Uzak Kalışların Üşürken Felsefi Duruluşun Yakıyor Yüreğimi
hayrettin taylan
Kaçkın hüzünlerin telinde abalarım çabalarıma şırınga oluyor. Yüklediğimiz konvenlerde ruhun ilaç oluyor yeni buluşmalara.Kaçıştan kaçırdığımız dermansızlık peri haline perdeler dikiyor.Bütün dünyamın pencerelerine sevginin perdelerini takıyorlar.Oysa ben iki perdelik bir oyunda koynunda yeni sol atışların aşk okçuluğunu oynuyordum.Beni senden vurdu aşk ve yalnızlık.
Sevda muhasebesinin mahsiplerinde aşk defterini sordum, ilaçsız bir hazın tüccarına aşk yanığı olarak sunulmuşsun.Bu uzak özlemlerin sayısız gelgitlerinde seni hep gelişin değişimi olarak bekledim.Almanca bilmeden, Almanya’da yaşamadan felsefi teminde demlenmek mümkün mü ? Sahi Hangi sözün ,hangi filozofun sözlüğünde beni aşkına derin manalar yapar.
Kant, eleştirel felsefenin öncü ismi olduğu gibi, kendi felsefi çalışmalarını çoğu yerde aşkınsal idealizm olarak da görürdü.Kant’la kantı çökmüş bir çayın son deminde idealist bir aşık olmanın termometresini hangi sıcak gününe saklayacağımı yazamadık.
Reinhold, ayrıca insanların ve diğer hayvanların, kendinde şeyleri değil, nesnelerin ancak zihinlerinde oluşan görüntülerini bilebilecekleri yönündeki Kantçı iddiayı kanıtlamaya çalıştı. "Temsil özne tarafından bilinçte anlaşılır, bu anlama özneden nesneye doğru gerçekleşir ve ikisini de ilgilendirir."Oysa sen gizli öznem olarak hep kaldın uzak kalışlarda.Tensel ilincin, tinsel bilincin özneden nesneye kaçışında devrik yaralar sunma felsefik akışlım.
Hegel’in .Diyalektik yöntemden hareketle hegel bütün idealist ögleri sistematize etmiştir.Hegel’in kurduğu sisteme ’diyaletik mantık’ denilir. Buna göre bir fikir(yani tez), karşısındaki başka bir tezle(anti-tezle) karışır, bundan yeni bir anlayış doğar ki buna sentez denilir.Söyler misin, senle beni çarpsak,aşk çarpılır mı aşka.Sen hangi gelişin tezi olarak, anti tezlerimde tazelenmiş bir aşk olarak kalacaksın.Oysa aşkta mantık yok diyor diyorlar.Bense bir mantığın artığında ,artırılmış özlemlerimi tezlerine ilaç olarak sunuyorum.Gel öp beni benden iyileşsin özüm.
Marks, klasik Alman felsefesinin her iki yönden akımlarını alan ancak herbirisini dönüştürerek yeni bir felsefi düşünüşe dönüştürmüş olan Alman filozoflarından.Diyalektik Materyalizm olarak bilinen felsefe geleneğinin öncü ismi Marks’tır.Hegel’den diyalektiği ve Feuerbach’tan materyalizmi alan Marks, bunların kendince gördüğü sınırlılıklarını, mekanik ve idealist ya da metafizik yanlarını aşma ya da onları eleştirel olarak değerlendirme iddiasındadır.Marks bunca çeşni almış etkilenişlerde, sense derin bir kaçışın nazlarında eritiyorsun. Metafizik bir fünye gibi, asi ve asil sınırlarımda gözleri nemli aşka susamış bir bulut gibi ruhumun kurak tarlalarına damla damla süzülüyorsun.
Schopenhauer, felsefe tarihinin en ayrıksı filozoflarından biri kabul edilir. Karamsar ve kinik bir düşünce sistematiği geliştirmiş, akla kuşkuyla yaklaşmıştır.Şimdi benim devinsel aynamda akla kuşkuyla yaklaşmayı ben de düşledim.Hangi akıl ,beni senden uzak kılar.Kuşkularımın kuşluk vaktinde sana bülbül oldum,sense güllerinin dikenlerini büyüttün, yalnız,uzak, nazlı her deminle.Oysa aşkın felsefesi yoktur,aşk filozofu da yoktur benden başka.
Felsefi şelalerden dökülen sularla,ruhunun yurdunu terk eden asi bir ırmağın asi’si olarak yeniden yavru yurduna dönmenin dolambaçlarında sesimi duyar mı eslerin.
Yaşanmışlığın ,ıslanmış,uslanmış zamanlarında beni anlar mı ki son halin.Gözlerinden güneşler batar mı ki el ele yeniden aynı günleri eritmenin sımsıcağı olarak.
Ben ile seni tam ortasından aşka bölen bilinmişliğin gün ortasında Orhun yazıtları gibi hitap eder mi aşk dilin.
Sol yanıklarımızn sol notasında ,fosil sözlerini solsal heveslere ayıran kendi çıkarının devrimcisi bizim içinde pervasız, faydasız miting düzenler mi?
Hangi aşk mitinginde aşırı bir sol örgütün bayrağı gibi bağıracaksın, içi boş sevdaları doyurmak için.
Denklemsiz heveslerin nefesinde beni yeniden sunacak mı devrim yaşamamış açılımları açık , aşk yürüyüşümüze.
Kirletilmiş kardeşliklerin dağlarına Ferhat’lar yerine neden kan kusan kırkayaklar gezer.Hani nerde Şirinler, hani nerde beni seven sen...Beni zorla neden dağına çıkardın,oysa kardeşten öteydi sevgimiz.
Özleyiş andını okuyorduk,aşk okuluna giderken her sabah.Oysa seninle daha yeni bir sabahımız olmadı ki uzak sevdam.
Ulaşılmaz bile ulaştı,uzlaştı.Biz senle beni toplayamadık can kırıkların kenar hoşluğunda .Sen ayna olsan, beyazlaşan ,hatta gün be gün dökülen saçlarımı tarasam ,tam seni aradığım her yerde.
Değişken tutkularımızın can damarında yüzümüzü arzular pınarında yıkasak aşkımıza.
İmgeli seviler yatırsak özlem yatağımıza.Biraz benim kadar hevesli gelsen yıllara.
Sus şairim demesen, bu hayalimin halinden sen anlarsın desen.Desen desen işlesen
yalnızlığımı. Dört bir yanımızı çeviren dört işlemin son anında elde kalsa gözlerin, sözlerin ve de ille de sağlamın yapıldığında başını koyduğun son anın kalsa.
Uzak sevdamın gelemeyiş işleminde çözümsüz kalan ben değildim,kısmetti gülüm.
Sahte bekleyişler bir ömür mıknatısı taktırdım sol yanıma,bu yüzden ne kadar uzaklaşsan da seni çekiyor bir şeyler, anlam arası, aşk arası, huzur arası, gelişle gidiş arası
mir bir arada bu sefer kal ve sal her anını sol denizime.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.