- 675 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN? 23
Uzunca bir süre hiç konuşmadan baktılar birbirlerine. Nihal, çok üzülmüş fakat belli etmek istemiyordu üzüntüsünü. Neşeli bir şekilde konuşmaya çalışıyordu kendini zorlayarak.
Tarık ise içinde sıcak duygular duyduğu kadının karşısında, yatakta yatarken kendini çok aciz hissetmişti. Çok ters bir zamana denk düşmüştü hastalığı. Nihal’ i tanımaya çalıştığı dönemde, belki de hastalığı nedeniyle daha farklı duygularla yaklaşacaktı. O ise gerçek duyguları ile ona bağlanmasını istiyordu.
Kolunda, serumlar olduğu halde yatakta doğrulmak isteyişi de o yüzdendi. Nihal’ de onun bu psikolojik durumunu anlamış ve hemen müdahale etme gereği duyarak,
“ Tarık, lütfen hareket etme. Şimdi şu anda rahatsızsın ama en kısa sürede ayağa kalkacaksın. Bunlar ufak tefek rahatsızlar. Tamam mı ? “
“ Tabii ki Nihal. Ben, öyle ufak tefek hastalığa yenilmezdim ama bu sefer fena yakaladı. Çok ağrım vardı. Hiç bugüne kadar böyle rahatsızlanmamıştım. Yakında kalkarım herhalde ayağa.”
“ Kesinlikle. Çok yakında, her şey yoluna girecek. Eminim ben. Sanırım, ziyaret saati bitmek üzere. Kalmamı ister misin?Daha sonra yeniden gelirim. Bir isteğin var mı ? “
“ Teşekkür ederim. Kamil Ağabey kalıyor yanımda. Kendine iyi bak yeter. Çok iyisin Nihal. Hep bu şekilde kal tamam mı ? “
“ Hoşça kal Tarık “
Dedikten sonra kapıya doğru yürüdü. Arkasına döndü ve son bir kez baktı ona. Onun bakışlarında, annesinden ayrılmak zorunda kalan bir çocuğun ifadeleri vardı sanki. Gülümsedi ve kapıdan çıktı gitti.
Dışarı çıktığında, Kamil’ i kenarda beklerken buldu. Yanına yaklaştı ve,
“ Merhaba Kamil Bey, Tarık’ ı iyi gördüm. Doktor ne diyor? Kendisine sormak istemedim. “
“ Nihal Hanım, Tarık’ ın babası görüştü doktorla. Dediğine göre, şimdilik tahlil sonuçları ve diğer tetkikler iyi çıkmış. Fakat çok dikkat etmesi gerekiyormuş. Bizi rahatlattı. Doktorun konuşması. İyi yapmışsınız. Hasta psikolojisi işte. Yatarken kendini çok aciz hissettiriyor, özellikle de erkeklere. “
“ Benim telefonum var bu kağıtta. Bir ihtiyaç ya da acil bir durum olursa beni arayın lütfen. Ben, yine geleceğim. Şimdi gitmem gerekiyor. Tekrar geçmiş olsun. Hoşça kalın. “
“ Güle güle Nihal Hanım. Teşekkür ederim. “
Nihal’ in arkasından bir müddet baktı. Asaletli bir görünüşü ve davranışları vardı. İyi bir aile terbiyesi aldığı, konuşma ve hareketlerine yansımıştı. Onun, Tarık için özel biri olduğunu, yüzünü bile görmeden telefondaki konuşmasında hissetmişti. Tarık’ ın onu hayata bağlamak için gösterdiği çabalar aklına gelince, içinden “ Allah’ım, Tarık’ a şifalar ver. Bir de mutluluğu tatmasını nasip et “ Diye dua etmeden geçemedi.
Çok uzaklarda, yaptığı hatalarını sorgulayan bir kadın vardı. Tarık’ ı ve diğer oğlunu düşünen ve onları özleyen bir anne.....
Atölyesindeki her zaman oturduğu köşedeki makinesinin başında, gözleri derinlere dalmış bir şekilde uzun bir süre boşluğa baktı. Çocuklarını çok özlediğini hissetmişti. O duyguyu hiç atamamıştı aslında. Onları görmeyeli, neredeyse yirmi kusur yıl geçmişti. İlk evden ayrılmak zorunda kaldığı zamanlar, gizliden gizliye okul bahçesinin dışından onları seyrederdi.
Bu seyirlerinin sonunda, ağlayarak oradan ayrılır ve sinir krizleri gelirdi . Ardından da onların oturduğu şehirden ayrılmak zorunda kalması tamamen koparmıştı onları.
O, melun gün, onun hayatından, en değerli iki varlığı koparıp almıştı. Kendine lanet etmişti ve hala da ediyordu. Her nefes alışında ve her aynaya baktığında. O öyle olmasını istememişti aslında.
İlk evlendiği ve çocuklarının büyümeye başladığı dönemde çok mutluydu. Sonra ne değişmişti acaba? Kendisi de çözememişti. Kocasıyla arasında sorunlar başlamıştı nedense. Akşama kadar dört duvar arasında kendini çok değersiz görmeye başlamıştı. O dönemde, üzerine titreyen kocası tarafından da şiddete maruz kalınca, bunalıma girmişti sanki.
Ondaki bu değişikliğin sebebini bir türlü anlayamıyordu.Birden değişmiş ve farklı bir karaktere bürünmüştü. Çok kez konuşmayı ve sebebi öğrenmeye çalışmıştı. Yine aynı sorunla karşılaşmıştı. Konuşturmuyordu bile kocası onu.
Sonra sessizliğe büründü. Ne yaparsa yapsın, tepki vermiyordu. Sadece, kocası uyuduğunda, kıyafetlerini kokluyor, üzerinde araştırma yapıyordu. Çoğu araştırmasının sonucunda da kendi saçından farklı saçlar buluyordu kıyafetlerin üzerinde. Sormaya kalktığında da zararlı çıkan kendisi oluyordu. Yediği her tokatta, gururu ayaklar altına alınıyordu. Şüphe sarmıştı ruhunu. Şüpheye iten ise kocasının ona karşı olan davranışlarıydı aslında. O, evinde huzur ve sevgi istemişti evlendiği gün. Onun her istediği şeyi severek ve isteyerek yapıyordu. Gecenin geç saati bile olsa, ne yemek isterse, onu hemencecik hazırlardı. Kıyafetlerini özenle yıkar, ütüler ve itina ile asardı yerine.
Onu, temiz ve pak gördüğünde göğsü kabarırdı adeta. İçinden “ Benim kocam işte. Benim sevdiğim adam. Ne kadar da yakışıklı. “ Diye geçirirdi içinden. Onunla hep gurur duyardı. Ona birisi kötü bir söz söyleyecek olsa, kaplan kesilirdi. Haksız olduğunda bile onu korumaya çalışırdı. Kendini, ona karşı kötülüklere karşı siper etmişti sanki.
O da çok değer verirdi aslında. Gözleri sevgiyle bakardı Emel’ e bakarken. Sonra ne değişmişti acaba ? Hep bu soruyu sorar olmuştu son zamanlarda. O zamanlar, bulamadığı cevabı evden gittikten sonra bulabilmişti.
O, aslında Emel’in ilgisinin azalmasından uzaklaşmıştı. Aralarında çok fazla yaş farkı olmayan çocuklarını büyütme telaşına kapılan Emel’ den eskisi gibi ilgi görmek istemişti. Emel ise annelik içgüdüsü ile mükemmel bir anne olmaya çalışırken, sevdiği adamı ihmal etmiş olmalıydı. Bu durum da Kamil’ i ilgi bulacak başka kadınlara itmişti.
Aralarındaki uçurum, gün geçtikçe büyüyordu. Artık, karı koca ilişkileri kalmadığı gibi konuşmaları da tamamen kalkmıştı ortadan. Emel, yalnız kaldığında hep ağlıyordu. Çocuklarına hissettirmemek için elinden geleni yapıyordu.
Bazen de sıkıntısını atmak için sokağa atıyordu kendini. Saatlerce yürüyordu sokaklarda. Mutsuzdu ve umutsuzdu. Artık kendini bir kadın olarak bile göremiyordu. İşte o zamanlarda tanımıştı o adamı.
O, kendisini çok değerliymiş gibi hissettirmişti. Beğendiğini ifade eden sözleri etkilemişti belki de. Tekrar kendini bir kadın olarak görmeye başlamıştı. Onunla tanıştıktan sonra bir daha ağlamamıştı.
Sonra da iş yasak bir ilişki haline dönüştü. Tehlikeye rağmen, onunla telefonla birkaç kelime konuşmak bile heyecanlanmasına yetiyordu. İlk başlarda, gelip geçici bir durum olarak düşündü. Vicdanı onu rahat bırakmıyordu. Yaptığı şeyin yanlış olduğunu bildiği halde aramadığı zamanlarda çok mutsuz hissediyordu kendini.
Onu da tanıyamamıştı. Bir ara bitirmek istemiş ancak ondan kurtulamamış, daha çok ilgisini çekmişti adamın. Tehditler savuruyordu. Bu tehditler sonucunda, her istediğini yapmak zorunda kalıyordu. İstediği yere gitmek gibi. Kendini o durumlarda hayat kadını olarak görüyordu adeta. Artık ne Emel eski Emel’di, ne de Kamil, eski Kamil.
Çok kez intiharı bile düşünmüş, çocuklarına baktığında vazgeçmişti. Aşk dedikleri şey neydi acaba ? Bilmiyordu. Bildiği tek şey, erkekler tarafından dile dolanan bir kelime miydi acaba ?
En sonunda da o gün, Tarık’ ın onları görmesiyle her şey darmadağın olup gitmişti.
Altı ay kadar yaşadı adını ağzına almak istemediği adamla. Kendisi ve onun yüzünden en değerli varlıklarının yaşamından çıkmıştı. Aşık olduğunu sandığı adam da hayal kırıklığına uğrattı.
Kendine bir yol çizmesi ve onuru ile insanların arasında kalmak istiyordu. Adam, zengindi. Ayrılmasına razı olmuştu. Bir miktar para vererek, onu azat etti. Bu atölyeyi çalıştırarak hayatta, tutunmaya çalışıyordu.
“ Emel Abla, çay içer misin ? “
“İçerim Selma “
Düşüncelerinden sıyrıldı ve gelen çayının şekerlerini karıştırmaya başladı.
DEVAM EDECEK !
YORUMLAR
Sizinle daha önce de konuşmuştuk Nermşn hanım. Siz biz yazmaya devam etmeliyiz. İnsanların nasıl baktığı ya da ne dediği önemli olmmalı bizim için.
Her kişi kendi yaptığı ile vardır. Kimisi güncel yazar, kimizi şiir yazar, kimizi öykü, kimisi hikaye.
Herke beğenmek ve okumak zorunda değil değil mi? Siz yazın.
Ya benim kafam karıştı. Emel'in kaçtığı adam Tarık'ın tanıdığı Kamil olmasın? Olabilir değil mi?
Sevgiler yüreğinize