- 1741 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BAKMAK MI? GÖRMEK Mİ?
Kim bunda (dünyada) kör ise, O, ahirette de kördür ve yol bakımından daha ’şaşkın bir sapıktır.’ isra 72
Benim gözlerim çok sağlamdır.! Hatta benim elimde doktor raporum var.! Ben görüyorum! deme sakın Ey insan!
Çünkü sen hiç bir şey görmüyorsun!
Senin elinde bulunan rapor,sadece yüz sahasındaki gözler için geçerlidir. Oysa Allah"ın vermiş olduğu rapor,kalbindeki iman sahasında bulunan ve her şeyi mana aleminde gören gözler içindir. Eğer bir insanın basiret gözleri kör olmuşsa,o insanın gören gözleride tümüyle kördür.
Işık olmamış olsa, gören şu güzelim gözlerimizin ne kıymeti vardı? Veya, gece olmasa ,gökteki milyarlarca yıldız ve mehtab"ın ne anlamı olurdu bizler için? Galaksiler,gezegenler ve yedi kat sema! Ne ifade ederdi acaba?
Karanlık sonsuz bir nimettir, ışığı görmek isteyen insana.
Kainatta her şey bir mizan ve düzen ile hareket etmektedir. Güneşin her gün batması ve sabahın bir an dahi olsa geç kalmadan ağarması gibi. Ya sabahlar hiç gelmemiş olsa ? Rabbimiz "sen görevini yapmıyorsun ey kul! sana vermeyeceğim artık!Seni karanlıklartan kurtarmayacağım!" demiş olsa? Ne yaparız o zaman bizler. Dünyadaki bütün servetler ve ustalar toplansa bir araya, bir katre ışık meydana getirebilirlermi acaba?
Elektrikmi? Oda Allaha muhtaç! Su olmasa elektrikte olmaz. Ateşmi? oda Allaha muhtaç! Ağaç olmasa, ateşte olmaz.
Mülk onun değilmi? İstediğini yapar. Evirir çevirir. Arzu ettiği gibi dengeler. Güneş verir, yağmur verir... Yaz verir, kış verir... Sağlık verir, hastalık verir...Çok verir,hiç vermez...! Bunları yazarken ve okurken ne hissediyoruz acaba? Sanki bunları bilmeyen mi var? mı, diyoruz,kendimizei.! Peki biliyorsak eğer bizleri günaha bu kadar aşina kılan gücün sebebi nedir? diye düşünmek gerekmezmi.
Bizlere bahşedilmiş büyük hazine olan, engin bir sevgimiz var. Ama bu sevgimizi üretmeyide, tüketmeyide bilemiyoruz yazıkki. Hakkıyla üretip,hak yolunda tüketmiş olabilseydik eğer, asla bu denli acı çeken bir toplum olmazdı karşımızda şu an. dürüst olalımmı kendimize karşı biraz. Açık bir yüreklilikle "biz vefayı bilemedik"! Biz vefasızlık ediyoruz"! Biz ahde vefayı anlayıp kavrayamadık! Diyelimmi öz benliklerimize, cesurca. Ne dersiniz? Bu cümlelerin doğruluk payı, yüzdenin üstünde-bir yüz değilmi.
Yüce Allah’ı seven Hz.Muhammed’i (sav) de sever. "De ki, Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir." Ali İmran 3/31.
Allah ve Rasulünü elbette bizlerde çok seviyoruz ama, önemli olan onu hakkıyla sevebiliyormuyuz?!
Onlarda çok severlerdi ve onlarda etten kemikten biz gibi insanlardı.!
Ashabı güzin "anam babam sana feda olsun ya Rasullallah" demeden, asla söze başlamazlardı. Onlar, Allah ve Rasulünü her şeyden ziyade, daha çok severlerdi. Oysa bizler, kendimize beslediğimiz sevgiden gayrı, hakiki manada duyulması gereken, o ulvi sevgiye asla erişemiyoruz bir türlü. Nefis ve şeytan birleşip ,fethetmiş içimizdeki bu kutsal savaşı. Yazık bizlere...Çok yazık.!
Duygu ve düşüncelerimiz üzerinde şeytan ve nefsin ayrı ayrı tesirleri vardır elbette. Nefsin havası yırtıcı bir kaplana benzer. Saldırıya geçtiği vakit yaralamadıkça veya öldürmedikçe vazgeçmez asla. Şeytan ise azgın bir kurda benzer. Bir yandan kovalarsanız,diğer yandan dolaşıp yine gelir ve üstüne saldırır insanın.
Kötü bir derde mübtela olmuş insan, hekimden gayrı gidecek bir yer aramaz kendine. İşte bu noktada mü"minde emanet olan varlığını,emaneti verenin kudret eline teslim edip,ruhi ve fiili bir tedavi ile şifalamalıdır kendini .
Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir, göz ise maneviyatta kördür...diye buyurur Bediüzzaman.
Böyle insanlar,cahilin ve akıl etmezin tekidirler sadece. Gözleri çalışıp beyinleri çalışmıyor demektir çünkü.
Ecelimizin ne vakit geleceği bizim elimizde olan bir şey değildir. Bu günkü işimizi yarına bırakırsak eğer,yarının işini ne vakit yapacağız peki.? Şeytan ve enaniyet tuzağından ancak, Allah"a sığınarak kurtulabiliriz.
Mümin hem Allah"a sığınıp, hemde savaştığı halde onu başından savamıyorsa, bilmelidir ki sahibi olan Allah,kulunu imtihan etmek amacıyla şeytanı üzerine musallat etmiştir. Böyle durumlarda insan sabırlı olmalı ve var gücü ile mücadeleye devam etmelidir.
Mesela, dünyanın dört bir yanındaki tüm kafir devletler müslümanların üzerine saldırtmaktadırlar. Allah istese kafirlerin ellerinden bu güç ve imkanları alamazmı? Elbetteki alır. Fakat almıyor.Çünkü mü"minleri imtihana çekmek ve onlara cihad ve şehitliğin doyulmaz zevkini tattırmak istemektedir böylelikle. Bizim, güç kuvvetimizi,cesaret ve merhametimizi ortaya dökmektedir bu yüce kararı ile.
Öyle ise, böyle büyük bir Yaratıcının karşısında, destur demeli her insan.
Febieyyialairabbikümatükezziban! (şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?) diye soruyor Mevlamız.
Görmek çok büyük bir nimettir insanoğluna. Ancak, sadece maddede görmüş olursak eğer,yalnızca "zahiri" görüp bilmiş oluruz. Manada bakıp görmüş olursak,"batıni" yani uhrevi olan o sırra, o ebed zenginliğe erişmiş oluruz.
Andolsun kuşluk vaktine ,Ve sükûna erdiğinde geceye ki,Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.Gerçekten senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır. Duha 1.2.3.4.
Yeterki biz Allahı unutmayalım.!!! inş...
Selam duamla....
YORUMLAR
Prens çöllerin bağrında çok uzun süre suya hayran hayran bakarak kaldı...
Sonunda halkı onu unuttu.
Sadece derviş ona göz kulak oldu.
Ve arada sırada da ceylan yanına geldi...
Prens, ruhunu seyretmeye öyle daldı ki/i
Görünen dünyayı, görünmeyen dünya uğruna terketti...
Prens uyandığında yaşlı dervişin kumda bıraktığı elbiseleri buldu...
Ve artık dünyayı kalbinin gözleri ile görüyordu...
Selam ve Dua ile...
Ne güzel şeyler yazmışsınız..bakış açınız da güzel ,bilgi birikiminizde..Kuran' a vakıf olmanız takdire şayan ve ben cehaletimi daha çok anlıyorum sizi okudukça..
Yazınız çok güzeldi..okurken Üstad Bdz. Hz.'lerinin şu sözü yankılandı beynimde(İnşaallah sözü tam doğru hatırlıyorumdur) :
'Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir ,göz ise maneviyatta kördür.'
Rabbim kalp gözüyle görmeyi ,az da olsa basiretli olmayı nasip etsin bizlere..
Maalesef gördüğümüzden korkuyoruz, oysa gözle görülemeyecek kadar küçük olan bir domuz gribi ,ölüm riski belki binde bir bile olsa bütün dünyayı teyakkuza getirdi..demek ki dünya adına şu kısa ömür için bir mikrop bile bizi ne kadar korkuturken biz yüzde yüz gerçek olan ölümü ve vereceğimiz hesabı unutuyoruz...gerçekten çok ilginç ..70 yıla kaygı , ebedi hayatı önemsememe...
Rabbim hakiki iman versin bizlere...dua ile kalın...
Nasıl ki BARLA da her akşam üstü
Gökyüzünün bütün kuşları ile
Tam sekizbuçuk yıl hep bayram etti
Açıp kollarını çınar ağacı
diyesim geldi.
Çınara yaslanmış merdiven olsam,
benim için bayram olurdu...
Demir somya, ibrık, çaydanlık
ve el yazması eserer
çınar ağacına bakan iki katlı iki odalı evde
o evin eşiği olsaydım
bayram ederdim...
***
Bu duygu larla enerji kanatlarımı doldurarak ışık ışık dilime, sayfanızdan huzurla ayrılıyorum esenliğe,
Dualar, selamlar, saygılar, tebrikler kardeşime...