- 558 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bizim Seda’mız Sizin Elle’nizi Döver.
Bu yazı,”Bu halkın Seda Sayan’ı neden bu kadar sevdiğini anladığımızda, Türksolu iktidara yürüyecektir.” diyen Sayın Ufuk Uras’a ithaf edilmiş ve Seda Sayan’sız günlerimizin son bulması umuduysa Siyah Kahve den sonra keşfettiğim bu yazın sitesine yollanmıştır.
Yadellerde hasta düşmüş, tekbaşına bir yatağa uzanmış, kendi toprağınızın kokusunu hissettirecek insan yüzleri görmek istiyorsanız; nerede olursanız olun yattığınız odada uydu yayınlarını alan anteniniz varsa, TV başına oturun yeter. “Sabahların Sultanı Seda Sayın”nı izleyin, dertliler arasından dertli seçin, derdinizi unutun gidin. Ha bir de, beyninizi uzandığınız yatağın başucundaki komidinin üstüne bırakmayı unutmayın.
Programının temel karekterleri, karıları evden kaçmış üç koca. Üçü de ardamarlarını Seda Abla’larının yardımıyla yırttırmış olmanın semeresini program sonunda bir şekilde alacaklarını umuyorlar.
Üvertür sanatçılar fondan fırlayıp arada bir programın göbeğine oturuveriyor. Dekor, Seda Hanım’ın değişik açılardan göyüs dekoltesini gösteren fotograflardan ve sponsor firmalarının ürünlerinden oluşuyor.
Evlerinin koşulsuz tek hakimi çulsuz beyler, hanımlarının onları nasıl bırakıp gittiğini anlatıyorlar. Merkezinde parasızlığın oturduğu bildik hikayeler. Ataerkilik, paraerkiliğe yenik düşmüş. Koca koca adamlar, “Kadınların, gözleri yüksekte” diye haykırıyorlar.
Geçirdiği açık kalp ameliyatının ardından üç çocuğuyla boktan bir barakada yapayalnız kalan adamın dramı banttan yayınlanıyor. Salonda hava gergin. Hanım seyirciler, vidansız annenin yaptıklarına nerdeyse isyan edecekler. Havayı yatıştırmak gerek. İki köçek fırfırlı eteklerini savurarak sahneye fırlıyor. Dıldılda dıldıl eşliğinde döktürüyorlar. Bir tek türkünün orjinal sözleri eksik. Oysa bu duruma son derece yakışırdı o sözler. “Hamilem çamaşır yıkarken, sabun çaktı g...ne...”
Rütük’ün varlığı düşünülerek sözlerde değişiklik yapılabilir:
“Seda Sayan, toplumu yuyarken, sabun kaçtı gözüne” Olabilir, mesela.
Çılgın köçekler, hanım seyircilerinin duygularını yatıştıramıyor. Seyirci hanımlar, isyan ediyor. Onlar sıradan göçekler değil daha anlı şanlı köçekler bekliyorlardı anlaşılan. Ortayaşlarda bir evhanımı, “Biz, kocamın emekli maaşı- bir de saçma sapan programlardan aldığım üçbeş kuruşla- gül gibi geçinip gidiyoruz” diye haykırıyor. Bir diğeri: “Suç sende beyfendi” diyor, “Karın evi ilk terk ettiğinde, kapının önüne koyacaktın onu”.
Soysal yaşam kanalizasyonu patlamış, ortalığı bok götürüyor. Güngörmüş Seda Abla’larının burnuna da kötü kokular gelmiş olacak ki, Eyüp Sabri Tuncer’in oda spreyinin tanıtımını yapıyor.
Bu kadın gerçekten tam bir TV dahisi. Az önce: “Karıma birkaç kez vurmuşluğum vardı.” diyen adamın ardından da, kan lekesi dahil her lekeyi çıkaran mücizevi, leke çıkarıcının tanıtımını sıkıştırmıştı araya. Dahiliği sadece, konunun düşünsel boyutuyla görsel boyutunu ustaca bir araya getirmesinden kaynaklanmıyor.
İkibuçuk paraya Taksim Belediye gazinosunda sahneye çıktığı günleri zihninden kazıyıp atmadığı için, o ufacık kutuya on ytl verebilecek ailerde bu tür şamataların çıkmayacağını çok iyi biliyor. Hafif mütebessim bir ifadeyle: “Kısa bir süre için fiyatını dokuzyüzyetmişbeş kuruşa indirmişler, hemen çıkıp alıyoruz .”deme yürekliliğini gösterebiliyor.
Programı en canalıcı noktada bitiriyor. “Söyleyin hanımlar benden ne istiyorsunuz?” diyor. Az önce fondaki davudi sesli sanatçının ağzından sponsor özel hastanelerin adı dökülmüştü. Seyirci eğitilmiş. Sihirli lamba yerine kendine bir TV kanalını mekan seçmiş güzeller güzeli Cinlerinden ne zaman ne isyeceklerini biliyorlar. Kimi, Özel Gözhastanesi’ne gitmeyi diliyor, kimi ne olduğunu bilmediği bir ameliyyatan bahsediyor. Kimi de, kızının kulağına batırılan çividen dem vuruyor.
“Söyle bakalım teyze sen ne istiyorsun?” diye ayağa kaldırdığı yarı yaşındaki bir hanım , saygıdan mı yoksa anası yaşındaki Seda Sayan ona teyze dediği için mi bilinmez hafif sitemkar bir ses tonuyla: “Seda Abla “diyor, “Benim oğlanın okul kitapları, bir de ayakkabıları yok.” Kadın, alabilecekken alamadığım neler kaldı acaba diye hafif keyifsiz yerine otururken; Seda Abla’ları, biraz da azarlar bir tonla ablası olduğu “teyzeye”,”Hepsini yerine getireceğim.” diyor.
Şimdi, e2’in Çömçegelin kılıklı Ellen’nını bizim güzeller güzeli Seda Saya’nımızın nasıl dövdüğüne geleceğiz. Korkmayın. Bu metin bir TV programı için yazılmadı. Yani insanı canından bezdiren azsonralar ardından gelen binbir reklam girmeyecek araya.
İpinden boşalmış Çömçegelin kuklası gibi dans eden Ellen da seyircilerine sosyal mesajlar veren müthiş armaganlar veriyor. Ama nerede Seda Abla’mızın armaganları, nerede Ellen’ın verdiği armaganlar. Ellen, shovunda, olsa olsa mezuniyet balosunda giyecek olaganüstü kıyafetti olmayan düşkün Amerikalı kızlara J.Lopez’in sahne kıyafeti armagan eder. Evet daha başka kanıt istemez herhalde. Bizim Seda’mız , sizin Ellen’nizi döver.
Sabahattin Ali’nin, “Dünyayı özgürlük kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak herşey.” Dizelerini şiar edinen Türksolu siz daha uyuyun.
Dünyayı TV kurtaracak, bir programı seyretmekle başlayacak herşey...