- 843 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ASLINDA HAKLISINIZ!
Duyguların en garip ve en önüne geçilemez isteğidir ‘yazma’ eylemi.
Şiir ya da nesir!
Hani, padişah da olsan vezir de; eğer yüreğin hokka, parmakların divit ise; göğsündeki mürekkebe batırarak yazmadan duramazsın!
Ne şan, ne de mevki seni durdurur!
Bazen mehtabı yâr eyleyip sandalında bir başına ıssız denizde kürek çekersin; bazen de alırsın gönül hareminden hak eden bir güzeli; bir elinde üzüm salkımı, bir elinde şarapla harap olmuş bir dünyaya aşkın hatırı için iki satır yazmak istersin!
Kelimelere gerçekten sevdalı olanlar aldırmaz sövgülere; sevdası sahte olanlar da sahte övgülerle bir öğün geçirmek için el açar ellere.
Tescilli yazar olmayan biri neden yazar peki!
Falanca usta şunu demiş, filanca yazar böyle buyurmuş!
İnsanlar da bunun için yazar dururmuş, diyerek ‘yazmak’ eylemini kendi kendimize iş eylemek neden ola ki!
Düşünmek gerekir!
Biliyoruz ki Edebiyat Defteri’nin ya da buna benzer sitelerin birçoğu yazma talebine bazen çok güzel bir tezgâh, bazen güzel bir duvar, bazen de bir tuvalet kapısının arkası ya da bir pisuvar önü olmuştur.
Peki, yukarıdaki satırda saydığım hallerin hangisidir gerçekten yazılan yerler.
Derler ki; yazı olsun da nerede olursa olsun!
Yok öyle bir şey!
Kazın ayağı da öyle değil, yazılan yerin hali de!
Kalitedir bütün mesele!
Er ya da hatun kişi şiire gömülmüş!
Aman bir döktürmüş bir döktürmüş ki!
Ne imladan haberdar ne de dilinden! Ama bir övgüler alıyor ki sormayın gitsin!
Şimdi sormak gerekir.
Neden?
Kimse söylemediyse ben söyleyeyim yeniden!
Çünkü, amaç şiir değil; amaç öykünün özündeki anlatım değil; amaç kullanılan dil değil!
Amaç başka!
Anladınız işte!
İlle açıkça mı yazalım yani!
Ya da “öv beni öveyim seni,” sahtekârlığı.
Belki de bilmezlik; belki de başka bir bilinmezlik!.. Ama böyle!
İnsan yazdığı yere dikkat etmeli biraz!
Yazdığı yere dikkat ettiği kadar biraz da yazı bilgisine bir şeyler katmalı!
Sırf duyguları duyurmak için yazının içine edilmemeli!
Ali, Ayşe’yi seviyo…
Aferin Ali, sevgine söz yok; ama aşkın için de olsa Türkçenin içine işeme!
Git genel tuvaletin kapısının arkasına yaz; ya da bir duvara!
‘Yazma’ eylemi herkesin hakkıdır!
Ancak, yazmadan önce okumayı bilmek gerekir!
Yine gıcıklık yaparak gıcırdadım biraz!
Aslında haklısınız.
Bana ne!
YORUMLAR
)))))))))))))))))))))))))))
Bir tesadüf eseri sayfanıza girdim...
müthiş güzellikler gördüm..
anlaşılan o ki siz siteyi hobi bahçesi olarak görenlerden değilsiniz..
ama gerek siteyi hobi bahçesi gibi geren bizler ve gerekse kaliteli sayfalar asmaya özen gösteren sizin gibi
iyi yazarlar bir bahçede buluşmak ta güzel bence..
her ne yazarsa yassın birazcıkta olsa emek vermeli ve içeriği omalı fikrine bende katılıyorum.
ama şunu da bilmeliyiz ki zaten Türkiye' de neremiz doğru ki de bizim naçizane sayfalarımız doğru olsun.
birde şu var tarihin büyük saz ustaları (örn. Aşık Veysel ) acaba ne derece imle biliyordu..
ne vardı en azından devasa içerik vardı her bir dizede.
neyse uzun uzun tartışmaya açık göreceli bir konu.
sayfanızda zevkle gezindim usta.
selam olsun.