- 1559 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
214 - ALLAH AŞKI
Onur BİLGE
Yer altından akanlar, yeryüzündeki sulardan fazladır. Ağlama konusunda; nehirler, ırmaklar şiirlerde çok kullanıldı. Gözümden özüme akan yer altı suları, hasret yaşlarımı en abartılı şekilde anlatır. Aşkındandır, bilir ama görünmez! Âşıkların gözyaşlarını çok sever. Ağlar ağlar, durur; yine başlarım. Yüzüme nuru vurur, başıma aşkının tacını takar. Nasıl görmek isterim!.. Bir türlü görünmez! ..
Yavaş yavaş gerçek aşkı tatmaya başladım. Allah aşkıyla yandığımda, O’nu göremedikçe yarattıklarına bakmaya, onlarda O’na ait bir şeyler görmeye çalıştım. Taşta toprakta, çiçekte böcekte, arıda sinekte, her yerde ve her şeyde O’nu arıyordum. Bunlardan iki kişi beni haddinden fazla etkilemişti. Biri, altmış dört yaşındaki Allah âşığı bir kadın, biri de İlhan’dı. Sadece yüzlerini değil, karanlıkta siluetlerini görmek bile bana o eşsiz güzelliğin aksi gibi geliyordu. Hatta yakınlarda varlıklarının bulunduğunu hissetmek bile heyecandan tüm hücrelerimin titremeye başlamasına yetiyordu!
Bana Gerçek Aşkı gösteren, hissettiren ve yaşatanlardan Perihan Hanım’ın yanına giderken, şirke düşmekten korkuyordum! Evinin yolu, sokağı dahi kutsallaşıyordu. Merdivenleri çıkarken kalbim ağzımda atmaya başlıyor, dizlerimin titremesi dışarıdan belli oluyordu. Ayaklarım tutmaz halde, elim ayağım titreyerek içeriye girdiğimde, yüzüne bakar bakmaz ağlamaya başlıyordum; sebebi, sadece Allah sevgisiydi. Ben onu değil, Allah’ı seviyordum, aslında. Kalbinde taşıdığına inandığım Allah sevgisine duyuyordum, o yakınlığı. Ben onun zatında Allah’a duyuyordum, o aşkı. Heyecanlanışım ondandı. Namazda o hale gelmeliydim aslında ama orada o duyguları hissedemiyordum; o kadar coşkulu, delice!..
Gözlerine baktığımda, kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu! Çılgın bir âşığın, aylarca görmediği sevgilisini görüverdiğinde yaşadığı heyecanla yere yığılıverecek gibi oluyordum! Her yerim tir tir titriyordu! Anlıyordu halimden.
“Geldi yine, titreye titreye! Hoş geldin! Önce biraz otur, dinlen, kendini toparla; sonra öpersin!” diyor, elini vermiyordu.
Nefes nefese oluyordum, her seferinde! Biraz oturup sakinleşmeye çalıştıktan sonra kalkıp elini öpüyordum. Sarılıyordum; sağ elini yumruk yapıp, sırtımdan kalbimin hizasına koyuyor, hâlâ şiddetle çırpınmakta olan yüreğimi dinliyordu ve öyle derinden bir: “Allah!..” diyordu ki hazır bulunanların gözlerinden yaşlar geliyordu! Bana soruyorlardı:
“Perihan Hanım, bize sarıldığında bir şey demediği halde, sana sarıldığında, ne kadar kuvvetli bir hisle anıyor, Allah’ı! Nasıl bir sarılma o? Nasıl sarılıyorsunuz ki “Allah!..” diye haykırıyor?” Diyordum ki:
“Sırtımdan yumruğuyla kalbimin atışını dinliyor. Onun haykırmasının sebebi, kalbimin bir türlü yatışmak bilmeyen heyecanı! İkimizin aşkı bir araya geliyor, ses veriyor!”
Allah’ı görmem imkânsızdı. Sadece Allah’ı sevenleri görebiliyor, onlarla yetinmek zorunda kalıyordum. İçimdeki hasreti onlarla bastırmak... Kuluna sarılmak zorunda kalıyordum, O’nun aşkıyla. Nasıl sarıldığımı nasıl anlatabilirim? “O’na sarılırcasına!..” desem; olmaz, haşa!.. Fakat başka ne şekilde ifade edebilirim?
Hani annesini kaybeden bir evlat, ona benzer bir kadına nasıl dokunma ve sarılma arzusu duyarsa ya da yıllar önce ölen yavrusunu bir daha göremeyeceğini, ona dokunamayacağını, sarılamayacağını gayet iyi bilmekte olan bir ana, hasretinden yandığı çocuğuna tıpa tıp benzeyen bir çocuğu, bir an onun yerine koyuverince neler hissederse, nasıl dokunursa oymuş gibi, nasıl sarılırsa, işte öyle!.. Ne şekilde anlatsam, anlatamam; misaller yetersiz, sözcükler az gelir!
Efendimiz: “Her kim ezanı işittiği zaman ‘Allahümme Rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmmeti ve’s-selâti’l-kâimeti âti Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fadîlete ve’b’ashü makâmen-mahmûdeni’llezî veadtehû. İnneke lâ tuhlifu’l-mî’âd” (Mânâsı: Ey bu mükemmel davetin ve namaz kıyâmı (duruşu) emrinin sahibi olan Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (asm) vesîleyi ve yüksek dereceleri ver ve ona, vaad ettiğin Makam-ı Mahmûd’u lütfeyle. Şüphesiz Sen sözünden dönmezsin.” derse, Kıyamet Günü’nde benim şefaatim ona hak olur.” demiştir.
En büyük makam, Makam-ı Mahmut’tur. Makam-ı Mahmut, Fahri Âlem Hazret-i Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem’e Allah’ın vermeyi vaat ettiği makamdır.
İnsanların ulaştıkları bazı makamlar vardır. Bey, paşa, vezir veya padişah olurlar. Evliya, kutup, pir, sahabe, peygamber olurlar. Peygamberlik Makamından da üstün olan bir makam vardır ki o, Kulluk Makamı’dır.
‘Kul’ demek, ‘köle’ demektir. Köle, efendisinin her emrine itirazsız itaat etmekle mükelleftir. Allah, bir insana: “Kulum!.." derse, o kişi için korku kalmaz! Ne mutlu ona!.. O makama erebilmiş, sınırlı gücüyle, elinden geldiğince gayret ederek sınırsız nimet sunan Allah’a kulluk edebilmiş.
‘Âbid’, ‘ibadet eden’ demektir. Kulluk da ibadetle olur. Fakat yeterli değildir. Sevgi ve yakınlık yoksa içi boştur. Allah’ı ve Resulünü canından çok sevmeden gerektiği gibi iman etmiş sayılmayız ve ibadetimiz de ibadet olmaz. Allah Yolu, sevgi yoludur, aşk yoludur. Bu yolda, sevgiyle, aşkla gidilir. ‘Miraç’, ‘merdiven’ demektir. Merdiven, aşktır. Aşkla çıkılmıştır, Allah’ın Huzuruna.
Rabia Adeviye, ünlü bir kadın evliyadır. Allah aşkını ve imanın zevkini yaşayanlardandır. Şeriatın anlamı, beş farzı yerine getirmek; kulluk, yani ibadet etmektir. O da böyle birisidir. Maneviyatı yaşayan ve Allah’ı, aşkıyla bilenlerdendir. Allah’a yakınlığı ile tanınır. Rabia Hatun:
“Senin olmadığın yer, cennet dahi olsa istemem! Varlığını, fiili ve subuti sıfatlarını lütfunla yaşayarak, zati sıfatlarını bir parçacık da olsa istisnai rahmetinle, hissederek yaşantımın zevkinden mest, hayran ve mutmainim. Eğer vuslatla bu duygum, bu aşkım azalacaksa, dünyada da ahrette de vuslat istemiyorum!” demiş, Allah aşkının değerini bu sözcüklerle dile getirmiştir.
“Cennette yok isen eğer cennet istemem.
.Duzah da isen eğer rahmet istemem.
.Yârin hayali müşvik ise kalb-i yardan,
.Âlemde bir lahza dahi vuslat istemem!”
Allah âşığının halinden ancak âşıklar anlar. Yunus Emre de değişik bir biçimde Allah-ü Teâlâ’ya yalvarmış, zatından gayrı zevki ve isteği olmadığını açık bir biçimde dile getirmiş, aşkını şu dizelerle sergilemiştir:
“Cennet cennet dedikleri
.Bir kaç köşkle, bir kaç huri...
.İsteyene ver Sen anı!
.Bana Seni gerek, Seni!..”
İşte gerçek aşk budur! Mutmain olmak, şeksiz şüphesiz inanmak, halis iman sahibi olmak budur! Bu, Rıza Makamı’dır. Bu makama erişen: “Allah benden razı, ben O’ndan razıyım.” diyebilir.
Allah yapısı olan bu beden, dağ gibi ayakta durur. Kemiklerime hareketi, dizlerime gücü, vücuduma dengeyi veren; beni ayağa kaldıran, dik tutan, yürüten, koşturan O’dur. Ruhum, lâv gibi sevgi fışkırır! Aşkım; yanaklarımın kızarması, her hücremin, her azamın ve sesimin titremeye, kalbimin delice çarpmaya başlamasıyla dışıma vurur! Adeta hayat biter bende, yeşilim kurur! Bazen hasretten yanar bazen de mutluluk ve heyecandan öleceğim zannederim! Karaların kaymaması için o koca koca dağları, sıradağları çivi gibi yerküreye çakan Allah’ım, bir türlü görünmez!..
Her yerde izi vardır, her şeyde ilmi... Her olmuş veya olacak, arzusuncadır. Her yerde oynanan, sanki başka bir filmidir; merhametiyle kuşatır, alçaltır, yükseltir, celallenir, yumuşar... Kaderi yazar, gerçekleştirir; yapar bozar, evirir çevirir, yakar yıkar, ağlatır güldürür, yaşatır öldürür ama görünmez!..
O eşsiz kulunu, en mükemmel insan olan Kureyş Güneşi’ni yaratan, kalbime aşkını, güneşe ateşi veren, bütün ışıkları yakan O’dur, görünmez!..
Beni canlardan mahrum koyan da alınyazısını yazan, uygulayan, var zannedilen her şeyden ayan, O’dur!
Israrla gözlerime bakar, her yarattığından, asla görünmez! ..
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 214
YORUMLAR
Allah âşığının halinden ancak âşıklar anlar. Yunus Emre de değişik bir biçimde Allah-ü Teâlâ’ya yalvarmış, zatından gayrı zevki ve isteği olmadığını açık bir biçimde dile getirmiş, aşkını şu dizelerle sergilemiştir:
“Cennet cennet dedikleri
.Bir kaç köşkle, bir kaç huri...
.İsteyene ver Sen anı!
.Bana Seni gerek, Seni!..”
cok güzeldi.begenerek okudum yine herzaman ki gibi.
yüregine saglik.sevgilerimle
SATIRBAŞI NOKTALAMANIN NEDENİ, YER TUTMASI VE DİZELERİN MUNTAZAM SIRALANMASI İÇİNDİR. BURADA DİZE BAŞLARINI ALT ALTA GETİREBİLMEK İÇİN GEREKLİDİR.
BEN, BOYDAN BOYA KUSURUM AMA YAZILARIMA GEREKEN İTİNAYI GÖSTERİRİM. BUNUN İÇİN DİZE BAŞINA NOKTA BİLE KOYARIM.
TEŞEKKÜRLER...
“Cennette yok isen eğer cennet istemem.
.Duzah da isen eğer rahmet istemem.
da ayrı değil mi?
.İsteyene ver sen anı!
.Bana Seni gerek, Seni!..”
Seni özel isim mi oldu ve satır başı noktalaması kuralı çıktı da bizim haberimiz mi yok?
Siz daha iyi bilirsiniz. Kerameti kendinden menkul hocalar gibi talkını verip salkımı yutmazsınız.
Allah aşkı bütün kusurları örter sanılsa da ne yazık ki örtmez. Daha fazla kusursuzluk ister.
İyi ki varsınız. İyi ki yazıyorsunuz. Saygılar.
sevgili ONUR BİLGE,
Yüreğinizin güzelliklerini ALLAH için atan kalple bizi tanıştırmanızı yürekten selamlıyorum.çok isterdim sizin heyecanınızı bir sohbet ortamındada görmeyi.rabbim neylerse güzel eyler.inşallah bi gün oda olur.sevgiler,saygılar.bügün bu yazıya kucak dolusu güller bırakıyorum.eşsiz ve doyumsuzdu.
Cok iyi geldi can! Kac kez uyandim bu gece! Ter su icinde, korkarak hem de. Hemen senin öykulerine verdim kendimi. Beni rahatlatacagini bildigimden. Öykülerini okurken sana daha yakin oldugumu bildigimden. Sen de benim icin, Perihan Hanim gibisin. Sayende cok sey ögreniyorum. Birgün bu ögrettiklerin, olgunlastirdigim nefsim ile bulusacak ve iste o gün benim de gözümden yaslar akacak, Allah aski ile akan yaslar...
Allah seni basimizdan eksik etmesin! IYIKI VARSIN!..
ALLAHIN LUTFU SİZİNLE OLSUN EFENDİM NE GÜZEL BİR YAZI YAZMIŞSINIZ KUTLARIM ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN DİLERİM SEVGİLİ BİLGE BİLGELİGİNİZ DAİM OLSUN ÇOK GÜZEL BİR YAZI YAZMIŞSINIZ SİZİ KUTLARIM EFENDİM ÇOK ETKİLENDİM İNANINALLAHIM BAZIYAPTIKLARIMIZI BAGIŞLASIN SİZİ YÜREKTEN KUTLUYORUM İYİ GECELER EFENDİMHOŞÇAKALIN
A L L A H . A Ş K I
Çok güzel sevgili Bilge ...
İçimi coşturdun ne hoş oldu bu saatte ,yastığa başımı koyunca
Allah'ımıza emanetteyiz,baş başayız dualarda...
Yücem 'in aşkı hiç bir şeye benzemez...
Yaradan'ım benim'' seni anmadığım gün bana haram olsun...
Allah çoşkunu çok taktir ediyorum ve bir yakınıma anlattım bak oku ,sayfasına bak dedim...
Kutlarım ,sevgimi demetledim bu özel ve güzel sayfana...
Saygımla daima...