BİR ÜLKE DÜŞLÜYORUM
Bir ülke düşlüyorum,
Herkesin bir ve birlikte olduğu bir ülke değil! Herkesin bir olması, aynı düşünmesi zaten mümkün değildir. Bu, olsa olsa baskı yönetimiyle yönetilen ülkelerde mümkün olur. Ben herkesin farklı olduğu, bu farklılığından dolayı küçümsenmediği, hor görülmediği, dışlanmadığı, cezaevlerinde gün saymadığı, sürgünlere gönderilmediği, idam edilmediği bir ülke düşlüyorum...
Özgürlük kelimesinin sözlüklerde kendisine atfedilen anlamdan utanmadığı bir ülke... Gerçeklik ve söylemlerin arasında uçurumların olmadığı bir ülke düşlüyorum.
Hortumlamaların olmadığı, akrabası devletin herhangibir yerinde yönetimine gelen kişilerin bir anda zengin olmadığı bir ülke düşlüyorum.
İnsanların korkmadan yaşamayı başarabildikleri bir ülke... Bunu dersem hoca beni bırakır mı, şöyle yazarsam hapse girer miyim, şu ortamlarda bulunusam işten çıkarılır mıyım kaygılarının olmadığı bir ülke düşlüyorum...
Bir ülke düşlüyorum...
Herkesin kendi işini yaptığı, yargıçların yargıçlık, siyasilerin siyaset, askerlerin askerlik yaptığı bir ülke... Askerlerin siyasete müdehale etmek istediklerinde, askerliği bırakıp demokrasini bir gereği olarak yanlarına 30 kişi de alarak bir siyasi parti kurarak, halkı da göz önüne alarak siyasetin içine girdikleri bir ülke...
Darbe şartlarının olgunlaştırılmaya çalışılmadığı bir ülke,
Amerika’nın boyunduruğundan çıkınca darbe esintilerinin esmeye başlamadığı bir ülke,
Devleti bana karşı koruyan değil, beni -daha güçlü olan- devlete karşı koruyan bir Anayasa’nın uygulandığı bir ülke ...
Anayasa Mahkemesi’nin benim adıma karar vermediği bir ülke...
Mecliste yasalarla, ya da Bakanlar Kurulunda gece yarısı KHK larla bazı ekonomik değerlerin bazı kişilere peşkeş çekilmediği bir ülke...
Demokrasinin askeri sisetmlerin sivillerle ilişkilerinde de etkin olabileceği ülke düşlüyorum...
Bir ülke düşlüyorum...
Üniversite hocalarının ekranlara çıkıp, yasal olarak henüz iptal edilmemiş olan bir hakkını kullanan bir kişiye hak ettiği notu vermeyeceği şeklinde tehditleri savurduktan sonra buna yönelik yasal işlemlerin başlatılmaktan çekinilmediği, korkulmadığı bir ülke...
Üniversitelerinde sevgilimin elinden tuttuğum için rektörlük destekli bir takım kendini bilmez kişilerce "bir kenarı çekilme"lerin, ya da benim kültürel selamlaşma yöntemime müdehalelerin olmadığı bir ülke...
Küpe taktığım için hocaların küçümseyici bakışlarına maruz kalmadığım bir ülke...
Kendisinden farklı düşünüyorum diye hocaların bana "takmadığı" ve beni sınıfta bırakmadığı bir ülke...
Saçımı benden başkalarını göstermeme özgürlüğümü üniversitelerde ve hayatın her alanında rahatça kullanabileceğim bir ülke...
İçki içtiğim için, oruç tutmadığım için küfür yemediğim bir ülke düşlüyorum...
Bir ülke düşlüyorum,
Bir haberi spikerinin ben öğlen arasında öğretmenlerimle birlikte cumaya gitmemi uyuşturucu kaçakçılığı yapıyormuşum gibi göstermekten çekineceği bir ülke...
Yalan ve yanlış haber yapıldıktan sonra düzeltmelerin birinci sayfadan, ya da gazetenin hangi kısmında yanlış ya da yalan haber yapılmışsa, oradan veridiği bir ülke...
Kendisine benzemiyorum diye polisten dayak yemeceğim, ya da rüşvet vermediğim için işlerimin askıya alınmayacağı bir ülke...
Hıristiyanlığımı boynumda taşıdığım haçımla ilan etmekten çekinmeyeceğim, Ermeni olunca da ismimi değiştirmek zorunda kalmayacağım, Yahudiyken de İsrail devletinin icraatlarından sorumlu olmayacağım bir ülke...
Topraklarından çer çöp gibi cephaneliklerin çıkmadığı bir ülke...
Yönetime halk tarafından getirilenlerin, yönetime geldikten sonra meydanlarda söylediklerini hatırladıkları bir ülke....
Sadece Ermeni olduğum için öldürülmediğim ya da öldürtülmediğim bir ülke,
Şemdinli’de savcı olup da hakkaniyetle karar verdiğimde görevden uzaklaştırılmadığım bir ülke,
Faili meçhullere kurban gitmediğim bir ülke...
Kürt olup da her gün sabahın bir vakti "Ne Mutlu Türküm diyene" yerine "Ne mutlu Türkiyeliyim" diyebileceğim bir ülke...
Egemenliğin gerçekten de kayıtsız şartsız millette olduğu bir ülke düşlüyorum...
Bir ülke düşlüyorum, Cumhuriyet kimseden korkmak zorunda olmadan, gerçek anlamıyla uygulansın...
Bir ülke düşlüyorum, kimse Cumhuriyet’in, M.Kemal Atatürk’ün arkasına sığınarak BASKI YÖNETİMİ kurmasın...
Bİr ülke düşlüyorum ki, DEVLET VATANDAŞ İÇİN olsun, İNSAN HAKLARI İLK PLANDA olsun...
Bir ülke düşlüyorum ki, içinde gerçekten de Cumhuriyet olsun...
YORUMLAR
Bu ülkede sizin gibi böyle düşler kuranlar oldukça gelecek aydınlıktır bizim için.Bir şeyin oluşması için insan once hayal eder düş kurar, bu ilk adımdır gerçekleşmesi için.
Düşlerin gerçek olduğu gün; Türkiye artık kopya eden,diğerlerine imrenen,kendini unutup ithal yaşam biçimi benimseyen,öz güveni eksik,kendine yabancı olmaktan çıkacak ve imrenilen,kopya edilmeye çalışılan herkesin parmakla gösterdiği ,yaşamak istediği bir ülke olacaktır.
Hıristiyanlığımı boynumda taşıdığım haçımla ilan etmekten çekinmeyeceğim, Ermeni olunca da ismimi değiştirmek zorunda kalmayacağım, Yahudiyken de İsrail devletinin icraatlarından sorumlu olmayacağım bir ülke...
Topraklarından çer çöp gibi cephaneliklerin çıkmadığı bir ülke...
Yönetime halk tarafından getirilenlerin, yönetime geldikten sonra meydanlarda söylediklerini hatırladıkları bir ülke....
Sadece Ermeni olduğum için öldürülmediğim ya da öldürtülmediğim bir ülke,
Şemdinli’de savcı olup da hakkaniyetle karar verdiğimde görevden uzaklaştırılmadığım bir ülke,
Faili meçhullere kurban gitmediğim bir ülke...
Kürt olup da her gün sabahın bir vakti "Ne Mutlu Türküm diyene" yerine "Ne mutlu Türkiyeliyim" diyebileceğim bir ülke...
Egemenliğin gerçekten de kayıtsız şartsız millette olduğu bir ülke düşlüyorum...
Bir ülke düşlüyorum, Cumhuriyet kimseden korkmak zorunda olmadan, gerçek anlamıyla uygulansın...
Bir ülke düşlüyorum, kimse Cumhuriyet’in, M.Kemal Atatürk’ün arkasına sığınarak BASKI YÖNETİMİ kurmasın...
Bİr ülke düşlüyorum ki, DEVLET VATANDAŞ İÇİN olsun, İNSAN HAKLARI İLK PLANDA olsun...
Bir ülke düşlüyorum ki, içinde gerçekten de Cumhuriyet olsun...
.......................
bir yazar düşlüyor
tunçAY GİBİ seslensin
yazsın istiyorum.
büyük saygımla dostum.
selam sana.