- 1377 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Öyle İçimdesin ki
“bahanesi yürek olan eski bir sembolden çalınma hastalık bizimkisi… Vazgeçmeye hazır, yaralı bir devrimcinin son çığlıklarında gizli, rengi yok, üstelik adı da. Yalnız bir yürek bu!”
Filizlenmesini henüz daha beklemeden kestiğimiz o fidanın ah’ını çekiyoruz. Üstelik toprak kadarız, içimizden akan küçük nehirlerde olmasa yetemeyeceğiz hiç kendimize. Yasak düşler ülkesinden çıkar gibiyim, çevremi saran sensizlikle daha ne kadar yaşayabilme ihtimalim var bilemiyorum. Yüreğime dökülen her kaderde biraz daha uzaklaşıyorum. Zamana gidiyorum, o bilmediğim, istemediğim yerlere… Yani sen öyle içimdesin.
Bir acı yaşarım da ölmeyeceğimi bilirim. Ama zehir gibi bu acı, ne kadar daha katlanacağımı hiç bilemiyorum. Bu ömür senin için doğarken, elbette çekeceği acıları biliyordu. Ve sen daha dünyaya merhaba dememişken, seni bekliyordu. Doğacağını biliyordu ve aşkın en öte halini yaşamak için sabrediyordu. Bir masum türkü gibi uyuyacağın ninnileri ezberlerken nasıl mutlu olduğumu görseydin, seni neden sevdiğimi ve unutamadığımı anlardın. Ama olsun, sen öyle içimdesin ki…
Şimdilik anısı kayıp bir bedeni avutuyorum. Çok soru sorupta, hani mızmızlanıp, anlamsızlaşmıyorum. İnan bunu yapmıyorum. Ama uzun uzun bakıyorum gittiğin sokaklara… Parke taşlarına düşen saçının tellerini, kimsecikler ezmesin diye, toplamayı aşk biliyorum. Oyun parklarındaki küçük kız çocuklarını isminle çağırdığımda ki o karşılıksız bakışlara da alıştım. Ama yokluğuna, sesinin sesimde yarattığı o heyecanın uzaklığına, alışamadım. Yani öyle içimdesin ki…
“Ölmek güzeldir” diyen, herkese biraz daha ilgi duyuyorum. Ölümü çare olarak görenlere kızardım, şimdi onlara değil, çaresiz bırakanlara kızıyorum. Ölüme gitmek cesaret işiymiş ve ölmek tek başına savaşmakmış! En azından ölümü ertelemek adına yapılan sahtekârlıklara inanmamak var ya, asıl yaşamak buymuş, insan bunu yapamadığında ölüyor daha çok. Çaresizliğinden değil, çaresine giden yolda ki sevgisizliğe aldanıyor ve çareyi seven ölüme koşuyor. Artık bende onlarlayım, bir farkla, yalnız sen içimdesin…
Bu başkalaşımda da kaldım yalnız başıma. Rengi soluk bakışlara aldanmadan, dilimdeki o ninni türküleriyle, sen daha doğmadan önceki, beklediğim yere… Bahanesi artık önemsenmeyen bir şey için, hiçbir şey olduğum, yasak düşler ülkesine. Gidiyorum, içimde öylesine bir sen! Azrail’le karşılacağım yere doğru adım atıyorum, o yeri bulsam öleceğim!
Her yer öyle anılarımızla dolu ki, ölecek yer bulamıyorum!
Emre onbey
Öyle İçimdesin ki Yazısına Yorum Yap
"Öyle İçimdesin ki" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.