- 1424 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
ATAM Günden Dışı Yazmaya Devam Ediyorum
Ben gündemin dışında yazmaya devam ediyorum. Günden AÇILIM. Ne açılımı? Önce Kürt Açılımı dendi. Ardından Demokrasi açılımı. Demokrasinin, yalnız yaşama geçirilmesinde değil, tanımının bile yanlış yapıldığı bir ülkede nasıl demokrasi açılımı yapılabilir bilmiyorum ama açılımların ismi ne olursa olsun, önemli olan istenen en doğru hedeflere ulaşmasıdır. Yalnız, bu hedeflere ulaşırken, bir tarafı yok sayıp, bir tarafı var etmeye çalışmak, ya da kitlelere bunu kabul ettirme çabası içinde bulunulduğunda gerçek anlamda, bu gün yaşandığı gibi kargaşa ortamı yaşanır. Bu kargaşa ortamını görmezden gelerek, yokmuş gibi davranıp inatla “ durmak yok, yola devam” diyorsa yöneticiler, bin defa düşünüp, bir defa cevap vermek gerek galiba. Bir de, özellikle, ATATÜRK’ÜN ölüm yıl dönümünde, farklı çalışmalar yapması gereken TBMM’de, toplumun yumuşak karnı dediğimiz açılımın konuşulacak olması, insanları bir başka şekilde üzmektedir.
Bu gün on Kasım. Yetmiş bir yıl önce bu gün, saat dokuzu beş geçe, dünyanın en büyük lideri, devrimci, ilerici, ilkeleri ve amaçlarından hiçbir ödün vermeden gitmek istediği yolda yürüyen, dünya milletlerini kendi ayağına getirten, modern Türkiye’nin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü sonsuzluğa uğurladık.
On Kasım günü yalnız ülkem insanı değil, tüm dünya ülkeleri ile birlikte gökyüzü bile ağladı. O kimsesizlerin babası ve ATA’SIYDI.. Kimsesizler ATA’SINI kaybetmiş yetim ve öksüz kaldı ve biz hâlâ öksüz, yetim ve kimsesiziz.
Çakmak çakmak gözlerinde özgürlüğü, başak sarısı saçlarında umudu, bükülmez bileğinde gücü, yüreğinde milletinden aldığı vatan sevgisi ile en büyük düşmanlarını bile dize getirmişti. Ölmeden önce, binlerce şehit kanı ile sulanan topraklarını ve zor şartlar altında kurduğu Cumhuriyeti “ Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz” diyerek gençliğe emanet etti.
Yetmiş bir yıl sonra gençliğe emanet edilen Cumhuriyet rejimini temelden sallayan iç ve dış nifakların varlığını gören ve bilen gençlik, ne yazık ki sessiz, düşünmeden ve sorgulamadan yerinde oturup, yalnızca marka gençliği olmak için çalışıyor. Ülkesinin içine düştüğü durumu düşünmeden, yanlışı seçerek şöhret olmanın ve kolay para kazanmanın yollarını arıyor.
Sokakta, on gençten ikisi ATATÜRK ilkelerinin ve Devrimlerinin ne olduğunu bilmiyor ise, TV’LERE çıkan kızımız “ ben ATATÜRK’Ü sevmiyorum ama Humeyni’yi seviyorum” diyebiliyorsa, söylenecek çok sözümüz olmasına rağmen söyleyemiyoruz Çünkü, son yedi yıldır sevgi Cumhuriyetinde değil, korku Cumhuriyetinde yaşıyor, yaşamaya mecbur bırakılıyor, kurunun yanında bizlerde yanıyoruz.
Ben ATATÜRK kızıyım. Koyduğu ilkeler ilkelerim, devrimleri devrimlerimdir. Onun kurduğu Cumhuriyet okullarında okudum. ATATÜRK, Vatan, Millet ve Bayrak sevgisi ile yetiştim. Onun gösterdiği yolda yürüdüm ve bu yoldan asla geri dönmedim. Her on kasımda ağlıyorum ve ATATÜRK’ÜN geri gelmeyeceğini bile bile ona sesleniyorum. Son yedi yıldır, üç yüz atmış beş gün ağlıyor, haykırıyorum. Sesimi duyurmaya çalışıyor, içinde bulunduğumuz durumu anlatıyorum ama hiç kimseye duyuramıyor anlatamıyorum. Bu on Kasım yine ağlayacak ve yine sesimi duyuramamanın acısı ile bir kez daha yanacağım. Çünkü Atalarımın bıraktığı mirasa sahip çıkamadığım gibi, çocuklarıma da karanlık bir gelecek bırakacağım endişesi acıtıyor içimi
Yetmiş bir yılda nereden nereye geldiğimizi en iyi şekilde tahlil edip, kendimizi sorgulamamız ve bir an önce silkelenip kendi kimliğimizi bulmalıyız.
Sen rahat uyu diyorum ATAM ama yine sahte yüzümü gösteriyorum sana, Yine, beynimdeki düşüncemi değil, söylemem gerekeni söylüyorum kendimi kandırırcasına. Yine de rahat uyu ATAM. Cumhuriyet çocukları mutlaka uyanacaklar bir gün. Dibe vurmadan, yüzeye çıkmayı öğrenemedik çünkü.
Türkan DİNÇER
Atatürk olmasaydı, Çanakkale Zaferi olmazdı.
Çanakkale Zaferi olmasaydı İngiliz, Fransız, Ruslardan oluşan itilaf devletleri, savaşı planladıkları üzere en çok 17 ayda zaferle bitirir. Rus çarlığı haşmetle sürer, İstanbul / Boğazlar Rusların eline geçer, Sevr antlaşmasının şartları gerçek olurdu.
Atatürk olmasaydı orduyu politika dışında tutmak mümkün olmazdı. İkinci büyük Millet Meclisinde bu prensip tatbik edildi. Bu durumda olanlar ya asker ya Milletvekili oldular. Atatürk olmasaydı üzerinde çağın damgası olan hiçbir hareket ve müesseseyi maziden koparıp kuramazdık. Ya hep ya hiç aydınlığını onda bulduk.
Atatürk olmasaydı, kadın hak ve hürriyetleri öteki İslam ülkelerinin şartları içinde kalacaktı.
Atatürk olmasaydı, Kurtuluş mücadelesi süreci içerisinde gerçek hürriyet ve istiklâllimizi imkânsız kılan tatbik, safhasındaki bütün dünyanın Ermenilerle ilgili almış olduğu kararı hak-adalet-tarih hakikatleri içinde lehimize sonuçlanması asla mümkün olmayacaktır.
Atatürk olmasaydı, yaşanılan şartlar ne olursa olsun, İstiklal ve hürriyet için açıkça ifadesi şart gayeleri devlet literatürüne o sokamazdık.
Atatürk olmasaydı, din ve maneviyatı akıl ve mantıkla böylesine bağdaştıran bir başka insan bulamazdık.
Atatürk olmasaydı, ülkemiz ve milletimiz üzerinde asırlarca oynanmış haksız, ahlaksız senaryoların tortularından kurtulamazdık.
Atatürk olmasaydı, Türk milleti için kusur olarak gösterilen haksız-yersiz-kasıtlı- mantıksız iddia ve kanaatler sonuna kadar yerinde kalacaktı.
Alıntı
YORUMLAR
Sen rahat uyu diyorum ATAM ama yine sahte yüzümü gösteriyorum sana, Yine, beynimdeki düşüncemi değil, söylemem gerekeni söylüyorum kendimi kandırırcasına. Yine de rahat uyu ATAM. Cumhuriyet çocukları mutlaka uyanacaklar bir gün. Dibe vurmadan, yüzeye çıkmayı öğrenemedik çünkü.
sÖYLENECEK BİR ŞEY DE BIRAKMAMIŞSINIZ sEVGİLİ TÜRKAN HANIM. KUTLUYORUM SİZİ. SEVGİLERİMLE
evet onurlu yürek...
şimdi ağlama zamanı değil artık....
Atamın çizdiği yoldan hızla ilerleme zamanı..
Her ne kadar O'nu unutturmak isteselerde unutmadık ve
unutturmayacağız.
Meşalesinde ki ateşi yeni nesillere teslim edene kadar söndürmeyeceğiz.
teşekkür ediyorum bu güzel sayfa için.
sevgimle.
Evet o açık oturumun bir kısmını izledim ve doğru anlamışsınız.
Başbakan "On kasımlar yas günü değil bayram günü olarak kutlanmalı" diyordu ve onunla proğram yapan kişi kendisine sizin, bizim sormak istediğimiz soruyu soramıyordu. " On kasımda halay çekip, davul zurma mı çaldıracağız" diye.
Evet en büyük hata bizim çocuklarımızın yetişmesinde. Onlara ne verirsek onu alacağımızn bilincinde değiliz hiç birimiz. Bizim gibi orta yaşa gelenlerden başlamalı uyanış.
Saygı ve sevgiler
onurumsun tarafından 11/10/2009 2:41:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gençliğimizin marka gençliği olmasındaki suç bizimdir biz büyüklerindir
Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı olarak ilk okuldan ünüversiteye kadar gelmiş ve bu uğurda mücadele eden bir kişi olarak nasılki Babanız ve Annenizin fonksiyonu olmuşsa şimdiki gençliğin marka gençliği olmasında bizim fonksiyonumuz çok fazladır
Ben orta okula giderken üçdört arkadaş okul malzemelerini ortak alıp kullanırdık
Sulu boyayı ben alırdım boyama kalemlerini başkası diğer araç ve gereçleri başkası alırdı
hepsini alma gücümüz yoktu şimdi ilk okulda okuyan bir öğrencide cep telefonu var bu çağ atladığımız anlamına gelmez biz yetişkinlerin çocuklarımızı maneviyattan ne kadar uzaklaştırdığımızın göstergesidir.
71 yıldır on kasım Atanın ölüm yıldönümü yasla kutlandı üzüntümüzü unutmadık
Geçen bir açık oturumda Sayın Başbakanımızı dinledim yanlış duymadımsa şöyle diyordu on kasımları yas günü değilde bayram havasında kutlasak fenamı olur bende yanlış anlamış olabilirim oturumu izleyejn varsa lütfen düzeltsin
71 yıldır kafalarımızın önümüze bakarak yürüdüğümüz aslanlı yoldan şimdi halay çekerekmi yürüyeceğiz yani bence saçma bir fikir.
Türkan Hanım yazınızı fikrinizi ağlamanızı çekincelerinizi anlıyorum aynı duyguları paylaşıyoruz
arzuladığım bağımsız,özgür üreten bir toplum kardeşçe yaşayan bir mozaik topluluk ilke ve inkilaplara saygılı vatan millet menfaatlerini kendi menfaatinden üstün tutan bir nesil isteğimdir
......................
Çok anlamlı bir yazıydı umarım hafızalarımızdan silinmez
................sağlıklı ve mutlu olun saygımla
Yetmiş bir yılda nereden nereye geldiğimizi en iyi şekilde tahlil edip, kendimizi sorgulamamız ve bir an önce silkelenip kendi kimliğimizi bulmalıyız.
Günün anlam ve önemini anlatan yazınız çok güzel.
Atatürk ilke ve inkilaplarına hep birlilte sahip çıkmalıyız.
Bu vatan bizim; çok zorluklarla cumhuriyete erişebildik...
Duyarlı yüreğini kutlarım. sevgilerimle.
Yetmiş bir yıl sonra gençliğe emanet edilen Cumhuriyet rejimini temelden sallayan iç ve dış nifakların varlığını gören ve bilen gençlik, ne yazık ki sessiz, düşünmeden ve sorgulamadan yerinde oturup, yalnızca marka gençliği olmak için çalışıyor. Ülkesinin içine düştüğü durumu düşünmeden, yanlışı seçerek şöhret olmanın ve kolay para kazanmanın yollarını arıyor.
Okumayan bir toplum,kendisini yenileyemez.Sistem de buna çok müsait.Önce beyinlerin kendisini yenilemesi lazım.
Duyarlı yüreğini kutlarım.saygılar.