- 531 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN? 19
Oturduğu mahalleden, epeyce bir süre yürükten sonra minibüs durağına ulaşabildi. Tartışmanın etkisini azaltabilmek için sokağa fırlıyordu her seferinde. Uzun yürüyüşler yapıyordu. Bu yürüyüşler onun sıkıntısını atmasını sağlıyordu. Bu kez, her zaman yaptığını yapmayacaktı. Minibüs durağına yanaştı. Sıraya girmiş insanların en arksındaki yerini aldı. Tam o sırada da minibüs durağa yanaşmış ve yolcularını almaya başlamıştı. Boş olan bir koltuğa geçti oturdu. Boş yer az, yolcu sayısı ise epey fazlaydı. Şoför önden,
“ İlerleyelim lütfen ! Sıkışın biraz daha. “ Diye bağırıyordu.
Yolcular, tıpkı koyun sürüsü gibi şoförün dediklerine riayet edercesine ilerliyor ve ayakta kalmak için tutunacak yer arar gibiydiler. Halime’ nin gözleri, ayakta kalan bir yaşlı teyzeye takıldı .İki büklüm olmuş bedeniyle, ayakta durmakta zorlanıyordu. Aracın her sarsılışında düşmemek için koltukların demir kısımlarına tutunmaya çalışıyordu. Şöyle bir göz gezdirdi. Koltukların tamamı doluydu. Arkalardaki koltuklarda oturanlar dikkatini çekti. On altı on yedi yaşlarında iki genç, koltuğa yayılmış bir vaziyette, yüksek sesle birbirlerine şaka yapıyorlardı.
Önce, onlara yer vermelerini istemeyi düşündü. Sonra vazgeçti. Ayağa kalktı.Teyzeye seslendi.
“ Teyzeciğim, buyurun siz oturun benim yerime. Ben, sizden gencim. Zor ayakta duruyorsunuz. “
“ Teşekkür ederim kızım. Allah senden razı olsun. Nesil iyice bu tür davranışlardan uzaklaştı diye geçirdim içimden. Neyse ki daha ölmemiş. “
Dedikten sonra geçti koltuğa oturdu. Sıkış tepiş bir yolculuğun ardından, Melek Hanımın oturduğu sokağın başında minibüsten inerek, eve doğru yürümeye başladı.
Kapıya geldi. Zili çaldı. Kapıyı açan Melek Hanım, Halime’ yi görünce önce şaşırdı. Sonra da içeriye davet etti. Yüzündeki morlukları fark etmiş ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu sanki.
Merakla yüzüne baktı. Bakışlarında, anlatmasını isteyen bir ifade vardı. Bir süre, hiç konuşmadan oturdular. Halime, konuşmaya nereden başlayacağını bilmiyordu. Yaklaşık üç yıldır düzenli olarak geliyordu. Dayak ve şiddet devamlı olmasına rağmen bu şekilde yani morluklar ile karşısına çıkmamıştı. Bugün ise mecbur kalmıştı. Bütün olan biteni anlattı Melek Hanım’ a. Yaşantısını kısaca özetlemişti. O, anlattıkça, Melek Hanım biraz daha hayretler içinde kalıyordu. En sonunda yardım istediğini söyledi. Melek Hanım, ona yardım edeceğini söyledi. Biraz daha oturduktan sonra hapishanesine dönmek üzere yola çıktı Halime.
Onun gidişinden sonra Melek Hanım, eşi Faruk Beyi aradı hemen. Bugüne kadar fark etmediği için kendisine kızdı. Faruk Bey, bir şirketin fabrikasında genel müdürlük yapıyordu. Ona durumu kısaca anlattı. Ondan Halime için iş istedi. Emindi kocasından. Mutlaka bir çözüm bulacağını biliyordu.
Akşam olmuş ve ikisinde de heyecan doruktaydı. Otelin önüne geldiğinde kalbi duracak gibiydi. Saatin gelmesi ile birlikte, Nihal kuğu gibi kapıdan süzülüverdi. Üzerindeki gece mavisi kıyafeti ve ona uygun makyajı ile farklı bir insan haline gelmişti. Gözlerini alamadı onu kapıda görünce.
Tarık ise en son aldığı krem takımını giymişti. Elinde saklamaya çalıştığı gül buketi ise daha romantik kılıyordu onu. Bir geceliğine binerek geldiği arabasına doğru yürüdüler beraber. Lokantaya doğru yola çıktılar.
Cam kenarındaki bir masaya oturdular. Araçta, gülleri vermişti Tarık. Yemeğe başladıkları ilk anlarda, ikisinde de bir tedirginlik vardı. Üçüncü görüşmeleri, bu yemekle olacaktı. Birbirlerini tanımamanın sıkıntısı da etkili olmuştu.
Tarık, hayatı ile ilgili ne varsa anlatmayı düşünmüştü. En doğrusu da buydu. Kendisi ile ilgili her şeyi bilmesi, ilişkilerinde saydamlık sağlayacaktı. Güven duymasına yol açacaktı.
“ Nihal diyebilirim değil mi ? “
“ Tabii diyebilirsin. “
“ Nihal, ben kendimle ilgili her şeyi sana anlatmak istiyorum. Senin de bana anlatmanı istiyorum. Belki bu akşam anlatmam doğru değil. Ama ben anlatmak istiyorum. Ben, bir kez evlendim ve ayrıldım. Şu anda hayatta olan bir kızım var. Çok zor bir yaşamım oldu. Boşanmamdan sonra da çok sıkıntılı zamanlar geçirdim. Emlakçilik yapıyorum. Eskiden işlerim çok iyiydi. Şu sıralar, biraz maddi sıkıntılar çekiyorum. Ama geçecek. Önlemler aldım. O gün de bankaya kredi talebinde bulunmak için gelmiştim. Seninle karşılaşmam da o sayede oldu. İyi ki gelmişim. Yoksa, senin gibi insanı tanıma fırsatı bulamayacaktım. Seni, daha yakından tanımak istiyorum Nihal. Biraz kendinden söz eder misin ? “
Tarık’ ın bu samimi konuşması onu etkilemişti. Açık konuşan insanları çok severdi . Şimdi daha rahat hissediyordu kendini.
“ Ben, iki çocuklu bir ailenin büyük çocuğuyum. Eğitim hayatımdan sonra, şimdiki işime başladım. İstanbul’ da oturuyorum. Geçici bir süreliğine geldim. Hiç evlenmedim. Ben, aşk evliliği yapmak istedim. Bugüne kadar da kimse çıkmadı aşık olabileceğim. Ama..”
Sözünü kesti ve konuşmadı. İkisi de yemeklerini yemeye odaklandılar.
O gece muhteşem bir şekilde geçti. Gecenin bitiminde oteline döndüğünde Nihal’ in kafasında tereddütler kaybolmuş ve aşka “ EVET “ Demişti.
Tarık da aynı durumdaydı. Nihal’ in o muhteşem görüntüsü gözlerinden gitmiyordu.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
"Arkalardaki koltuklarda oturanlar dikkatini çekti. On altı on yedi yaşlarında iki genç, koltuğa yayılmış bir vaziyette, yüksek sesle birbirlerine şaka yapıyorlardı. " :)) Bir de kulaklarına mp3 taktıklarını veya uyuyor numarası yaptıklarını yazmamışsın.... :))
Aşk gerçekten var mıdır bilemiyorum ama; güzel bir duygu olmalı. Yazıyı okurken bile içi titriyor insanın. Yine çok güzeldi....
Sevgilerimle...