- 3212 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
''GÜVEN'' OLMAZSA OLMAZ...
’GÜVEN’ OLMAZSA OLMAZ...
’Sana güveniyorum ama diğer insanlara güvenmiyorum’ cümlesi sıkça duyduğumuz bir kelimedir. Diğer insanlar toplum içinde yaşadığımız bazen bizi hüzünlendiren, bazen ise sevindiren kişilerdir. Toplum içinde yaşadığımız müddetçe,her türlü insanla karşılaşmak kaçınılmazdır. İnsanların tümünü güvenilmez olarak algılarsak ve onlara bu güvensizliğimizle yaklaşırsak karşı tarafın bilinçsizce yaptığı;o an öyle gerektirdiği için davranması gerektiğinden, o hareketinin altında bile Nedenler? Niçinler? arar dururuz. Bu da bizi dipsiz kuyulara atar.
Yaşadığımız toplum içinde azlarımızla,çoklarımızla bir kültür yelpazesidir her bir fert. Her karşılaştığımız insandan mutlaka öğrenebileceğimiz yenilikler, davranışlar vardır. Hoşumuza gitmeyen bir kelimede bile kendi ile kıyaslama yapar insan. Bizi çevreleyen kalabalıklar arasında,kim olduğumuz bilinci yerleşir. Hayat yolumuzda yürüdüğümüz müddetçe karşılaşacağımız olaylar ve insanlardan bir çok ders alabilmemiz mümkündür. Diğer yaşanmış öykülerden akılcı bir yaklaşımla dersler alınabilyorsa ne ala, yok alınamıyorsa illa kendi görüp yaşayacaktır o dersi. Sonuç mutlak öğrenmek olacaktır ki bir başka dersi öğrenebilmek için bir adım ileriye adım atabilelim.
Kültürler arası geçişlerde insanlığın temelinde olması gereken bir olgudur ’GÜVEN’ öncelikle insan kendine güvenmeli. Kendine güveni sonucunda da,diğer insanlar ne kadar güvenilmez biri olurlarsa olsunlar bunu anlayabilecek kapasiteye zaten sahip olacaktır kişi. Fakat güvensiz bir birey etrafındaki diğer tüm bireylerden de kuşku duyar. Çünkü kendine güvensizliği iç kalıplarında aşılması zor duvarlar örmesine neden olur ve bu duvarlar da zamanla kalınlaşan, kendini de bu betonlaşmanın içine mahkum eden bir hapishaneye dönüşür. Yalnızlıktır bu esaretin adı. Diğer toplumda ki kişilerden insanın kendini soyutlaması mümkün olamamakla birlikte; bir insanın her zaman mutlak diğer bir insana ihtiyacı vardır. Yalnızlık, acı içinde kıvranan ruh dayanılmaz hesaplaşmalarla bir gün kendi esaretine son vermek isteyebilir ki; bu da insanın hayatta ki en dibe vurabileceği andır.
Teslimiyet duygusu yaşarken yürek; insanın var olma bilinci sürecinde hayatın en değerli varlımız olduğunu kabullenmelidir. İnsanlara yaklaşırken yürekten gelen samimi bir niyetle yaklaşmalı, fakat yaşadığımız toplumda mazlumların olabileceği gibi, zalimlerin de olabileceği bilinci ile ihtiyatlı yaklaşım sergilemeliyiz. Bilinçli atılan her adım ile yürüdüğümüz hayat yolunda aldığımız nefesin tadına vararak yaşamak, kalabalıklar içinde gülümseyen yüzümüzle etrafımıza neşe saçabilmek insanlık adına yapılabilecek en güzel davranış olacaktır...
Bir insana diğer insana güvenmemeyi öğretmek; o insana yapılabilecek en büyük kötülüktür. Yaşadığımız dünya da kötülerin de olabileceği ve kötülüklerle nasıl savaşılabileceği, ihtiyatlı bir yaklaşımla kötülüklerin bile iyilikle, sevgiyle yok edilebileceği anlatılmalıdır. Tek bir birey bile sevgi ile dünyadaki kötülükleri yok edebilecek güce sahip olabilir yeter ki yüreğindeki sevginin ve güzelliklerin gücü insanlığa ulaşabilsin...
Hülya Akyıldız