Demokrasimizin kara günü
Tarih: 16 Eylül 1961 Cumartesi. Yer: İmralı Adası. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin kara bir günü. Demokrat Partili Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu İmralı Adası’nda idam edilmişlerdi. 47 yıl önce idam edilen Polatkan ve Zorlu’yu rahmetle anıyoruz.
27 Mayıs 1960’da "Türk Ordusu bir kere daha tarihi bir vazife karşısında bulunuyor. Bu vazife; dahilde memleketi buhran ve felakete sürüklemek isteyen hırslı politikacıların elinden kurtarmaktır." diyerek ülke yönetimine el koyan ordu, seçimle iktidara gelmiş olan Demokrat Partili siyasetçileri ülkeyi buhran ve felakete sürüklemekle(!) suçlayarak, bir yıl 3 buçuk ay süreyle Yassıada’da yargılamış ve Başbakan Adnan Menderes, Bakanlar F.Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı idama mahkum etmişti. Ezanı Türkçeden Arapçaya çeviren Başbakan ve iki yakın kurmayı; "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı cebren tağyir ve tebdil ve ilgadan dolayı Türk Ceza Kanunu’nun 146/1′inci maddesi hükmünce" ölüm cezasına çarptırılmıştı. Bu üç siyasetçinin dışındaki idamla yargılanan DP’lilerin cezaları ise oy birliğiyle müebbet hapse çevrilmişti. Halbuki ihtilali gerçekleştiren subaylar daha fazla idam istiyordu. Bu yüzden ciddi tartışmalar yaşanmıştı.
Menderes’in iyileşmesini beklemediler
İnfazların gerçekleşeceği 16 Eylül Cumartesi günü Başbakan Adnan Menderes hastaydı ve Yassıada’da tutuluyordu. Savcı onun infazını bir gün sonraya bırakmıştı. Zorlu ve Polatkan, Menderes’in iyileşmesini beklemeden o gün idam edileceklerdi.
İnfazından önce ölüden bir farkı yoktu!
Kara günde ilk olarak Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ı infaz ettiler. Bitkin bir halde gardiyanların kolunda infazın yapılacağı yere getirilen Polatkan bütün reflekslerini kaybetmişti. Ölüm halindeki hasta nasılsa Polatkan da öyleydi. Kollarında olduğu gardiyanların desteğiyle ayakta duruyordu. Rengi sapsarı olmuş bir vaziyette okunan kararı dinlemişti. Ama kararı anladığı hiç sanılmıyordu. Dini telkinde bulunan imamı bile zor tasdik eden Polatkan’a gömlek giydirildi, elleri arkadan kelepçelendi… Cellat, imam, savcı ve idamı izlemeye gelen MBK üyeleri hazırdı. Elleri kelepçeli olarak gardiyanların kollarında sehpaya götürüldü ve cellat infazı gerçekleştirdi.
Hasan Polatkan’ın geçmişi;
1925 Eskişehir doğumlu olan Polatkan, Kırım Tatarlarındandı. İstanbul Siyasal Bilgiler Okulu mezunuydu. Fransızcayı iyi bilen Polatkan, Ziraat Bankası Müfettişliği yapmıştı. 8, 9, 10 ve 11 dönem Eskişehir Milletvekili olan Polatkan, Demokrat Parti’nin Maliye Bakanıydı.
Heyecandan elleri titreyen celladına moral veriyordu!
İdam edileceği salona getirildiğinde, infazını izlemeye gelen heyeti nazikçe selamlayacak kadar metanete sahip olan Fatin Rüştü Zorlu, okunan kararı dinledikten sonra, ailesine mektup yazmak için başsavcıdan izin istemişti. Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli Dışişleri Bakanlarından birisi olan Zorlu’nun son isteği yerine getirilmişti. Aynı sayfada, hanımına, oğluna ve kızına mektup yazdı. Mektubunu bitirip başsavcıya teslim eden Zorlu, abdestini alıp son namazını da eda etti. İdama giderken dahi intizam gösteren Zorlu, abdest almak için çözdüğü kol düğmelerini bile iliklemişti darağacına çıkarken. Metaneti o kadar üst düzeydeydi ki, kendisine dini telkinlerde bulunan imamın Arapça telaffuzlardaki yanlışlarını dahi düzeltiyordu. Kendisine mektup yazmaya müsaade eden savcıdan da helallik alan Zorlu, infazına anlar kala son kez bir istekte daha bulundu ama bu isteği reddedildi. Ellerinin arkada değil de önden kelepçelenmesini isteyen Zorlu’ya bu talebinin kanunlara aykırı olduğunu söylediler. Bu cevabı olgunlukla karşılayan Zorlu’nun vefat etmeden önceki son tavrı akıllara durgunluk verecek derecedeydi. İdam sehpasına yardım almadan çıkan Zorlu, heyecandan eli titreyen cellada; "Oğlum, ne titreyip duruyorsun? İlmik senin değil, benim boynuma geçecek" diyordu. Son nefesinde kendisini idam eden devletine bağlılığını elden bırakmayan Zorlu, "Allah memleketi korusun, haydi Allahaısmarladık!" dedikten sonra ayaklarının altındaki sandalyeyi itmek işini de kimseye bırakmadan kendisi gördü…
Fatin Rüştü Zorlu’nun geçmişi;
1910 İstanbul doğumlu olan Zorlu aslen Artvinliydi. Galatasaray Lisesi’ni, Paris Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’ni ve Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren Rüştü Zorlu, 1933 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın kızı Emel Hanım’la evlenmişti. 1932’den başlayarak Dışişleri Bakanlığı’na bağlı çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1951’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri oldu. 1952’de Büyükelçiliğe yükselerek Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı’nda (NATO) Türkiye daimi temsilciliğine getirildi. Siyasal yaşama atıldığı 1954’te, ardından 1957’de DP’den Çanakkale Milletvekili seçildi. Adnan Menderes Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı, (Mayıs 1954 - Kasım 1955), Devlet Bakanlığı (Temmuz 1957 – Kasım 1957) ve Dışişleri Bakanlığında (Kasım 1957 – Mayıs 1960) bulundu. 16 Eylül 1961’de asılarak idam edildi. Cenazesi, ölümlerinden 29 yıl sonra, 17 Eylül 1990’da İmralı Adasındaki mezarından alınarak İstanbul’da yaptırılan Anıtmezar’a nakledildi.