SEVGİYE AÇIM BABA
İçinde hep baba sevgisine hasret bir çocuk, bir fidan nasıl yetişir baba?
Kalemi, kağıdı alıp masaya oturduğumda bir an durdum ve düşündüm baba…Ne yazacaktım, seni hangi kelimelerle nasıl cümlelere dökecek ve anlatacaktım.
Gözlerim daha yazmaya başlamadan, coşmaya ve akmaya hazır bir nehir gibi çağlayacak baba.Evladınım ben senin…Bir gün bile dizlerine oturtmadığın, güzel sözlerle sevip okşamadığın yavrun, biriciğin, bitanen…
Güzel bir sözü, tatlı bir gülüşü hak etmeyen hiçbir çocuk yok baba.Ben de duymak istiyorum,ben de baba..
İçimde benimle birlikte büyüyen kocaman bir boşluk var hâlâ. Büyüdüm ama bir türlü unutamıyorum o günleri…Bilmeden, belki de o beni sevgisiz bıraktığın dünleri…
Benim güzel anneciğim.Aaaah, ,o çoğu zaman mağdur, mağrur köy kadını fakat asil kadın annem.Ne çok uğraşırdı, baba sevgisinin boşluğunu doldurmak için.O çırpınışları,sevgi sözcükleri, öpücükleri,saçımı bir ipeğe dokunur gibi okşayışları.Ama biliyor musun baba, senin sevginin yerini hiçbir zaman tutmadı, tutmayacak!
Sakın kötü söz söylemeyin derdi annem hep.Fakat baba senin ağzında her zaman duymaya alıştığımız sanki normal kelimelermiş gibi sürekli kullandığın küfürler vardı.Her konuşmak için ağzını açtığında hemencecik dökülüveren o kötü sözler.Hangisi daha etkilidir düşünmeye gerek yok hiç baba.Tabii ki o senin sözlerin…
Biliyorsun baba köye,ananemlere her gittiğimizde, beni Ahmet amcalara götürmeni isterdim ve sen hep ‘Peki’ derdin.Neden oraya gitmek isterdim, duymak ister misin baba?Çünkü Ahmet amca o kadar çok seviyordu ki Ayşe’yi,saatlerce kucağına alır ara ara saçlarını oynardı ya baba.İşte, belki onları görüp sen de azıcık beni kucaklar ve seversin diye baba.Ama, ama sen hiç etkilenmiyordun ki.Sen çok güzel giyinir, çok güzel konuşur ve her şeyi her zaman bilirdin,sevilir ve sayılırdın.Keşke azıcık da ben sevilseydim, beni sevseydin baba.Halbuki her çocuk senin gibi bir baba isterken ben başkalarının babalarındaki şefkati ve sıcaklığı sende hiç bulamadım.Benim şehirli, görgülü,kültürlü babam!
Sen görmüyorsun ama ben hala buradayım fark et artık baba.Senin tatlı,güzel, masum yavrunum.Yıllar geçip, çocukluğum geride kalsa da, evlenip barklanıp,çoluk çocuk sahibi olsam da ,senin sevgine her an ihtiyacı olan çocuğunum ben senin.
Yeter artık baba yeter.Şimdi söylüyorum, eskiden cesaret edemediğim karşında konuşamadığım zamanlara inat haykırıyorum.Ne zaman beni sevdiğini söyleyecek,saçlarımı okşayacaksın merak ediyorum fakat sabırla beklemeye devam ediyorum.
Hep dersin ya ‘Hayat çok kısa’ evet hayat gerçekten çok kısa baba.Beni içten içe sevdiğini biliyorum.Hangi baba çocuğunu sevmez ki?Artık söyle,söyle ve göster sevgini bana baba.
Sevgiye açım,sevgine açım ne olur artık duy sesimi,baba!
BETÜL
26.06.2009 / 01:40
TEŞEKKÜR:
O gün…Sohbet ederken saatin nasıl geçtiğini anlamadığımız çoğu zaman hüzünlü bazen gözyaşlarımıza hakim olamadığımız fakat bir o kadar da kahkahalarımızın ayyuka çıktığı o gün…Aynı günün akşamında kendimi bu hikayeyi yazarken bulduğum o gün…Sevgili konuksever ve maharetli arkadaşım, sırdaşım, dostum Emine ve saydığım tüm bu özelliklerin aynısını kendi bünyesinde fazlaca bulunduran bir diğer dostum Ülkü.Onlara bu küçük hikayemi ithaf ediyorum.Değerli fikir ve söyleşileriniz benim için çok önemli.İyi ki sizler gibi dostlara sahibim.İçimden bağırmak geliyor.İyi ki varsınız! Sac ayağının ayrılmaz üçlüsüyüz biz.En yakın dostlarım Emine ve Ülkü’ye….
YORUMLAR
Öncelikle yorumunuza teşekkür ederim.Konuyu özgün buluyor fakat metnin alt yapısını oluşturan dil malzemesini kurallara uygun kullanmadığımı belirtiyorsunuz.Dil yetkinliğine ulaşmak ve metne edebi boyut kazandırmak tabi ki önemli.Fakat bu klasik form kazanmış ustalara mahsus.Yazma eyleminde bulunan biri olarak bence bu düzey ana hedef olsa da aşamalarla gerçekleşecek bir kazanımdır.
Gayet hassas ve güzel bir konuya değinmiş yazar.
Anlatımın aceleci olduğu aşikar.
Bu konuda anlamak sıkıntısı yok ama türk dilinin kurallarına göre bir anlatım biçimi seçilmiş olsaydı diyorum....
En azından bu muazzam konu edebileştirilmiş olurdu.
Yine de tam puanla diyorum....
saygılar.