, Ulu Atatürk’ün fani vücudu istirahat yerine tevdi edilmiştir. Hakikatte yattığı yer, Türk Milleti’nin onun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür.
Atatürk, tarihte uğradığımız en zalim ve haksız ittiham gününde meydana atılmış, Türk Milletinin masum ve haklı olduğunu iddia ve ilan etmiştir. İlk önce ehemmiyeti kavranmamış olan gür sesi, asla yıpranmayan bir kuvvetle nihayet bütün cihanın şuuruna nüfuz etmiştir.
En büyük zaferleri kazandıktan sonra da Atatürk, ömrünü, yalnız milletinin haklarını, insaniyete ezeli hizmetlerini ve tarihe hak ettiği meziyetlerini ispat etmekle geçirmiştir. Milletimizin büyüklüğüne, kudretine, faziletine, medeniyet istidadına ve mükellef olduğu insaniyet vazifelerine sarsılmaz itikadı vardı. “Ne mutlu Türk’üm diyene” dediği zaman, kendi engin ruhunun, hiç sönmeyen aşkını en manalı bir surette hulasa etmişti.
Fena zihniyet ve idare ile geri bırakılmış Türk Cemiyeti’ni, en kısa yoldan insanlığın en mütekamil ve en temiz zihniyetleriyle mücehhez modern bir devlet haline getirmek, onun başlıca kaygusu olmuştur. Teşkilatı Esasiye’mizde ve bugün bütün vatandaşların vicdanlarında yerleşmiş olan laik, milliyetçi, halkçı, inkılapçı, devletçi cumhuriyet, bize bütün evsafıyla Atatürk’ün en kıymetli emanetidir.
Ufulünden beri Atatürk’ün aziz adı ve hatırası, bütün halkımızın en candan duygularıyla sarılmıştır. Memleketimizin her köşesinde ve bütün milletçe kendisine gösterdiğimiz samimi bağlılık, devlet ve milletimiz için kudret ve vefanın beliğ misalidir. Türk Milletinin aziz Atatürk’e gösterdiği sevgi ve saygı, onun niçin Atatürk gibi bir evlat yetiştirebilir bir kaynak olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.
Atatürk’e tazim vazifemizi ifa ettiğimiz bu anda, kalbimden gelen şükran duygularımı ifade etmeyi, ödenmesi lazım bir borç saydım.
Milletler arasında kardeşçe bir insanlık hayatı Atatürk’ün en kıymetli ideali idi. Bütün dünyada ölümünün gördüğü ihtiramı, insanlığın atisi için ümit verici bir müjde olarak selamlarım. Bu sözlerim, yazılarıyla ve toprağımızda şövalye askerleri ve mümtaz şahsiyetleriyle yasımıza iştirak eden büyük milletlere, Türk Milleti adına şükranlarımızın ifadesidir.
Devletimizin banisi ve milletimizin fedakar, sadık hadimi,
İnsanlık idealinin aşık ve mümtaz siması,
Eşsiz kahraman Atatürk !
Vatan sana minnettardır.
Bütün ömrünü hizmetine verdiğin Türk Milleti ile beraber senin huzurunda tazim ile eğiliyoruz. Bütün hayatında bize ruhundaki ateşten canlılık verdin. Emin ol, aziz hatıran sönmez meşale olarak ruhlarımızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır.
Ankara: 21/11/938
REİSİCUMHUR
İSMET İNÖNÜ