- 955 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KAÇ KİŞİYİZ
Gerçekte kendi kimliklerimizle mi yaşıyoruz acaba? Birkaç hayatı birden yaşadığımızı fark ediyor muyuz? İstemeden yaptıklarımız, yaşadıklarımızdan değil ama yaşayamadıklarımızdan öfkelenmemiz, pişmanlıklar duyarak başka dünyada yaşıyormuşçasına çelişkilerimiz...
Güzel bir olayla karşılaştığımızdaki sevinçle karışık gözyaşının yada acıyı yaşadığımızdaki hüznün bizi nasıl çoğalttığını fark ediyor muyuz? Bir kişiliğimizden birçok kişilik doğuyor. Hayatı kaçırmamak adına hızlı adımlarla yürürken hatta koşarken, arkamızda bıraktığımız izleri fark ediyor muyuz? Değişik ruh hallerini aynı anda yaşayıp farklı kişilikleri çoğaltmıyor muyuz içimizde? Zaman zaman hangisinin gerçek hangisinin farklı kişiliğimiz olduğunu anlamakta zorlanmıyor muyuz?
Bir yanımız sakin, huzurlu bir ortamda, bir deniz kenarı, bir dağ yamacı yada yeşillikler içinde doğayı yaşamak isterken, diğer yanımız teknolojinin esiri olmuş şehir yaşamının kölesi olmak istemiyor mu? Politik yaşamında hırsları için olduklarından farklı bir şekle bürünüp, yüzlerine gülücük ve sevimlilik maskeleri takarak dolaşan siyasetçileri gördüğümüzde yada nezaketi ile tanınmış kariyer sahibi kişilerin bir tartışma anında ve bol gollü maçları seyrederken ağızlarından adeta makineli tüfek edasıyla çıkan küfürlerini işittiğimizde, çatışan kişiliğin aslında birden çok olduğunu anlamıyor muyuz? Ulusça bir ateş çemberinden geçtiğimiz bu günlerde tv karşısında gözyaşı dökerken bir anda her şeyi unutup kendi dünyamızın bencilliğine dönmüyor muyuz? İçimizde taşıdığımız birden fazla kişiyi birbirleriyle konuşturmayı, yüzleştirmeyi denediğimizde hangisinden utanıp hangisiyle gururlanacağımızın adını koyabiliyor muyuz? İçimizdeki bizden farklı kişinin ne zaman ortaya çıkacağına karar verebiliyor muyuz?
Ve yaşadığımız hayat dediğimiz bu çemberde, bir yanımız acı çekerken diğer yanımız acıyı oyuna dönüştürüp, her şeye rağmen hayat güzeldir deyip oynamıyor muyuz?
Zeynep A.Edirne