HASAN ÖĞRETMEN
Akşamdan bir heyecan sardı, yaşlı bedenini. Yatakta bir o yana, bir bu yana döndü durdu. Sonunda dayanamayan eşi;
-Ne bu heyecan, uyu artık
dedi.
-Yaramaz bir çocuk gibi fırladı yatağından, cep telefonunu bularak, uyandırmaya ayarladı saat 8.00’a sonra
-tamam hanım, uyuyorum artık kızma
Başını yastığa koydu ve derin hayallere daldı. 30 yılı geçti gözlerinin önünden. Bu, 30 Cumhuriyet bayramı demekti. Gündüzünde öğrencileriyle, akşamında ise Cumhuriyet balolarıyla geçen otuz yıl. Öğrencilerine öğrettiği rontlar, halkoyunları, türküler geldi aklına. Hiç bir öğrencisini boşta koymazdı bayramlarda. Mutlaka bir görev veriridi hepsine. Yabancı olmalarını istemezdi CUMHURİYETE. Yaşasınlardı dolu dolu CUMHURİYETİ, yaşasınlar ki, onlarda çocuklarına yaşatsınlar CUMHURİYETİMİZİ. Sonra öğretmen arkadaşları geldi aklına, heyecanlı, bir o kadar görev aşkıyla dolu...Bir ara hüzünlendi, sonsuzluğa uğurladığı arkadaşlarını düşündü. Ne çok özlemişti onları. O yıllar sanki hiç bitmeyecek gibiydi. Öyle hissetmesine rağmen, sanki yarın ayrılacakmış gibi incitmezdi hiçbirini...Hele öğrencilerini, sanki çiçeğe bakar gibi bakardı onlara. Hep gülerdi yüzlerine. Bir süre sonra yüzünde biraz hüzün, biraz tebessümle uyuyakaldı...
Sabah telefonun ziliyle açtı gözlerini, geceden kalma heyecan aynı tazeliğini koruyordu. Hızla kalkmak istese de, yorgun bedeni yavaşlattı onu. Söylenerek yavaşça doğruldu. Hanımı yoktu yatakta. Elli yıllık hayat arkadaşını çok iyi tanırdı. Mutfakta kahvaltı hazırlıyordu mutlaka kendisine. Kıyamazdı ihtiyar delikanlısının kahvaltısız evden çıkmasına. eini yüzünü yıkayıp, mutfağa geçti. Aynen düşündüğü gibiydi. Hanımı tebessüm ederek,
-’Günaydın ihtiyar delikanlım’ dedi.
o da,
-’Günaydın hanım, bayramımız mübarek olsun, neden erken kalktın ki ?
-’Biliyordum CUMHURİYET bayramına gideceğini, seni kahvaltısız gönderimiyim hiç...
Kahvaltıdan sonra takım elbiselerini giydi, kıravatını taktı, sanki yıllar öncesi gibi heyecanla çıktı evden. Bastnundan destek alarak bayram alanına ulaştı. Bütün yollar bayraklarla donatılmıştı. Kalabalıktı çok kalabalık. İstiklal Marşımızla başladı tören.İstiklal Marşını duyunca daha bir dik durdu yaşlı bedeni.
Oturacak yer aradı, bulamadı. Öğrencilere baktı uzun uzun...Aynıydı öğrencileri, bir tek kendisi yoktu işte aralarında. Bir ses duydu hemen arkasından,
-Öğretmenim, Hasan Öğretmenim
Sese doğru döndü, hemen tanıdı
-128 Selim, senin ne işin var burda.
Sarıldı öğrenci öğretmen birbirlerine hasretle.
-Meslektaş olduk öğretmenim, bende öğretmenim, bakın sizin bize öğrettiğiniz, zeybek oyunlarını oynayacak öğrencilerim.
diyerek ön sıraya oturttu Hasan Öğretmenini.
’Hasan öğretmen nasıl olur dedi, Selim güzel oynayamazdı ki bu oyunu, çok hevesli olduğu için, bir de Cumhuriyete küsmesin diye, oynatırdım. Eyvah öğrencileride onun gibi oynarsa’
Ortaya çıkınca Zeybek grubu, bir alkıştır inletti meydanı...Efeler öyle bir doldurduki meydanı tavırlarıyla figürleriyle. sanki Harmandalıyı onlar bestelemişlerdi. Böylesi bir bütünlük olurmuydu.Gözlerine inanamadı Hasan öğretmen. Öğrencisinin öğrencilerini izlerken göğsü kabardı. Oyun bittiğinde yer yerinden inledi sanki.
İhtiyar delikanlı, Hasan Öğretmen hoşgörünün ürününü görmüştü, başkaları ne der kaygısından uzak öğrenci yetiştirmenin doğruluğunu gözleriyle görmüştü.
29/10/2009-nilkurt
YORUMLAR
Bu yazınız HASAN Öğretmenimimizin öğrencilerine yaklaşımı örenek alınmalı diğer öğetmenler tarafından ve öğrencisine öyle davranmalı bana göre.
Ben bu yıl Cumhuriyet bayramını büyük bir coşku işle kutlayamadım sevgili şaiirm. İçimdeki karanlığı söküp atamadığım için olsa gerek.
Sizin aracılığınız ile tüm öğretmenlerimin ellerinden sevgi ile öpüyor Cumhuriyet Bayramımızı en içten dilekelrimle kutluyorum.
Sevgiler yüreğinize
CAN NİLKURT , MESLEK HEYECANIMI TEKRAR TEKRAR YAŞATIN BANA. NE GÜZEL ANILARIM VAR ÖĞRENCİLERİMLE. ŞU AN, iZMİR İL TURİZM MÜDÜRÜ OLAN , BENİM KIRŞEHİRDEN ÖĞRENCİMDİR , SÖZ ETMİŞTİM. VE BUGÜN SABAH, BENİ ARAYARAK '' ÖĞRETMENİM , HADİ, SİZİ BAYRAMA GÖTÜREYİM. YOLLAR COŞKULU, GÖRELİM BERABER , HEYECANINIZI YAŞAYIN DEDİ. '' TELEFONDA , ÖĞRENCİMİN SESİ , DAHA HEYECANLIYDI. BU GÜZEL BAYRAMIMIZI , BERABER GEÇİRDİK. BEN ÇOK DUYGULANDIM TABİİ. ÖĞLEN YEMEĞİ İKRAMINDA BULUNDU ARDINDAN. VE AKŞAM DA, BENİM EVİMDEYDİK YEMEKTE. EŞİYLE BERABER, ÖYLESİNE GÜZEL BİR ŞEYDİ İŞTE. YAZACAĞIM , BU GÜZEL GÜNÜMÜ BEN DE...DUYGULARIM DORUKTA BUGÜN !!!!!!ÜSTÜNE, SİZİN DE YAZINIZ.....NE DİYEBİLİRİM. ŞU AN AĞLIYORUM. AMA, MUTLULUKTAN. YÜREĞİNİZE SAĞLIK.
Ortaya çıkınca Zeybek grubu, bir alkıştır inletti meydanı...Efeler öyle bir doldurduki meydanı tavırlarıyla figürleriyle. sanki Harmandalıyı onlar bestelemişlerdi. Böylesi bir bütünlük olurmuydu.Gözlerine inanamadı Hasan öğretmen. Öğrencisinin öğrencilerini izlerken göğsü kabardı. Oyun bittiğinde yer yerinden inledi sanki.
Sevgili Nil, ne güzel yazmışsınız, içi görev aşkıyla yanan bir meslekdaşınızı...
Bayramınızı ve yazınızı kutluyorum...
Sizin vesilenizle, bütün öğretmenlerimizin ellerinden öperim...
Saygı ve sevgimle...