- 937 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 25
O akşam , birbirleri hakkında ne varsa konuştular. Başlarından geçen komik anılarını paylaştılar. Gecenin sonunda, ayrılma vakti geldiğinde, ikisi de rahatlamıştı. Kapının önüne çıktıklarında, Tarık, çekingen bir tavırla Nihal’ in elinden tuttu. O şekilde, arabaya kadar sessizce yürüdüler.
Arabanın kapısını açan Nihal, çantasını yanındaki koltuğa bıraktı usulca. Sonra döndü ve tam “İyi geceler” Demeye hazırlanırken, Tarık’ ın nefesini yüzünde hissetti. Ona iyice yaklaşmıştı. Ve ne olduğunu anlayamadan, dudaklarında ateş gibi bir sıcaklık hissetti.
Bugüne kadar hiçbir erkeğin yaklaşmasına müsaade etmeyen Nihal, utanmış ve yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ne diyeceğini, nasıl hareket etmesi gerektiğini bilemiyor, sadece o bir anlık heyecanın etkisinden kurtulmaya çalışıyordu.
En sonunda dudaklarından sessizce çıkan “ İyi geceler Tarık” sözcüğünden sonra koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı. Sonra da hareket ederek yola çıktı. Yüzündeki kırmızılığa bakmak için dikiz aynasına bir bakış fırlattı. Yüzü hala kıpkırmızı duruyordu. Oteline geldi. Odasına girdi. Çantasını yatağının üzerine fırlattı. Banyoya girdi. Aynada uzun süre kendini seyretti. Çok utanmış ve heyecanlanmıştı.
Duşun altına girdi. Sıcak su iyi gelmişti. Uzunca bir süre kaldıktan sonra üzerine pijamalarını giyerek yatağına uzandı. Eline, bitmesine az kalmış olan romanını aldı ve okumaya başladı. Okumaya başlayalı epey olmuştu. Heyecandan uyuyamayacaktı biliyordu. O yüzden de saat kaçta biterse bitsin okuyup, son cümlesini de okumak istiyordu.
Roman, bir aşk hikayesini anlatıyordu. Çok farklı iki insan, tesadüf sonucu bir yerde tanışıyorlardı. Bu iki kişinin karakteri çok zıt kutuplardaydı. İkisi de inatçı…. İkisi de bilgili. Devamlı birbirleriyle kavga ediyorlardı. Her kavganın ardından da birbirlerini görmeden duramıyor ve karşılaşmak için bahane arıyorlardı. Bu mücadelenin sonunda ortaya çıkan bir aşkı anlatıyordu.
Roman bitmiş fakat Nihal gözlerini açmakta zorlanıyordu. Mutlu bir sonla bitmişti. İçinden “ Allah’ ım, benim aşkım da mutlu sonla bitsin. Yalvarıyorum sana.” Dedikten sonra başını yastığa koyduğu anda uyudu kaldı.
Nihal’ i uğurladıktan sonra kendi kendine kızdı birden Tarık. İçinden “Acaba, yanlış mı yaptım? Benimle bir daha görüşmez ise ne yaparım. Korkuttum galiba? Keşke, o şekilde davranmasaydım.” Dedi. Sonra da minibüs durağına doğru yürüdü. Gelen minibüse bindiği gibi evine gitti. Eve geldiğinde, içeri girmeden bir müddet bahçede, sokak lambalardan sızan ışıkların altında oturdu. Sağlığı yerine gelmişti. Dikkat etmesi gereken bir döneme girmişti. Daha fazla sorun çıkmaması için ve Nihal için yapmalıydı bunu. En kısa sürede de işlerini düzene sokmalıydı. Nihal’ i mutlu yaşatması için gerekliydi. Sonra Nihal’ in konuşmaları aklına gelince, gülümsedi. Çok temiz ve iyi yürekliydi aynı zamanda. Paraya, pula ve gösterişe düşkünlüğü de yoktu. Bunları düşününce sessizce bir kez daha tekrarladı. “ Seni seviyorum Nihal. Aşkı sende buldum ve kaybetmeyeceğim “ Dedikten sonra anahtarı ile kapıyı açtı ve içeri girdi.
Kamil daha uyumamıştı. Televizyonda bir tartışma programını seyrediyordu. Konuşmacıları dinledikten sonra küfürlerinden birini savururken, içeriye giren Tarık’ ı gördü.
“ Hoş geldin kardeşim. Ya adamı günahsa sokuyorlar. Gece gece bir sürü günaha girdim. Adamı delirtecekler ya. Bunlar da böyle konuşurlarsa, başkaları ne yapar.Seyretmeyeceğim bir daha bu programları.“
Dedikten sonra Tarık’ ın karşısına geçti oturdu. Eline aldığı kumandayı da “ Tak” Diye kapattı ve kanepeye hırsla fırlattı.
“ E anlat bakalım aşık. Neler yaptınız. Nasıl geçti. Nihal Hanım da çok değerli birisi. Sakın elinden kaçırma ha. Altın kadar değerli. “
“ Evet Ağabeyim öyle gerçekten. Bırakır mıyım. Oturduk. Uzun uzun konuştuk. “
Dedikten sonra uykusu geldiğinden yatağına gitti ve yattı. Uyuyamadı uzun bir süre döndü durdu. Sonra da uydu kaldı. Yüzünde mutluluk ifadesiyle.
Ertesi sabah Nihal gözlerini açtığında, ilk aklına gelen saatin kaç olduğuydu. Telaşla saatine baktı. Saat’in ona çeyrek kaldığını gördüğünde, yataktan sıçrayarak fırladı. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra acele ile üzerini giyindi. Saçlarına alelacele şekil verdi. Hafif bir makyaj yaparak, otelden ayrıldı.
Odasına girdiğinde ise onu yirmi geçiyordu. Bu kadar kısa zamanda, nasıl hazırlanıp geldiğine kendiside şaşırmıştı. Kendine bir çay söyledi. Köşedeki simitçiden aldığı, susam kokan sıcak simit eşliğinde kahvaltısını yaptı. Sonra da işlerini yapmaya başladı.
O arada telefonun çaldığını duydu. Çantasının diplerinden bulduğu telefonu epey bir aramadan sonra buldu ve açtı. Arayan Tarık’ tı. Elinde tuttuğu telefonu açıp açmamakta tereddüt ediyor, telefon ise ısrarla çalmaya devam ediyordu. En sonunda, telefonu cevapladı,
“ Günaydın Nihal, nasılsın ? “
“ Günaydın Tarık, iyiyim. Sen nasılsın ? “
İkisi de ne konuşacağını bilmez bir şekilde, birbirlerinin nefeslerini dinlemekle yetiniyorlardı.
“ Sesini duymak istedim sadece. Ben, dükkandayım. İş görüşmelerim var bugün. Onlara başlamadan aramak istedim. Şey Nihal, dün akşam için özür dilerim. Biraz ileri gittim sanırım. “
Bir müddet sessiz kaldı. Utandığı fakat bir o kadar da heyecanlandığı o öpücük aklına gelmiş ve yüzü yine kızarmıştı. İçinden “ En iyisi, olmamış gibi kabul etmek ve önemli değil demek “ Diye düşündü.
“ Ben unuttum bile Tarık. Ben iyiyim. Biraz geç kaldım bu sabah. Dün akşam, otele gittikten sonra yarım bir romanı bitirdim. Tabii ki geç yatınca da uyuyup kalmışım. Sana işlerinde kolaylıklar diliyorum. “
“ Tamam Nihal. Ne zaman görüşebiliriz? “
Bu soru karşısında, vereceği cevap için biraz düşündü Nihal. Yakın bir zamanda tekrar görüşecek kadar hazır hissetmiyordu kendini. İçinde de garip duygular vardı. Bu kadar kısa zamanda birbirlerine ilan-ı aşk ilan etmişlerdi. Her şeyin bu kadar iyi ve güzel gitmesi korkutuyordu aslında. Biraz, birbirimizi özlemeliyiz diye düşünüyordu. O sırada da kendisini daha hazır hissedecekti.
“ Tarık, bu aralar biraz işlerim yoğun. Akşamları geç çıkacağım. Yetiştirmem gereken dosyalar var. Bir iki gün sonra görüşebilir miyiz? Sen de o arada işlerinle ilgilenirsin. Olmaz mı ? “
“ Tamam Nihal. Sana iyi günler diliyorum. Sen ararsın beni. Sen arayana kadar aramayacağım. “
Sesinde bir kırgınlık ifadesi sezmişti Nihal. Üzüldü bu duruma. Tekrar aramak istedi fakat vazgeçti. En iyisi bu şekilde diyerek kendini teselli etti. Tekrar çalışmaya başladı. Bu sayede de kafasındaki düşüncelerinden uzaklaşabilirdi.
Telefonu kapatan Tarık’ın yüzü asılmıştı. Kendi yanlışını, şimdi daha iyi anlamıştı. Korkutmuş ve utandırmıştı. Onun için de uzaklaşma gereği duymuş olmalıydı. İçinden “ Neyse, bir iki gün geçsin, sanırım eski haline dönecektir “ Diye geçirdi ve işlerine koyuldu.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Bence Tarık ve Nihal birbirlerine yaklaşmakta tedirgin davranıyorlar...Daha tanıma safhasında oldukları için uzak duruyorlar...Ama aşk bacayı sardı bir kere.Tarık bir öpücükle kalmaz sanırım:))))
Akıcılık devam ediyor...Romanın içerisinde gezinmeye başladım bile...
saygılar nermin kardeş...Takip ettiğim yazarlardansınız...selamlar...
ayhansarıkaya tarafından 11/4/2009 9:59:08 PM zamanında düzenlenmiştir.