- 933 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
SAKAR DA DEĞİLİM AMA _2
Daha önceden de dediğim gibi; canım ablamla bir araya gelince tam bir komediyiz. ( Laf aramızda bizimkine de sakarlık ile salaklık arası bir şey derler)
Neyse biz konumuza dönelim.
Annem torun bakma bahanesiyle İstanbul’a gitti. Evde hiç kimse kalmamıştı ve benim de Antalya’ya dönmem gerekliydi. Dolapta da bir sürü yiyecek dolu. Ablamın aklına geldi tanıdık ihtiyaç sahibi biri vardı; hepsini ona götürelim dedik. Yoksa dolapta kalsa aylarca durmaz bozulur.
Mavi bidonları bilirsiniz. Soğuk su saklamak içindir. Dolaptaki tüm yiyecekleri ona doldurduk. Bir parça da yaprak sarması vardı, çöpe dökmeye kıyamadık (yeni pişmiş) tencereyle onu da koyduk bidona. Bir de çok az yarım avuç bir kıyma.
Götüreceğimiz kişinin evi de bir hayli uzak. Yürümektense en iyisi dolmuşa binmek dedik ve ablam, ben ve yeğenim dolmuşa bindik. Bidonu teker üstünde yüksek yere koyduk ki başına bir iş gelmesin!
Dolmuş son sürat, ani frene basmalar, agresif sürmeler. O sırada önüne araba çıkınca sinirle frene basmasıyla bizim bidon yerlerde yuvarlanmaya başladı. Yaprak sarmaları, kahvaltılıklar ve zavallı bir parçacık kıymamız dolmuşa dağılmış durumda.
Yeğenim canım benim; telaşla etrafa dağılan yiyecekleri toplama telaşında. Tabii dolmuşta herkes seferber oldu tek tek topluyorlar. Ablam ve ben de hiç istifimizi bozmadan bıyık altından kendimize ve insanların çabasına gülmekten ölüyoruz; belli etmemeye çalışarak ve utanarak. Arkamızdaki teyze direktif veriyor eşine orda da dolma var, bak burada da var. Nihayet her şey toplandı. Şoför sesleniyor arkaya “toplaya bildiniz mi, durayım mı?”. Dolmuştakiler “tamam topladık” diyorlar üzülerek.
Arkamızdaki teyze eşine konuşuyor:
_ Yazık kıymaları da pek azmış garibanların!..
Serap Baycan
YORUMLAR
Canım benim ya, bir kahkaha attım ki anlatamam. O kadar içten olur yani. Canım çok doğalsın ve çok samimisin. Hiç değişme tamam mı. Seviyorum seni Serap' ım. Harikasdın. O gülen ve güldüren yüzün hiç solmasın. Sevgim çokç.a. Çok güzeldi yazın. tebrik ediyorum seni. :)))))))))))))))))
Daha önceden de dediğim gibi; canım ablamla bir araya gelince tam bir komediyiz. ( Laf aramızda bizimkine de sakarlık ile salaklık arası bir şey derler)
Neyse biz konumuza dönelim.
Annem torun bakma bahanesiyle İstanbul’a gitti. Evde hiç kimse kalmamıştı ve benim de Antalya’ya dönmem gerekliydi. Dolapta da bir sürü yiyecek dolu. Ablamın aklına geldi tanıdık ihtiyaç sahibi biri vardı; hepsini ona götürelim dedik. Yoksa dolapta kalsa aylarca durmaz bozulur.
Mavi bidonları bilirsiniz. Soğuk su saklamak içindir. Dolaptaki tüm yiyecekleri ona doldurduk. Bir parça da yaprak sarması vardı, çöpe dökmeye kıyamadık (yeni pişmiş) tencereyle onu da koyduk bidona. Bir de çok az yarım avuç bir kıyma.
Götüreceğimiz kişinin evi de bir hayli uzak. Yürümektense en iyisi dolmuşa binmek dedik ve ablam, ben ve yeğenim dolmuşa bindik. Bidonu teker üstünde yüksek yere koyduk ki başına bir iş gelmesin!
Dolmuş son sürat, ani frene basmalar, agresif sürmeler. O sırada önüne araba çıkınca sinirle frene basmasıyla bizim bidon yerlerde yuvarlanmaya başladı. Yaprak sarmaları, kahvaltılıklar ve zavallı bir parçacık kıymamız dolmuşa dağılmış durumda.
Yeğenim canım benim; telaşla etrafa dağılan yiyecekleri toplama telaşında. Tabii dolmuşta herkes seferber oldu tek tek topluyorlar. Ablam ve ben de hiç istifimizi bozmadan bıyık altından kendimize ve insanların çabasına gülmekten ölüyoruz; belli etmemeye çalışarak ve utanarak. Arkamızdaki teyze direktif veriyor eşine orda da dolma var, bak burada da var. Nihayet her şey toplandı. Şoför sesleniyor arkaya “toplaya bildiniz mi, durayım mı?”. Dolmuştakiler “tamam topladık” diyorlar üzülerek.
Arkamızdaki teyze eşine konuşuyor:
_ Yazık kıymaları da pek azmış garibanların!..
........................................
serap
gülmekten ölmezsem
bir daha ölmem.
şahaneydi yazın.
paylaşmaya devam ederim.
üçünsü serisini bekleyeceğim.
saygımla.