Sevgiliye Mektuplar 3 - Çocuklar Yok ve Kuşlar, Çiçekler
Ne rüzgârlar geçti, ne fırtınalar. Bin asırlık bir kaçışın son buluşu bu. Bin asırlık bir yetim ayrılığın.
Başsız uçurumların, çaresiz düşüşlerindeyim. Girdiğim her sokaktan, çaldığım her kapıdan, seni unutabilme umudumu yitirerek çıktım. Nefes almak için her soluklandığımda, çektiğim hep sen oldun kaçış aralarında.
Bir çocuk geçiyor penceremin önünden. Baktığım gözlerinde sen oluyorsun bir kez daha, bir kez daha. Biliyor musun, her gün onlarca çocuk geçer penceremin önünden. Onlarca çocuk durur oynar her gün penceremin dibinde. Onlarca çocuk geçer, oynar onlarca çocuk, onlarca sen yüzlerinde.
Bir minik serçe konuyor derken çitlerin üzerine. İki oluyor ve derken üç, dört. Kanat çırpışları seni andırıyor boşlukta. Minik küçük bedenlerinde, seni görüyorum her seferinde. Bazen güçlü sesleri bazen cılız ve ürkek. Dörtlerce, onlarca her gün. Her gün sen kanatlarında, her gün ötüşlerinde, onlarca.
Çiçekler ektim senin için. Senin için olmaları tüm güzellikleri; renkleri kokuları. Senin olmayacak olmanın tüm sorumluluğuna direnen çiçekler ektim. Direnebilenler benimle her gün, her gün sen renklerinde, sen yapraklarında. Her gün soluduğum kokularında sen, teninin kokusu, çiçek teninin.
Akşam ağır çöküyor yine.
Çekiliyor usul usul tüm çocuklar penceremin dibinden, sokaklardan. Çekiliyor tüm serçeler kuşlar yuvalarına, çiçekler ve renkleri, kokuları. Sabaha diyorum bir kez daha, sabaha görüşürüz sevgilim. Ve ayrılıyoruz.
Ve ben gecede yine, az sonra, karanlıkta. Çocuklar yok ve kuşlar, çiçekler. Ve her yıldıza tek tek, aya diyorum "işte ben geldim yine. Merhaba sevgililerim..."
Kıraç topraklar, ben ve umutlar. Bu üçgeni bozmalı ve yola öyle devam etmeli. Bereketli topraklar, ben ve yeni umutlar...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.