- 635 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sen Hangi Mevsimin Umudusun?
Ben üzülürüm… Sen bana bakma! Kızmakta haklısındır. Kızmakta haksız mıyım bilmiyorum?
Hakkım yoktur sanırım… Konuştuğumuz birçok konuda çakıştık. Dedim ki “sen benim kendime dahi anlatamadıklarımsın” sesini duyamadığım zaman doğal olarak agresif oluyorum. Ben yumuşadı derken yine keskin sözlerinle vurgun yapıyorsun yüreğime… “ne olduğunu, neler yaşadığımı sormuyorsun bile… Dinle önce, dinle de ondan sonra ne söyleyeceksen söyle” diyorsun. Haklısın çok haklısın. Bilmiyor musun sevenin gözü kör, kulağı sağır hatta anlayışı kıttır. Ben sinirliyken sen de sinirli oluyorsun. Sanırım bir birimize geçiyoruz. Aynı şeyleri yapıyor, aynı tepkileri gösteriyoruz. Yoğun bir şekilde hissediyoruz birbirimizi…
Ama üzülmüyorum… Her gün olgunlaşıyoruz. Büyüyoruz… Fakat diğer yanımızda büyüyemeyen çocukluğumuzun yaramazlıkları devam etmekte, bir türlü büyütemiyoruz. Büyütmek istemiyoruz... Büyümesini de istemiyorum. Hep kavga eder olsun çocuksu yönlerimiz.
Anlatıyorum… Sende dinlemiyorsun. Öfkeleniyorsun, karşında ne varsa yıkıp dağıtıyorsun. Biliyor musun? Yine de çok tatlısın. Bu yönünü de çok seviyorum. En son olaydan sonra sessizliğe gömülmüştün. Ne telefonlarıma çıkıyor, ne de mesajlarıma cevap veriyordun. Esip gürlüyordun. Depremler yaratıyordun yüreğimin en hassas yerlerinde…
Dayanamadın… Bir mail ile öfkenin nedenlerini bir kalem de yazmıştın. Oysa kızgınlığın bana değil, yine çocuksu tarafımızın tatlı şımarıklığı ile kaynaklanan bir durummuş… Sana söyledim hatta “ dayanamadın değil mi” diye… ” sakın onu kullanma, aklının ucundan bile geçirme” demiştin.
Elbet olacak böyle şeyler… Sen benim nefes almama neden olanların başında geliyorsun. Sen gülümsememe, sen yaşamama, açıkçası sen eksik kalan yanlarımı tamamlayansın. İşte buyum dedirtensin. Sen de en az benim kadar seviyorsun… Söylemesen de, söylemek istemesen de… Ben hissediyorum, bende seni çok seviyorum… İşte bunu unutmamanı diliyorum.
Seven sevdiğine sinirlenebilir, öfkelenebilir, kızabilir ve küsebilir. Fakat kırılmaması gerekir. Çünkü kırılan bir dal yapışmaz… Yapıştırılamaz. Ben küsüyorum bir yanım üşüyor. Şefkatine sığınıyorum. Isınıyorum ve bu sıcaklık beni çok huzurlu kılıyor.
Bana elini uzat, sevgi ile şefkat ile… Boynunu büküp parçalama sana ait olan benliğimi… Sana soruyorum sevgili… Benim senden başka bir umudum mu var? Senden başka sığınağım mı var? Sen benim değil misin? Hangi mevsimle adlandırsam seni… “sen hangi mevsimin umudusun” … Beni üşütüp kendini de üşütme… Sevgimle, umutlu yaşaman dileğiyle…
Sevdiğin… Her şey seninle olsun.