- 799 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
BÜTÜN ANILAR GÖZYAŞLARIMIN İZLERİDİR...
Yazar Eroğlu diyor ki ; “ Bütün anılar gözyaşlarımın izleridir “
Sonra kendisi yanıtlıyor bu cümlesini.
“ Yanılıyorsun! Hiçbir anım gözyaşımın izi değildir. Anılar beni gözyaşlarına değil yalnızlığa sürükler. “
Cümleyi ilk okuduğumda oldukça karamsar geldi bana. Bütün anılar gözyaşlarımın izleridir. Her anı acımıdır?
Hayır.
Bize bunu düşündüren ne?
Gözyaşı mı?
Neden gözyaşı denince hep acı gelir aklımıza? Ne garip. Gerçekten böyledir. Oysa gözyaşı sevincin, mutluluğun sonucu da akabilir.
Trajediye, drama ne kadar yatkın bir cinsiz farkında mısınız?
Şöyle bir düşünün, dostlarınızla en çok hangi yaşanmışlıklarınızı paylaşırsınız?
Keder, kayıp, ayrılık, hüzün, vs.
Mutlu olaylarımızı ( düğün, sünnet vs gibi abuk olanları dışında bırakıyorum tabi ki onları tantanaları ile zaten milletin gözüne, kulağına sokuyoruz yeteri kadar ), başarılarımızı, kavuşmalarımızı hep kendimizle ya da olayı paylaştığımız kişi ile yaşarız.
Kıskançlık olabilir mi sebebi?
İçten içe dostluklarımıza karşı duyduğumuz güvensizlik. Bu değimlidir kıskançlık?
Annem hep der ki, “ Birisi yaşadığın olumsuzluk için vah vah diyorsa bil ki içinden oh oh diyordur “.
Hayat gerçekten bu kadar zor mu? Yoksa onu zor hale getiren biz insanlar mıyız?
Düşünce yapısına bakar mısınız? Ana fikri nedir? Hiç kimseye güvenme. Nasıl yani? Dostuma güvenmeyeceksem neden dostum diyorum ki? Hadi diyelim ki yanıldım, dostum derken, o zaman kime güveneceğim?
Kendime.
Yalnız yaşayacaksın yani.
Çıkan sonuç doğru değil mi? Aynı şeye eşit olan iki şey birbirine eşittir önergesinden yola çıkarsak vardığımız sonuç bu.
Paylaşımlarımız ne olacak? Yaşamak istediğimiz onca iki kişilik şeyi nasıl ve kiminle yaşayacağız?
Eşime güvenmeyeceksem, dostuma güvenmeyeceksem, sadece ve sadece kendime dayanacaksam toplumları neden oluşturuyoruz o zaman? Ya da toplumların çatısını oluşturan birimleri, aile gibi, neden oluşturuyoruz?
Yalnızlık.
“ Yalnızlık diye bir şey yoktur; insanın kendisi vardır ve yalnız insan eninde sonunda kendine sığınır, kendine dönüşür “.
Bana ait değil, alıntı bir cümle, aynı yazardan.
Kendine dönüşmek.
Anlaşmazlıklarımızın çıkış noktası mı acaba, ne dersiniz?
Salt kendi olan bir insan bir başkasına nasıl açar kapılarını? Açamaz, bana göre. O kadar kendi olmaya alışmıştır ki her karşısına çıkanda kendisini bulmaya çalışır. “ Ruh ikizi “ saçmalığı da bu eylemin sonucu ortaya çıkmış bir deyim herhalde.
Ruh ikizi, saçmalık.
Aşk, palavra.
Sevgi, peh !
E biraz da kendimiz kaşınıyoruz gibi. Bütün duygusal eylemleri saçmalık, yalan, vs diyip hayatımızın dışına atıyorsak ki öyle yapıyoruz, elimizde kalandan şikâyet etmememiz lazım.
“ Bütün anılar gözyaşlarımın izidir.”
-Yanılıyorsun. Anılarım gözyaşlarımın olduğu kadar gülüşlerimin de izidir. Gözyaşlarım beni yalnızlığa sürüklerken gülüşlerim “ kaldır kafanı bak güneş hala olduğu yerde ve parlamaya devam ediyor. Oyun daha bitmedi, şişman kadın şarkısını söylemeden perde kapanmaz “ diyor. ( bu da benim yanıtım )
Hayatınızın şarkısının hep neşeli olması dileklerimle.
Anılarınız gülüşlerinizin izi olsun.
Eser Aslanlı
izmir
YORUMLAR
gözyaşlarım da gülüşlerim de anı sandığımın en değerli hazineleridir..
çok üzüldüğümde ağlamadan da yapabilirim ama çok mutlu olmuşsam illa ki akar gözyaşlarım, tutmam imkansızdır..
en tatlı olanı da ağlamak ile gülmenin birbirine karıştığı durumlardır..
ben ikisinden de vazgeçemeyeceğim.. hayatın tadını ve anlamını keşfedecek ölçüde ikisi de olmalı diyorum..
hayata dair güzel bir yazıydı.. sevgilerimle..