Dilemma ( Aşk dersinin Aşk öğrencisi)
hayrettin taylan
Senin büyük olduğunu büyük sözlerden anladım ;ama küçük bir dünyada fanusunu kırmışsın.Bu dersin son saatiydi.Zil çalmasına çalar da aşk beni sana çalar mı ?
Beni sev diye dersi uzattı kader,yan sırada gözlerin aydınlatıyordu en arkada oturan beni.Testim de bitmemişti.Susuz ve sensiz oturuyordum.Testim de yanımda ,kana kana seni içiyor, seni çözüyordum Dilemma …
Senin adını yüz bin harfe nakşederek imbikten imgeye ince heveslerle yazıyordum.
-Güzelliğin zerrecikler halinde aşkyüzüme yayılır ve içimde sen diye kalır.
Tadında adının anlattığı bir benzersiz tatlılığın yenilmemişi var.Oysa ben tattan önce adından önce ,öncelerini sevdim. Sonralarını yaşamayı sevdim.Henüz seni tam olarak sevmedim.Bak yine zil çaldı.
-Hocam biraz daha kalsaydık.Biz ne güzel testten ve testiden içiyorduk.
-Hocam:- “Bin’leri doğuran bir’dir. O bir ise senin içinde gizlidir. Sen ’’bir’’ ol ki ’’ bin’’ senden kuvvet alabilsin” dedin.;ama Dilemma anlamıyor. Ne bir oldu, ne bin oldu..
-Ben ona sıfırlandım,bütün sayılı güzellerden baştan çıkardılar beni ;ama hep sıfırlandım ona.
Yeni aldığım sıcak ekmeğin kokusunu dayanamadım azcık ucundan kopardım.
Azcık ucundan kopar beni dedim.
-İşvelerinde işverenlerimin soyut dünyası tutuluşa ram olur. Tut elimden ,ellerin şifalı otlar soyundan olmalı sıcaklığı kalbime iyi geldi.Sakın bırakma beni uçurumların en tanıdık uçuklarındayım
-Ha düşe düştüm,ha sensizliğe …
Bakışlarına başka ad koyulamazmış. Sen bakmaya bak,bana değil.Ki bana bakışın dil bilgisi kuralları çözemez.Henüz yanımda bitişik yazılacak birleşik bir kelime olamadın.
-Ki bilirsin anlam değişikliği olmalıydı, beni anlamalıydın ve bitişiğimde o yüzden bitişik yazılmalıydın. Ya da sesinde bir değişiklik olmalıydı, ses olayları olursa, yanımda azcık titreseydin hep bitişik yazılacaktık. Ya da tür değişikliği.Sen hep fiil olarak çekimlendin içimde.Hem sevilen ,hep beklenen bir fiil. Gelmekle gitmek arasındaydın .Gelgit olaydın, yakamoz kokulu günlerde dalgalarına alaydın.
-Sen güzelliğimde balıklar ürer, dalgalarım algıların bebeği.Köpük köpük kopmalısın benden . Yunuslarımı ürkütürmüş gözbebeklerindeki oltalar.Beni benden yakala.
Bağbozumunda üzümleri didikleyen küçük kuşlar, gülüşlerine dadanmışlar.
Öperken çıkardığın hışırdan rüzgar utanırmış el ile dil arasına öp beni.Utandırdam utanmayı.
Dudaklarına ne ruj ne de kurumuş dudaklarımın pasını sür.Yalnızca
çiçektozlarını sür .Biraz çiçek koksun ,biraz arılarımı çeksin yalnızlık.
Ay şikâyetçi olmuş, dün gece pencereden nemli gözlerle bulutları aşk yağmuruna çağırmaya,içinden seni seviyorum diye bağırmaya.
-Biraz gece olsan diyorum artık.Gündüz yaşattığın gecelerden çıksan.Ay da haklı ben de..Hep ders olur mu ki? İlim ile film arasında bir ara ver.Biraz ruh kantinimden tost al dostluğa.Biraz dinlen,bak etrafa ,dinle yeni çıkan şarkıları.Ki bütün bestekarların dilindeyim, sözleri ben yazarım;ama dipsiz kuyularında huylarının yosunları yeşillenince ormanım kurur,kurlarım kurlanır kumruluğuna.
-Öyleyse sev beni, sevmekle çalışmanın tam orta sorusunda.
-Cevabını düşünme,aklına ilk geldiğim anda ara ve sor …
Gerçi böyle de iyiydik ; keza deniz fenerlerin felaketi olmuş güneş saatin.Dalgalardan önce suyuma çalkalamandan belli.Güneşten önce seherimde gözlerini estirmenden belliydi.
-Rüzgar gülü yüzüne kandım, her dediğine kandın.Bu kadar güvenmek aşktan mı ?
Sahi sen mi daha çok seviyorsun ben mi?
-Böyle zor soru sorma, daha sınava girmedim.Ki bilirsin sen benim sevgimle meşhur oldun,benim sevgimse hep gizliydi.Herkes senin,sevgim için yaptıklarını bilir, destandan öte, masaldan öte, mecnun’dan öte bir sevginin adresiz,isimsiz,sonsuz, gidişindeydin.Benim sevgim seni meşhur kıldı.Oysa asıl sevgi benimkiydi.İçimden yaşayarak sevdim. Kayıpsız gecelerde kutup yıldızıyla dost oldum, bütün yıldızlarla dostum,seherine kadar tek tek hepsinin sönmesini bekledim.Her yıldız dünyada bir güzel için kodlanmış,etrafındaki güzellerin kodlarını yıldızlardan deşifre ettim.
Kime baksan ben yıldızı açar gecelerinde.O yüzden sus ve sevgimin büyüklüğünü bu derste anlamamayım.Çünkü tarih dersindeyiz,aşkın tarihi de talihi de olmaz Şarkicanım …
-Dünyanın huyuyla dolmayan denizlere suları ağlatan sözler söyleme Dilemma.Kaybolmuş gözüpek kaygılarımda beni anlatmışsın, beni yaşamışsın. Bu aşkın dersinde kalmadım,bu aşkın zilini çaldım, teneffüsler ders saatini geçti.
-İşte ben böyle bir okul istedim hep, teneffüsleri dersten fazla olan.Ruh kantininde hep senli şeyler yemek hep senle olmak .Gözlerinde kaybolmak yalancı cennetlere.
Derse ise yalnız ilimsizliğin mayın tarlalarını temizlemek,entelektüel bir doğruda büyümek ve geleceğin eleğinde iyi ekmek ve sosyal bir duruş için girmek gerektiğini öğrenmek için girmek.
-Biliyor musun yaşayamadıklarımızın timsahları gelip çıkılmazları beğendirmeye çalıştı.
Küresel değişimin arasında saydam bir zırh varmış.O yüzden sana akan gönül ırmaklarımı ulaşamıyormuş.Bunu söyledi İbn- i Batutta .Oysa Piri Reis’ten önce çizdim bütün dünya güzellerinin şehirlerini.Bu yüzden Mecnun’dan daha büyük sevdam.Senin iklimini,senin paftalarını, senin gözbebeklerinde kaçırdığın balıkları,senin senin tanıyorum Dilemma..
Olsun yine de sev beni. Ruhunun en derin bahçelerine al şakıyan bülbülün olayım.
-Beni sen büyüt ki isyan gerekli bir şey olsa da aşkımız usanmalarda usun emrinden tutkunun telkinde telveler sunsun.
Ders bitsin, teneffüsler de ;ama yan yanalarımızın yeri hep istediğimiz ömür evinde olsun Dilemma..Kendi yediverenlerimde yel değirmenlerimi onardım, gözyaşı pınarınla aşk buğdayımızı öğütüp tutkulara kendimiz olacağız bilesin.