….Bizim Ahmet, bir uçan daire bir ufo meraklısıdır, ne zaman gazetelerde ya da televizyonlarda ufolarla ilgili bir haber çıksa,merakla yazılanları okur.
….Çünkü o kainatta,başka dünyaların da olduğuna inanmakta yaşan yer olarak sadece dünyayı görmemekte ve başka dünyaların da olduğuna inanmaktadır.
….Bir bahar sabahı erkenden kalkar tarlasına gider ve giderken yolda dağların ufkunda güzel bir yıldız görür,henüz daha ortalık tam aydınlanmadığı için,onun sabah yıldızını olduğunu düşünerek önce aldırış etmez ama yıldızın parlaklığı güzelliği karşısında gözlerini ondan ayıramaz.
….Aradan biraz zaman geçer bir de bakar ki,gördüğü yıldızdan bir kapı açılır ve insana benzer biri görünür,Bizim Ahmet şaşırmış gözleri fal taşı gibi açılırken gördüğü yabancı da onu görmüştür.
….Ahmet sakin davranarak,cebinden cep telefonunu çıkarır ve gördüğü yıldızın resmini çeker bu arada gördüğü yabancı cisim hızla uzaklaşır.
….Ahmet bunu gelene geçene anlatırken,bir sürü insan toplanır orada,oysa Ahmet’in gördüğü cisim çoktan gözden kaybolmuştur.
…Yine de halk gök yüzünde Ahmet’in bahsettiği cismi ararken bulamayıonca Ahmet’le alay etmeye başlarlar ve göremedikleri için kimse buna inanmaz her ne kadar telefondan resmini gösterse de halk onun bir yıldız olduğunu Ahmet’in de serüven peşinde koşan hayalperest biri olduğunu düşünürler.
….Ahmet şaşkındır zamanla bu gördüğünü unutamaz,herkes buna deli demeye başlayınca kafayı oynatır bizim ufo meraklısı Ahmet artık.
….Aruz olarak yazılmış olan “uçan daire “isimli bu şiir de işte onu anlatmaktadır.