- 775 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
AH O TİLKİLER...
Geçen gün demiştim; “ Canım çok sıkılıyor, birazcık dertleşelim “ diye? Benim tilkiler, hala, yakalayamadılar birbirlerinin kuyruğunu. Uzun süre de yakalayamazlar. Bu koşturmaca sürer, gider artık.
Pazar sabahı uyanmışsın, kahvaltını yapmışsın. Koltuğuna kurulup çay ve sigara keyfini de yapmışsın. İzmir harika, hava deseniz muhteşem. “ Derdin ne ?” demezler de ne derler insana?
Derler de keşke bir dinleyen olsa. Kadın inatçının önde gideni, kaşınacak illa ki.
Sizin de yüreğiniz ferah, başka bir derdiniz yok ya, dinleyeceksiniz artık, çaresiz.
Gün, dediğim gibi, keyifli başladı. Sıra 2.çay ve sigara eşliğinde gazete okuma faslına geldi. Kuruldum koltuğuma, açtım gazetemi ve başladım okumaya.
“ Yakup’un dramı”.
Hatırlarsınız, bundan 1 sene kadar önceydi. Ali ve Yakup, 6 yıl önce aynı Suudi hastanesinde dünyaya gelmişler ve bir dikkatsizlik sonucu, yanlış ailelere verilmişlerdi. Bu gerçek, dna testiyle, 4 yıl sonra ortaya çıkınca çocuklar takas edilmişti. Aradan 1 yıl geçmiş. Çocuklar perişan, anneler perişan. Çünkü çocuklar, duruma alışamamışlar. Anneler, yeni geleni, doğurduklarını, bağırlarına bassalar da, yürekleri, emzirdiklerinde, büyüttüklerinde yani gidende.
Babalar, özür dileyerek sizleri konu dışında bırakacağım. Bu “ Bir baba, anne kadar sevmez “ düşüncesinden yola çıkarak değil, asla öyle düşünmem. Ama 9 ay bir bütün olarak yaşamanın ardından gelen “ Doğum “ olayı anne ve çocuk arasında çok özel bir andır. Sonrasında gelen emzirme faslı bu özel bağı sağlamlaştırır. Bu yüzdendir ki, anneler daha bir farklı bağla bağlıdır çocuklarına.
Ben, oğlumu kucağıma aldığımda, 19 yaşımı geçeli 6 ay olmuştu. Ev hanımı ve eş sıfatlarını yükleneli de çok fazla bir zaman geçmemişti. Henüz yeni bir hayata alışamamışken yeni bir yaşamın sorumluluğunu kucaklayıvermiştim. Arkadaşlarım, gezer, eğlenir ve tahsillerine devam ederken ben kadın ve anne olmuştum. Ben, büyümüştüm.
Sancılı günlerdi. Ama oğlum, en etkili ilacımdı. Anne olmanın keyfi muhteşemdi. Tüm güzelliğine rağmen başka çocuk sahibi olmama kararı aldım, kendi kendime. Günler kendi akışı içinde geçip giderken, fark ettim ki, istesem de başka çocuğum olmuyor.
Hayatımızda, bazı şeyleri istememizin sebebinin altında, o şeye istediğimiz an sahip olabileceğimizi düşünmemizin rahatlığı, şımarıklığı yatar. Bu düşüncemizin yanlış olduğunu anladığımız anda da o şey, istek olmaktan çıkıp tutku ya dönüşür.
O şeyin ismi “Çocuk” olunca da olay tamamen farklılaşır.
İçime bir korku düştüğünü hatırlıyorum, o günlerde. “ Ya oğluma da sahip olamasaydım? Yani hiç çocuğum olmasaydı?”.
Bu soru derin bir sorgulamaya yöneltti beni. “Doğurmadığım bir çocuğa annelik yapabilir miyim?”. Anne olmuş birisinin, bu soruyu, dürüstçe yanıtlayabileceğini düşünmesi, büyük bir yanılgı olur. Ben de yanıtsız bıraktım.
Toplumumuzda bunu yapan pek çok kadın olduğunu biliyorum. Onlara duyduğum saygıyı anlatmaya kelimelerimin yeteceğini sanmıyorum. Bana “ Anne kimdir?“ deseler, hiç tereddüt etmeden, onları gösteririm.
Sonra oğluma baktım. “ Başka bir çocuğu onun kadar sevebilir miyim? “. Bu yanıtlaması daha kolay bir soruydu. 5,5 sene sonra kucağıma aldığım kızımı da eşdeğer bir sevgiyle sevdim.
Bir çocuk doğuruyorsunuz. Gözünüzü açtığınız anda kucağınıza minik bir beden koyuyorlar ve diyorlar ki “ Bak bu senin oğlun / kızın “. Ve siz o çocuğu seviyorsunuz, bağlanıyorsunuz. Büyütüyorsunuz. Geceler boyu uykusuz kalıyorsunuz. Emekliyor, yürüyor, peşinden koşuyorsunuz. Her damla gözyaşında binlercesi akıyor gözlerinizden. Her canı yandığında, binlerce iğne batıyor yüreğinize.
O, size sarılıyor, “ Annem “ diye.
Siz, o’na sarılıyorsunuz “ Çocuğum “ diye.
Sizin çocuğunuz.
Sonra, bir gün, birileri geliyor, size diyorlar ki “ Pardon, bir yanlışlık oldu. O değil bu senin çocuğun “.
O’na diyorlar ki “ O değil bu senin Annen “.
Pazar sabahı uyanmışsın, kahvaltını yapmışsın. Koltuğuna kurulup çay ve sigara keyfini de yapmışsın. İzmir harika, hava deseniz muhteşem. “ Derdin ne ?” demezler de ne derler insana?
Ah o tilkiler……..
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
bilmediğinde kendi çocuğu gibi sevebiliyor insan da bilince ne değişiyor..
demek ki bir yanımız, bilinç ötesi yanımız her çocuğu kendi çocuğumuz gibi sevebilecek kadar yüce..
başta sorun yaşansa da anne sevgisi ve şefkati koşulsuz sunulduğunda, yeni bir bebeği kucağına alır gibi sıfırdan başlanıldığında dengeler kurulacaktır.. sevgi ve zaman her şeyin üstesinden gelir..
sevgilerimle..