- 879 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
NEREDE ACABA O ÇOCUK !...
İlk görev yerim, Balikesir’in şirin bir ilçesiydi.İlk öğretmenlik günlerim, oraya ve öğretmenliğe alışmaya çalışmakla geçti.Öğretmen olmak için eğitildik, ama öğretmen olmak bambaşka bir şeydi. Teoride herşey tamam, iş uygulayabilmekte....
Daha ilk günlerde, okulun kıdemli öğrencilerinden biri( her yılı çift dikiş giden ),
"Hocam, siz öğretmenliği bizden öğreneceksiniz, boşverin üniversiteyi müniversiteyi !..."
demezdi.
"Hoppala!Bu ne demek şimdi ?"
"Okula mı geldik , nereye geldik kardeşim !..:" derken, için için de şöyle bir ürkmedim değil...
"Hayır, hayır. Çocuktan değil, çocuğun söylediği sözden..."
Çocuğa dönüp, "Ne demek şimdi bu ?" diye sordum.
Çocuk gayet kendinden emin;
"Evet hocam, siz öğretmenliği bizden öğreneceksiniz, Üniversite okulu ama, burası laboratuarı..."
Şöyle bir düşününce, çocuğa hak vermemek elde değildi.Öğretmenlik işte şimdi başlıyordu.Haydi kolay gele,vatana, millete hayırlı ola.........
İlk yıl, öğretmenliği öğrencilerden öğrenmekle geçti.İkinci yıl, toyluğumu epey atmıştım.Bu arada, Fransızca bölümünden çelimsiz, cılız bir öğrenci dikkatimi çekiyordu.Branşım İngilizce olduğu için, onun dersine girmiyordum ve adını bilmiyordum.
Beni her görmesinde yanıma yaklaşıyor; "Günaydın öğretmenim, iyi günler öğretmenim..." deyip uzaklaşıyordu.
Çocuğun bu hali, benim çok hoşuma gitmişti, ben de ona gülümseyerek cevap veriyordum.
Birkaç gün sonra çocuk okul çıkışında yanıma gelip, "İyi akşamlar, öğretmenim" diyordu, diyordu da;
"Sana da iyi akşamlar" dememe rağmen, bir türlü yanmdan uzaklaşmıyordu.Dönüp dönüp bana bakıp gülümsüyor, benim yanıbaşımda yoluna devam ediyordu.Ben, zaten yol üstünde olan evime giriyordum, o yoluna devam ediyordu.Birkaç gün böyle hiç sesini çıkarmadan yanımda yürümeye devam etti.Ben de o konuşana kadar bu durumu buzmak istemedim.Ama onun bozacağı yoktu, En sonunda ben dayanamadım;
"Senin adın ne bakalım, nerde otururusun, annen baban ne yapar, isimleri ne ? "
dedim, dedim ama demez olaydım!
"Benim annem ev hanımı, babam polisti.Ama öğretmenim, annem babamı vurdu babamın tabancasıyla, annem Balıkesir’de hapiste, babam da öldü öğretmenim !
"Vay bana vaylar bana, " şu an nasıl yanıyorsa yüreğim o anda da öyle yandı cayır cayır....
Şu an nasıl ağlıyorsam yazarken, o an da öyle ağlamak istedim ama çocuğun yanında yapamadım.
Adı Ali imiş. "Daha Ortaokul Birinci sınıfa gidiyor. Allahım bütün bunlara nasıl dayanır bu minicik yürek..."
O an onun için bir şey yapmak istedim ve;
"Bundan sonra bir ihtiyacın olduğunda bana gelmeni istiyorum, bir sıkıntın olduğunda bana gel ben sana yardımcı olurum." dedim.
"Tamam, öğretmenim, gelirim öğretmenim." diye sevinerek gitti.
Evet, kıdemli öğrencimizin de dediği gibi biz öğretmenliği ve hatta hayatı onlardan öğrenecektik...
Aradan yıllar geçti.Şimdi merak ediyorum acaba, o çocuğa ne oldu, nerde, ne yapıyor acaba, okuyup bir meslek sahibi oldu mu yoksa bir sahip çıkan olmadı da rezil mi oldu?
Aklıma geldikçe kafama takılır. İnşallah, okuyup ayakta dimdik durabilmeyi öğrenmiştir umarım....
30.07.07 00:37
P. METİN
NOT:Sevgili Sinan Yazar, işte silah ve ölüm sözüne hassasiyetim bu yüzdendir benim.Hele bir de üç günlük bebeğimi elime almadan kaybettiğimi düşününce, hassasiyetim daha da artıyor.Yoksa amacım yazılarına tepki vermek değil, yazıların ve şiirlerin gerçekten çok güzel.Aslında güzel olması da bunları anlatabiliyor olmandan kaynaklanıyor mutlaka...
Ne kadar kabullenemesek de bunlar da yaşamın tam ortasında var ne yazık ki....
YORUMLAR
Bir öğretmenin yüreğini bir deşeleseniz var ya...Kitaplara sığmayacak anılar ve acılar çıkacaktır...Benim de yüreğimde,ne sırlar var bilseniz....Acılar bizim,mutluluklar öğrencilerimizin olsun...Payalşımınız için teşekkürler...Yüreğinizdeki sevgi ve asalete bereket versin Rabbim...
hayatımız dram ve acılarla dolu, her şeye rağmen umudumuzu yitirmeden sarılıyoruz yaşama birbirimizden destek alarak.yazınız cok içten ve hoş gözlerim doldu.. umarım bende ; o çocuk gibi binlerce cocuklarında hayatta dayanacağı bir dalı olsun, seven gönüllerde yer etsin...sevgiyle kalınız.