Yokoluşsuz
İnsan, tüm varlığını bırakıp gidiyor bu yaşamdan. Onca cabalarla, emeğe , var edilen mal mülk, para, şöhret bir gün yok oluyor. yaşamın sürdürülebilmesi için canlının bazı alet edevata ihtiyacı var. El ayak kol bacak gibi mesela. Bunlarında tümünün bir gün silinip gitmesi doğanın doğal bir kanunu. Yaşamın başlamasıyla var olabilme ve yarınlara kalabilme azmi en çok insan ırkında bulunmaktadır. Bununda nedeni düşünme yetisinin oluşmuş olmasındandır. Toprağı her kaldırışımızda altından çıkan onca yaşanmışlıklarda arda kalan, kalanların sahiplerinden çok üretilmiş olanı üretenlerin kimlikleridir. Yazının bulunuşundan evvel insanoğlu sevincini, derdini ,yaşadığı mağaralara çizmiş. Bu çizişler gelişerek yazıya dönüşmüş zamanla, uzun bir zamanla. Onca varlığımıza rağmen ileriye bırakabileceğimiz çok önemli şey tüm zamanların yarattığı düşüncedir. Her ne şekilde olursa olsun üretilebilmiş bir düşünce zaman içinde aktarılarak varlığını sürdürebilmektedir. Yazının gelişmesiyle birlikte de insanoğluna bırakılabilecek en değerli varlık, üretilmiş düşünceleri kayıtlayan kitaptır. Çağ’a damgasını vuran ve bundan sonra vuracak ne silah ne mal mülk ne para. Tozlu raflarda zamana meydan okuyabilen sadece kayıtlanmış düşüncedir.