ÖYLE SEVERİM İŞTE!..
Pek bir sessiz gördüm kendimi. Yoksa çevrem mi gürültülü bu ara. Küçük bir ses tınısı bile batıyordur bana. Konuşulacak o kadar önemli konu varken boş sözler mi rahatsız ediyor beni acaba? Acaba! Belki de herkesten farklı içimdeki çocuk büyüyordur. Onun ergenlik belirtileridir. Olamaz mı?!!
Annem "Yine açmışsın son ses. Bu gidişle o kulaklıklar yüzünden sağır olacaksın sağır!" diye kızarken ben niye kızamıyorum son ses açtığım sessizliğe. Bazen derdim kendime "Böyle sessizlik diye bir şey olsa kulaklığını taksak. Sesini açtıkça başka hiçbir şey duymasa kulaklarımız. Var mıdır böyle birşey?" diye... Ama buldum. Belki çok çaba harcadım ama sessizliğin sesini nasıl açacağımı buldum.
Düşünmek... Rüya görür gibi düşünmek benimkisi ama. Bazen o kadar çok içine dalıyorum ki düşüncelerin... Hani insan kabusta olduğunu anlar uyanmaya uğraşır ya tam da böyle oluyorum işte. Çok mu kolay??? Değil tabi ki! Bir çeşit kendine yeni bir dünya bulmak değil midir düşünmek. Önce yeni bir dünya bulursun. Orada düzenini kurarsın. Sonra da ayrılamazsın o dünyadan. Bazen öyle mutlu oluyorum ki o dünyada içimdeki ses "Dur burda ne güzel." demiyor değil.
Bir bakıma insanı hayata bağlayan da o düşünceler değil midir? Düşünmek hatta hayal kurmak umut olmaz mı insana? "Düşüncesi bile mutlu ediyor" dediğimiz şeyleri gerçekten yapabileceğimizi, yapacağımızı düşünmek.
Düşünmek işte... Birşeyi, bir yeri, bir zamanı, birilerini -birini-, yarını, belki yıllar sonrasını. Şimdi bile mutlu olmuyor mu insan? Hayatının en mutlu anını, en çok eğlendiği yeri, sevdiğini, şiirlerini kitap olması için basıma yolladığını, ilk kitabını yazdığını, ilk ameliyatına girdiğini... Düşünmek işte...
Hem düşünüp hem de biriyle konuşmak her yiğidin harcı olmadığı gibi benim de değil. İşte bu yüzden düşünmek sessizliktir. Düşünmek sessizliğin sesini açmaktır. Öyle değil mi ya? Bu gün yine sessizliği dinledim, sonuna kadar açtım sesini. Ama pek bir hüzünlüydü bu gün sessizlik. Dinlerken yine gözlerim doldu. Iğıl ığıl ağlayasım geldi. Bir iki damla süzüldüyse de orada kaldı. Çok çok dinledim sessizliği. Ve yine uykum geldi dinlerken, uyuyakalmış bile olabilirim.
Anlatacağım yani anlayacağınız sessiz olduğum kadar düşünceliydim bu ara ve düşünceli olduğum kadar sessiz...
"Hacıııı, baksana bi yaa!!" diye seslensem de 25cm ötedeki şahsa. İçimdeki sessizlik fırtınalarının haddi hesabı yok. Fırtına öncesi sessizlik bile çok sessiz. Dilimin değil elimin konuşmasından belli...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.