- 627 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaman Baba ile Akkoyun !
“Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır.”(Enfal-28)
Yaman Baba ile Akkoyun
Akkoyun ile Yaman Baba ’ nın birbirini anlaması için sayısız sebepler bir araya geliyor . Sonunda her ikisi de yüreklerine bir anda düşen acı ve ızdırabın ateşi ile birbirlerini çok iyi anlıyorlar . Ama ne yazık ki onlar için iş işten geçmiştir artık . Kayıpları büyüktür .
O masalı bilenleriniz vardır muhakkak . Bilmeyenler için kısaca anlatayım .
“Bir zamanlar” diye başlar masalımız . Aslında o “bir zamanlar “ tam da içinde bulunduğumuz zamanlardır biraz dikkatli bakarsak zamanın içinde olan bitenlere .
İşte o bir zamanlar bir ülkede Yaman Baba diye gülleriyle ünlü bir bahçivan yaşarmış . Yaman Baba bahçivanlık hayatının en güzel gülünü yetiştirmiş sonunda . Masal bu ya bu gülün ünü dünyaya yayılmış ve devrin güllere meraklı padişahının kulağına kadar gitmiş . Padişah bu gülü görmeye geleceğini duyurmuş Yaman Baba ‘ ya . Yaman Baba hemen hazırlıklara başlamış . Öyle ya koskoca padişah yetiştirdiği “gül” ü görmek için geliyor . Ve beklenen gün gelmiş-çatmış . Yemekler yenmiş . Sonra da Padişah önde Yaman Baba arkada meşhur gülü görmek için ziyafet masasından kalkarak gül bahçesine girmişler . Bir de ne görsünler gülün yerinde yeller esmiyor mu ?! Ve gül ağacının hemen yanında da Akkoyun geviş getirmiyor mu ?! Belli ki gülü yemiş Akkoyun .
( Suç ortada suçlu ortada ! )
Yaman Baba perişan bir vaziyette Akkoyun ‘ un yanına gidiyor “ne yaptın sen Akkoyun , ne yaptın ?! Ver gülümü Akkoyun , Ver gülümü !” diye şaşkın , çaresiz ve aciz bir şekilde Akkoyun’ a sesleniyor . İşte tam o sırada Akkoyun dile geliyor ve ziyafet masasında padişaha ikram edilen “kuzusunu” kastederek gözyaşları içerisinde “ meee mee meeee ! nasıl kıydın bebeğime ?! Ver gülümü Yaman Baba , al gülünü Yaman Baba !” diyor .
( Suç ortada suçlu ortada ! )
Bir rivayete göre Yaman Baba ile Akkoyun ‘ un yaşadıklarına yakından şahit olan ve biraz da olanlardan kendisini suçlu gören o padişah o günden sonra ülkede kuzu kesilmesini yasaklıyor .
Elimizde bu öyküye taş çıkaracak nitelikte , üstelik de tamamen gerçek olan o kadar çok öykü var ki . Yıllardır dini , siyasi , sosyal , ekonomik ve kültürel alanlarda açık , gizli , dolaylı , dolaysız terör odaklarının her yandan saldırılarına maruz bırakılan kuzularımız birilerinin ziyafet sofralarında servis ediliyor ve bin bir zahmetle yetiştirdiğimiz güllerimiz bağrımızdan koparılıyor !
Bizim birbirimizi çoktan anlamış olmamız gerekmez miydi ?
1 Kasım 2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.