- 614 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
OKU-MA!
Okumak, insana bambaşka bir güzellik ve özellik, yükseğe çıkmış birinin aşağıdaki olup bitenleri göstermesi gibi bir ufuk katan gizemli bir ŞEY! Ülkemizde üniversite bitirenlerin sayısı son yıllarda 14 kat arttığı halde kitap okuyanların sayısı 1965 yılındaki oranın onda birine geriledi. Bugün bütün üniversitelerimizin kütüphanelerindeki kitap sayısı 5milyona yaklaşırken, Oxford Üniversitesinde 7milyon,Yale Üniversitesinde 8milyon kitap var. Peki biz neden okumuyoruz? Bunun cevabı için bir çok gerekçe sunulabilir. Kitapların pahalı olması, zaman yetersizliği vs… Bakın iki yıl önce eğitim çalışması için Fransa’da idim. Metroya doğru giderken, kimsesiz, evsiz, yurtsuz olduğu her halinden belli olan , saçı sakalı birbirine karışmış, hatta sigaradan bıyıkları sararmış, paltosu, üzerindeki kazağındaki ve pantolonundaki kirler uzaktan bile görülen bu adam, battaniyesine sarılmış KİTAP okuyordu. Adamı hayretler içinde seyrediyordum. Kitap okumaması için onlarca nedeni vardı. Ama okuyordu. Eğer o anı fotoğraflamayı akıl edebilseydim,”Politzer” ödülünü alabilirdim. Düşünün o halde kitabı arkadaşı biliyor, hele yüzündeki o mutluluğu ancak görmekle anlaşılırdı. Bizler okumuyoruz, okumayı sevmiyoruz. Ülkemizde yılda yaklaşık 5000 kitap yayınlanıyor. Ortalama trajları da 2000 falan. Yani yılda 6kişiye bir kitap düşüyor. Ve yine ülkemizde 55milyon kişi kitaba hiç elini sürmüyor. Kalanın büyük bir çoğunluğu da eğitim sebebiyle mecburen kitap okuyor. Sıkı durun! Yurdumuzda kişi başına kitap harcaması 20cent. Peki Norveç te ne kadar biliyor musunuz? 140Dolar. Şimdi hemen şunu diyebilirsiniz.”Biz onlar kadar zengin değiliz!” Bakın küçük bir hesapla yanılgımız ortaya çıkacak. Norveç te kişi başına düşen GSMH Türkiye nin on katıdır. O zaman Norveç te kitap harcamasının 2iki dolar olması gerekirdi. Ayrıca bu ülkelerden en düşük rakam İtalya da. Ve 40 dolar. Gördüğünüz gibi fersah fersah uzak. Yani Norveç 70 yetmiş katımız, İtalya 20yirmi katımız harcama yapıyor. Bunun yanında gazete de almıyoruz. Promosyon varsa satışlar patlıyor. Sonra yine düşüyor. Ama bizler 50 lira verip maç bileti alıyoruz. Ya da 15-20 lira verip sinemaya gidebiliyoruz. Demek ki kitap okumanın önündeki engel maddi imkansızlıklar değil. Bunun aksi yönünde deliller de var. Kütüphanelerde ödünç kitap alma oranı da çok ama çok düşük seviyede. 2002 li yıllarda Kültür Bakanlığı nın Ankara da dağıttığı birkaç bin bedava kitabı günlerce bitiremedi. Fakat seyretmeyi çok seviyoruz. Bakın birkaç istatistik vereyim.
Türkiye’de Okuma ve İzleme Oranları
Dergi okuma oranı % 4
Kitap okuma oranı % 4,5
Gazete okuma oranı % 22
Radyo dinleme oranı %25
Televizyon izleme oranı %94
Dünyanın en yüksek Televizyon seyretme oranı Türkiye de.Ev kadınları arasında yapılan araştırmada bu gurubun günde ortalama 8 sekiz saat Televizyon seyrettiği ortaya çıktı. Demek ki ev kadınları uyku ve işleri dışındaki bütün zamanlarını Televizyon karşısında geçiriyorlar.
Okumak için üç günün var: Dün, bugün ve yarın. Dün geçti. Yarının geleceği belli değil. Öyleyse bugünün kıymetini bilelim ve hemen okumaya başlayalım. Gelin bu oranları ters çevirelim.
YORUMLAR
Harika bir yazı olmuş.Kitap okumamak dahası tüm kültürel etkinliklere, bilgi veren unsurlara bakış açımız bir garip.Sorun nerde diye yıllarca sordum kendime?Batıda sözgelimi adam 6 dolar kazanıyor bunun en az 1 dolarını kendini geliştirmeye harcıyor oysa biz de ''vaktim yok,param yok''lar ayyuka çıkıyor.Sizi tebrik ediyorum yazınızı çok beğendim kendimi sorgulamam neden oldu.Evet okuyorum ama yeterince mi?