- 535 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SEV / MEK / Mİ?
İki mahkûm, yağmur sonrası demirlerin arasındaki küçük pencereden dışarı bakar.
Biri der ki "Öf her taraf vıcık vıcık çamur oldu!"
Diğeri der ki "Kaldır kafanı bak ebemkuşağı çıktı rengârenk!"
İnsan, Tanrı’nın yarattığı en muhteşem canlı.
Ve Hayat insana verilmiş en güzel hediye.
Ne gariptir ki, bu muhteşem canlı, kendisine hediye edilmiş hayatı yaşamak varken.
Mutlu olmak, mutlu etmek becerisine sahipken.
Sanki kendisi ile inatlaşır ve dalga geçer gibi zehir etmeye uğraşır tüm gücü ve zekâsı ile.
Sürekli dramlar peşinde koşar. Zaman zaman trajediye çevirir hayatını.
Sevmek dururken yanı başında, nefret etmeyi seçer.
Unutmak varken, sürekli yineleyerek, yaşamayı seçer acılarını.
Affetmek varken, günden güne artan bir öfkeyle, hatırlamayı ister kayıplarını, yenilgilerini, terk edenlerini.
Gün gelir, farkına bile varmadan, mutsuzluk olur mutluluğu.
Kendine acımaktan başka bir şey hissetmemeye başlar.
Sevinçleri, görmezden gelir.
Hüzün, temel taşı olur yaşamının.
Gözlerini kaçırır aynaya her baktığında gözlerinden.
Korkar içinde öldürdüğü çocuktan.
Ve kaçar kendi elleriyle yarattığı canavardan.
Boşa duygularla tükettiği hayatın soracağı sorulardan.
Pişmanlık, ağır bir yorgan gibi, örterken yüreğinin üstünü.
Çaresiz kapatır gözlerini görmemek için, yaşadığını zanneden ölüyü, kendini.
çocukluğumdaki hayallerimi
düşündüm bu akşam
neresinde olmak isterken yaşamın
neresine savrulduğumu
düşlerimin bana
benim de onlara
ne kadar uzak olduğumuzu
gördüm ki
bahar güzel geçmiş
yaz’sa çoktan yaşanmış
ve bitmiş
mevsim sonbahar’a erişmiş
kış
bir adım uzakta
anladım ki
oyun çoktan
bitmiş
Eser ASLANLI
izmir
YORUMLAR
hiç birimiz, hiç kimse, hayata mutsuz olmak için başlamıyoruz..hayallerimizde yer almayan tek kelime " mutsuzluk "...hayatın ne olduğunu öğrendiğimiz zaman mutsuzluğun da o'nun bir enstrümanı olduğunu öğreniyoruz. iniş-çıkışları elbette olacak yaşamın..aksi son derece sıkıcı ve çekilmez olurdu ve en kötüsü de mutluluğu bilmezdik..ağlamasaydık, gülmeyi..üzülmeseydik, sevinmeyi de bilmezdik..çok kaderci olmasam da, inanmasam da, bazı olumsuzlukların yaşanılması kaçınılmazdır..çıkışsız, çözümsüz kalmanın sonucudur..ama mutsuzluğu yaşam şekli haline getirmek, çözümü varken çözmemek...her şeye rağmen anneniz çözmüş ( allah rahmet eylesin ), sizlerle...insan olmanın mesuliyetidir bu...sevgiler, yorumunuz için teşekkürler...
Bu bardağın boş ve dolu tarafını görmek ya da görmemek gibi bişi... Herkes kendince görmek istediğini görüyor hayatta... mutsuzluktan mutlu olunmaz ama yaşam şekli halini aldığında kaçınılmaz oluyor....rahmetli annem ve babam kedi-köpek gibi idi, dırdırsız bir gün geçmezdi evde.. adeta ekmek su gibiydi onlar için bu durum... her durumdan tartışma konusu çıkarmakta üstlerine yoktu.. annem hep mutsuz bi kadındı tek mutluluğu bizlerdik... şimdi düşünüyorum da onu mutsuz eden babamdı...canı acıyordu annemin ve acıtmak istiyordu o da... hırsını bu şekilde alıyordu kendince...
...yani demem o ki hayatı sevmek biraz da karşımızdaki insana bağlı....affetmek elbette bir erdem ama sürekli can yanarken bazen bu mümkün olmayabiliyor...o zaman da hem kendine hem yanındakilere zehir ediyor hayatı insan...
KİM MUTLU OLMAK İSTEMEZ
KİM SEVMEK İSTEMEZ
KİM UNUTMAK İSTEMEZ....
ama unutturmuyorlar.....
mesaj güzeldi sevgili narmer...yaşanan hayatlar farklı....
sevgimle...