Yanaklarından damla damla bir yağmur yağıyordu yüreğime. Gözlerin siyah bir ırmağa dönüşüyordu, siyah bir yangının ardından. Bilemedim ki aşk bir sabır ırmağından kana kana içmekmiş haram geceleri, gençliğinin o saf ve o masum sıcaklığından, bir nihavent şarkının çaresizliğinde...

Yok olmak ve yakılmak kaderimse eğer; gün bugündür bir tanem. Acımadan yak beni. Mihrabımdan yık beni. Sana ne kalır bilmem küllerimden geriye ama bana sadece bir nihavent şarkı kalır, kıyamete kadar gökyüzünü inleten...

Sınırsız bir elemin, dert yüklü bir alemin nihavent şarkısını, bir dua gibi terennüm ederken dudaklarım, durduğum yerden ne mazinin izlerini silebiliyorum kaderimden, ne de istikbalin kilometre taşlarına mutluluğu yazabiliyorum hayat yolunda...

Sana verdiğim sözlerin ve sana ettiğim yeminlerin ağırlığı altında ezilirken yüreğim, bir nihavent şarkının notaları gibi düz bir çizgide diziliveriyor yenilgilerim. Her yenilgini ardından seni biraz daha kaybettiğimi görmek ve ayrılığın acımasız yakınlığı ve nefesini ensemde hissetmek ve sensizliğin cehennemini yüklenmek bedeliyse sana sevdamın, ben o sevdanın gönüllü savaşçısıyım bunu bil...

Bir gün bir tanem, bir başka zamanda ve bir başka mekanda doğmak ve yaşamak nasibim olsaydı eğer; muhakkak ki senden ve senin sevginden başka hiç bir duyguyu, hiç bir sevgiyi istemezdim bugünkü hayatımdan. Biliyorum Tanrıya ne kadar yalvarsam, ne kadar sızlansam ve ne kadar dua etsemde bu ebediyen mümkün olmayacak. Ama eminim ki Tanrı bizi cennetinde de olsa bir gün ebedi vuslata eriştirecek ve seninle ben bu ebedi vuslatın değişmez misafirleri olarak, sonsuz saadetin kahramanları olacağız coşkuyla...

O zaman; işte o zaman, gün düşünce gönül rüzgarına, bir nihavent şarkı fısıldayacak, kadife dudaklarının billur pınar tazeliğindeki ses iklimleri, yüreğimdeki akşam gruplarının şavkına. Gurur olmayacak, kibir olmayacak, hazan olmayacak rüyalarımızda...

Eğer bir tanem bir gün, bir yerde bir nihavent şarkının nağmelerine tesadüf edersen; bilki o şarkının her melodisinde seni andığım, seni sensiz yaşadığım, sana hasret garip gecelerin, yetim günlerin ve ıssız mevsimlerin izlerine rastlayacaksın...

O şarkılar sana nihavent mavisi gün batımlarını getirecek, o şarkılar sana nihavent faslından soluklar ve heyecanlar sunacak, o şarkılar sana nihavent hüznünden esintiler taşıyacak ve o şarkılar sana nihavent vurgunu bir genç ve bedbaht adamın hikayesini anlatacak, sen yaşadıkça ve nefes aldıkça...

Bir nihavent şarkıydı sevdamız...
Sakın unutma...
Unutma...