- 2391 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Varyemez dede..
yokuş yukarı sürdüğü el arabasını nihayet düzlüğe çıkaran adam,durdu biraz.
soluklandı.arabada bir iki poşet kalmıştı...akşam olmadan bunlarıda dağıtmam lazım dedi içinden ve sürmeye başladı el arabasını.sanki önceden biliyordu poşetleri bıraktığı evleri.
fakir bir semt olduğu her halinden belii olan evlerin birine daha poşeti bıraktı. şu sonuncu
poşeti de az ilerdeki virane bir evin bahçesine bırakmak için yanaştı.çamaşır asan kadına
seslendi
-serap hanım...serap hanım..! alırmısın kızım şu poşeti.karşısındakinin cevabını beklemeden uzaklaştı oradan..az ilerde pencereye çıkmış iki kadın karşılıklı konuşuyordu.
-komşum hoş geldin.nerden geldiniz.?
-sağol komşum.hoş bulduk.köyden geldik.eşim iş buldu burda.mecburen taşındık.
-hayırlı olsun..o ara ihtiyarı gördü kadın.
-bak bu varyemez dede.bir toptancıda çalışıyormuş.yaşı yetmiş oldu hala malda gözü.
kimseye bir kuruş yedirmez.kimseye bir iyiliği dokunmaz.namaz bilmez niyaz bilmez.
patronunun verdiği hayır mallarını mahalleye dağıtır.sanki kendi yardım yapar gibi böbürlenir utanmaz.eşi öleli yirmi yıl oldu hala çalışıyor.
-adam mezara mı gömeceksin parayı...huuu..! yaşından başından utan.hak divanına dur biraz.bir ayağın çukurda...!
varyemez dede durdu başını kaldırdı,
-kadın gelirsem oraya pencereden atarım seni....gir içeri..!
-aaa üstüme iyilik sağlık.bunak herif.aksi şey.utanmada yok sende.bir kadına el kaldırmaya utanmıyor da....tüü sakalına saçına senin.
dede kadının evine doğru gider gibi hareketlendi.kadın korkup içeri kaçtı.pencereyi
kapadı.perdeyi çekti. dede kıs kıs güldü.yoluna devam etti.
dedenin adı mehmet di.kadının dediği gibi bilirdi herkes onu.patronunun yardım erzaklarını dağıtır her ay.kimseye bir iyiliği dokunmazdı.camide cemaatde gören olmamıştı.aksi ve sessiz biriydi.onunla konuşmak fermana mahsustu.her yaptığı iyiliği ya da yardımı patronu vasıtasıyla yapıyordu.şahsi bir iyiliği yoktu.her iyiliğini patronu istediği için yapıyordu...
eski püskü bahçeli evine girdi.baya da büyüktü bahçesi.birçok müteahhit müşteri olmuş,ama hiçbirinede vermemişti.çok değerli bir yerdeydi evi.ama o nedense kimseye vermez.çalışırdı bu yaşında...
sabah yine işyerine gitmek için çıktı evinden.yolda mahalle muhtarı önünü kesti.
-mehmet amca selamın aleyküm.
-aleyküm selam ali.
nasılsın iyimisin.?
-elhamdülillah iyiyim şükür.sen nasılsın evladım.
-iyiyim mehmet amca..da..! senden bir ricamız var mahalleşi olarak.
-nedir evladım.?
-akşam müsaitsen mahalleli toplanıp sana misafir geleceğiz.kabul edersen tabi.?
-misafir ağırlama huyum yoktur ya gelin bakalım hadi.
-sağolasın mehmet dede.
karşılıklı selamlaşarak ayrıldılar birbirinden.
akşam mahalleli gerçektende büyük bir kalabalıkla varyemez dedenin evine geldiler.
bir iki sohbetden sonra konuya geldi muhtar.
-mehmet dede, toplanmamızın sebebi...hayırlı bir iş için.
-ne o muhtar beni evlendirecekmisiniz yoksa..?!
hepsi birden gülüştü...bu neşe li ortamı fırsat bilen muhtar konuya girdi hemen.
-mahalleli olarak bir karara vardık mehmet dede.biliyorsun bir cami lazım buraya.
en yakın cami 2 km uzakta.bu da baya zor oluyor mahalleliye.yaşlılarımız gidemiyor.
arsa aradık bulamadık bu yakınlarda...seninki hariç(derken ürkek bir sesle dudak arasından söyledi).-ne arsası ne camisi.benim camiye verecek bir metre yerim yok.
işiniz bittiyse hadi güle güle dedi...bir sessizlik oldu.başka birşey diyemediler. muhtar-
değeri neyse vereceğiz mehnet amca..daha sözünü bitirmeden lafa girdi varyemez dede,-
-yok diyorum size...ben kimseye arsa veremem.iki katı da verseniz vermem.hadi güle güle sizlere...misafirler hiç şaşırmamıştı.bekliyolardı böyle bir cevap.dargın bir vaziyetde ayrıldılar evden....
varyemez dede birkaç gündür elinde kazma kürekle gidip gelir oldu.üzeri toz toprak içinde geliyordu birkaç akşamdır...yine o meraklı kadın çıktı balkona..
-hayrola varyemez...ne bu kazma kürek..paranımı saklıyorsun.tuuuu, yazıklar olsun sana.
seni ancak kabir temizler.git de mezarını kaz.çünki kimse taşımayacak cenazeni..gözünü
toprak doyursun.bunak herif..!
dede birden durdu.başını kaldırmadı...kadın yine azar işiteceğini düşünüp pencereden
içeri kaştı.örtdü perdeyi...
varyemez dedenin gözleri doldu.sendeledi bir an.titredi.gözlerini kapadı.bir Allah çekti içinden.kimse duymasa da...yoluna devam etti...
bir hafta sonra onu tapu da, noterde ,avkat la gezer göründü.yine bir cinlik peşindedir dediler.kimbilir nereyi yuttu yine bunak ihtiyar dedi mahallenin bilmiş kadınları...
varyemez dede şehrin uzak bir yerinde kimsenin tanımadığı bir semtde bir cami önünde
bir yası namazı vakti bekledi.cemaat dağılırken birini kestirdi gözüne...
-evladım bakarmısın.
-buyur dede.
-Allah kabul etsin yavrum.
-sağolasın dede, cümlemizinkini...
-senden bir istirhamım olacak çocuğum.bunu yaparsan sana çok para veririm.
-hayırdır dede.ne işi bu.
-gel benle.dedi ve bir taksiye binip şehir dışında ıssız bir yerde durdular.adam korktu.
-dede nere burası.kuşlar uçmaz kervan geçnez.cinler periler cirit atıyor.niye getirdin beni buraya..?
-gel evladım.korkma.az yürüyelim.taksiciye yöneldi.beklemesini işaret etti.
bir toprak yığınının önünde durdu.
-burasını gördünmü yavrum.
-evet.nedir burası.baktı sağına soluna.dede burası ne?hazine mi buldun yoksa..?
-öyle denilebilir .senden ricam burasını yarın gece yine yatsı namazından sonra
gelip bu toprağın üzerini örtmendir.hiçbiryere bakma.kurcalama.ben yoruldum.
yaşlıyım malum.kuvvetim kalmadı.örtecek dermanım yok bu toprağı artık
-ne var içinde dede..!?
-korkma yahu...aramızda kalsın sevdiğim bir hayvanmım vardı.o öldü.onu koyacağım içine.
tahtayla duvar yapacağım.insanlarınki gibi.çok seviyordum keratayı.benim yarın acil işim çıktı.buraya gelemeyeceğim.şehir dışına gitmem gerekiyor.sen yarın gece gel burayı toprakla ört sadece.al sana hakkın olan para.dedi ve bir deste parayı uzattı yanındaki adama.adamın gözleri açıldı.bu hayli çok paraydı...
-tama dedem.bak şimdi oldu.sen merak etme.yarın gece yatsı namazı sonrası gilir
kapatırım burayı...dedi.
-bak kapatmazsan ertesi gün gelir yakana yapışırım senin.elimden kurtulamazsın evlat..!
baya set konuşunca dede adam korktu..
-valla yaparım dede.sen merak etme.
-sözünde durma bak ben sana ne yapacağım evlat...!
-söz dedimya dedem..
tekrar taksiye binip evlerine döndüler...
.........................................
dede ertesi gün akşam namazına ilk kez camiye gitti.namazda görenler şaşırdı.
korkularından birşeyde diyemediler.aksi adam.bir söz söylemeden bin söz le cevap verir diye ses çıkarmadılar.
cami çıkışı cemaate allah kabul etsin dedi ve hakkınızı helal edin komşular.ben şehir dışına gidiyorum.ne zaman geleceğim belli değil.dedi.
cemaat kırgındı.arsayı vermediği için.ama yinede helal olsun dediler.nezaketen...
varyemez dede eve gitti.traşını oldu.gusül abdesti aldı.sanki düğüne bayrama gidiyor gibi süslendi . hacıların ihram elbisesi gibi bir beyaz elbisie giydi...dışarı çıktı.eve,mahalleye baktı mahsun bir sükunetle...evine baktı..içini çekti.kapıyı kilitlemeden yola koyuldu...
bir mahalle giti ki yine o kadını la karşılatı yolda...kadın korktu.dede birşey diyecek diye.
olduğu yere kaldı....
-hayırlı akşamlar komşum...kusura bakma seni üzdüm bilerek bilmeyerek.hakkını helal et.
-helal olsun dede...? nere gidiyorsun...kadın dedenin duruşundan baya ürperdi.sanki başka bir hale bürünmüştü dede...
-hani birkaç gündür kazdığım yer vardıya komşu;
kadının gözleri açıldı.
-evet,
-işte ordan altın çıktı...başka şehre gidiyorum.çok güzel bir konak aldım.saray mübarek.
birde havuzu varki sorma...kevser havuzu mübarek...hurilermi dersin...her çeşit envayi var orda...gülümseyerek söylüyordu bu sözlerini...bak elimde tapusu var..diye bir kağıt gösterdi kadına...
-bunak...yaşından utan.sakalın saçın ağardı..göbeğine inmiş sakalından utan be bunak..
dedi kadın.uzaklaştı oradan...
dede başını sağa sola salladı..o da uzaklaştı oradan..
önceki akşam geldiği yere vardı...toprağın kenarında namaza durdu...bir hayli namaz
kıldı.sonra ellerini açtı...dudakları yavaş yavaş kıpırdıyor,.gözünden inciler dizilip avuçlarını dolduruyordu.avuçlarına dolan yaşalr sanki onu rahmet deryası sonsuz olan yaradanına yüzdürüp ulaştırıyordu...ne kadar sürdü allah bilir...
...................
para verdiği adam sözünü tuttu.dediği saatde geldi oraya.karanlıktı.birşey göremiyordu.korku...ürperdi.küreği buldu.alelacale soprağı çukura doldurdu...
küreği attı bir yere.
-tamam dede sözümü tuttum işte...edi ve aşağıda bekleyen taksiciye doğru koştu...
ayağına birşeyler sürtüyordu.ama durup bakmadı korkusundan. taksiye bindi.ayağına yapışmış bir kağıt gördü.aldı.bu bir mektuba benziyordu.araba giderken ister istemez okuyayım bari dedi içinden.zaman geçer hiç olmazsa...
-Rabbim...beni afffet.eğer bu yaptığım da hatalıysam.ben sadece peygamberimizin hadisi şerifi ni yerine getirmek içöin böyle davrandım.nain demiş ya o yüce kulun:
sağ elinle verdiğini sol elin görmesin diye...bunu yerine getirmek için tüm gayretim allahım.sen diyorsun ya hani;dünyadakiler şöyle desinler,böyle desinler.metheylesinler
diye iyilik yapan,yardım eden,parasını malını harcayanın sevabını ancak dünyadakilerden alır.ahrete sadece yükü kalır diyorsun ya rabbim...ben bundan korktuğum için iyiliğimi hayrımı gizli yaptım.riya karışmasın istedim.halis bir iyilik sevap kazanmak için mücadele ettim Allahım.sen hayırlarımı kabul eyle...dünyadakiler beni kötü bilsin.ama sen biliyorsun nasıl olduğumu...bu yanımdaki kağıtta arsayı vediğimin belgesi rabbim.sana sadece bedenimle geliyorum.ister narınla yak beni...ister nurunla nurlandır...sana tam teslim oluyorum Allahım...rahmetinle muamele eyle bana..amelimle değil...ve sana sonsuz şükürler olsun ki,bedenimi bile taşıtıp,kul hakkından korudun beni.şükür rabbim.şükür sana....
mektubu okuyan adam bir ürperdi..dur,dedi taksiciye..bir toprak attığı yere baktı bir mektuba...
-yok...olmaz....olamaz...süphanallah..süphanallah...
derinden bir Allah narası attı ki...şöför arabadan çıktı birkaç adım ileri kaçtı.sonra geri geldi...titrek bir sesle,
-noluyor abi..?!ödümü kopardın.aklını mı yitirdin ne..burası aklını aldı galiba...!?
içerdeki adam duymadı bile onu..içinden
-yok canım..adam diri diri girmediya içeri...çabuk uzaklaşalım burdan kaptan...
..............
mehmet dede kağıdı cebinden düşürmüştü.ya da Allah öyle diledi...
aslında dedenin patronum gönderdi dediği tüm erzaklar kendinin di.kendi kazancıyla alıp
fakir fukaraya yardım ediyordu.ama şu gönderdi bu gönderdi diye kendini gizliyordu.
her iyiliğine bir adres bir isim takıyordu.insanlara kötü görünüyordu mahsustan.ibadetlerime riya karışmasın.Allah ecrimi versin diye...namazlarını hep
evde kıldı.camiye gitmedi.sırf bu yüzden...evini arsasını cami yapılması için müftülüğe
bağışladı.ama yüklü bir paraya sattı diyeceksiniz diye şart koştu.
Allahdan son bir dilek diledi.Allah da kabul etti.kabrini kendi kazdı.içine girdi...
uyudu ebediyyen...
Allah da bana böyle ölüm nasip eylesin...böyle ibadet yapmayı nasip etsin...
amin.....
ister istemez uzun oldu dostlar kusura bakmayın..bölemedim bu yazıyı...okuyandan da okumayandan da Allah razı olsun...
cemi cümlemizden...
aciz bir kul...Nebi KILIÇKAYA
08/10/2009...pazar..sivas...03:00
YORUMLAR
Nebi Bey,
İnsan yaşadıklarıyla, gördükleriyle ve duyduklarıyla birde okuyup özümsediğiyle biriktirir dağırcığındaki hazinesini. Belliki sizinde dağarcığınız dopodolu. .. Bu üçüncü hikayeniz okuduğum ve her birinde başka bir güzellik buldum... Şimdi teşekkür ediyorum o güzel yüreğinize ve diğer öykülerinizide ilk fırsata okuyacağımdan emin olabilirsiniz.... saygılar.
ıssızgemi
renk verdiniz sayfama...
[002.261] [DI] Mallarını Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfü geniştir, O her şeyi bilendir.
[002.262] [DI] Mallarını Allah yolunda sarfedip sonra sarfettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
[002.264] [DI] Ey İnananlar! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine bol yağmur yağdığında onu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez.
[002.265] [DI] Allah'ın rızasını kazanmak ve kalblerini sağlamlaştırmak için mallarını sarfedenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur yağmasa bile çisentisi düşen bir bahçenin durumu gibidir. Allah işlediklerinizi görür.
[002.267] [DI] Ey İnananlar! Kazandıklarınızın temizlerinden ve size yerden çıkardıklarımızdan sarfedin; iğrenmeden alamıyacağınız pis şeyleri vermeye kalkmayın. Allah'ın müstağni ve övülmeye layık olduğunu bilin.
[002.273] [DI] Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşamayanlara, hayalarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin saydıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın, insanlardan yüzsüzlük ederek bir şey istemezler. Sarfettiğiniz iyi bir şeyi Allah şüphesiz bilir.
VAR YEMEZ DEDE ASAGIDAKI AYETI OKUMUS OLSAYDI, ACIKTANDAN INFAK EDERDI AMA SAFLIGINA VERELIM.
[002.274] [DI] Gece gündüz, açık gizli, mallarını sarfedenlerin mükafatlarını Rab'leri verecektir. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
KARDES GUZEL BIR HIKAYEYDI ALLAH RAZI O9LSUN,
BENDE KATKISI OLMASI DILEGIYLE KURANDAN KONI ILE ILGILI AYET MEALLERI PASTELLEDIM,
SELAM VE DUA ILE.
Gerçekten çok çok özel bir yazı. Bu yazıyı herkesin okuması ve anlaması gerek. Özellikle de şu içinde bulunduğumuz zamanda.
Öylesine rezalet ile yapılıyorki yardımla, insanlar birbirlrini eziyor bir torba makarna için. ve bunun adına da yardım diyorlar bu günki aç gözlü insnalar.
Kutluyorum kaleminizi ve teşekkür ediyorum paylaşımınız için. Sevgiler yüreğinize
teşekkür ederim.okuduğunuz ve beğendiğiniz için...
efendim,hikaye bu ya(bir acemiden bu kadar çıkıyor işte.usta olamayacağımız burdan belli değilmi.!?) dede,
Allahdan bir duada bulunuyor son kez;ölümüm bile başkasına zahmet vermesein.kul hakkına girmesin.benim ruhumu kabirde kabzeyle rabbim diye dua ediyor.hikaye bu ya işte,
kendi kendini hazırlıyor ölüme.ve kabire girip uyurken hak teala onun ruhunu kabzeyliyor...Allahdan bir işaret alıyor demekki burada öleceğine dair...
bu dedenin prensibi de böyleymiş işte.kimseye yük olmamak.
kimsenin hakkını yememek.yaptığı iyiliği kimseye göstermemek.
aslında kötükalpli değil.öyle görünüyor.hadisi şerifi kendi üzerinde uygulamak gayesiyle.
Hani rabbimiz demiş ya;
dünyada desinlere iş yapıpta ahretde eli boş olanlar diye.
o şunu desin,bu bunu desin.şunu yapmış,bunu etmiş desin diye kendini pohpohlandıranlar varya...
onların mükafatını dünyada almış oluyorlar.benden daha ne istiyorsun ey kulum demiş ya rabbimiz.
bu dede de bunu şiar edinmiş kendine...
elbette hatalar oldu bu yazıda...
öyle tasarlanıp ta yazılmadı...acemiyim.yazar değilim.
sadece bazı duygu ve düşüncelerimi aktarıp sizlerle paylaşmak istedim.
hatalarımdan dolayı herkesten özür dilerim efendim..
muhabbetle...
Nebi bey, yazınızı sonuna kadar okudum ve çok etkilendim... varyemez dede her şeyi iyi yapmış ama; insanlardan bu kadar kaçması doğrumu sizce. Mezara giriş şekli de bana biraz garip geldi... Yalnız Allah yolunda dağıttığı, gösterişsiz dağıtması çok güzel... Bir çok kişinin, yardımları yardım olsun diye değil de, reklam olsun diye yaptıkları aşıkardır...
bu güzel yazınız için sizi tebrik ederim...
Selam ve saygılar...
NEBİ ABİCİĞİM,
Yine mkemmel bir yazı yazmışsın.yazının sonlarına doğru benim incilerde düştü...Rabbim cümlesinide benide hayırda yarışan kullardan eylesin.öyle bir hayır olsunki sağ elin verdiğini sol el vermesin.çok güzeldiiii çok.tadı damağımda kaldı.ALLAH sendende ebeden razı olsun.yüreğine kalemine sağlık.saygılarımla.