BİR ADAM
“Sevmiyorsun beni, sevmiyorsun beni”
Diye söylenip duran bir hırpani gördüm
Dün gece, sokakta…
Lambalar daha bir islendi gözümde
İstesem de silemezdim gözyaşlarımı
Saçlarının hali perişan belli ki gönülden
Bir şikâyeti vardı derinden
Gözlerinin feri atmış
Teninin benzi solmuş
Betimleme isterseniz bir ÖSS sorusu
Alın size bir soru.
Konuşuyordu kendince
Misafiri oldum gizlice
Kulak kabarttım iyice
“Ben yokum ey sevgili
Ben yokum yüreğinde
Benden bir iz yok
Benden bir nişan yok
İşte kıymık bu
Yüreğime saplanan.” Diyordu…
Haline üzülmedim değil, lakin
Her gören deli addedip
Basar geçerdi yanı başından
Döktüğü gözyaşları para etmezdi
Çünkü zengin değildi
Makamı yoktu
Ne ikbal üstüne ne de söz üstüne
Libası yoktu ne üstüne ne başına
Yoktu ya, ne olacak?
Yok olmayacak mıyız ahirde
Her şey yokluk üstüne değil mi?
Yüreğinden çıkıp dudaklarına kadar gelen hüzün kökenli
Kelimeleriyle bir koca ormandı yalnız
İltica ediyordu sevgilinin uzağında
Yalnızlığın sularında bir deli mülteci oluyordu
Ansızın kırlangıç oluyordu ve bir çatı saçağına giriyordu
Ürkek ve kırılgan ve mahcup
Bir hal alıyordu nisan bulutları gibi
Ganimeti hüzündü sevgiliyle giriştiği savaşta kalan
Bir kaç damla gözyaşıydı o günden artan
Birkaç kırık kelimeydi sevgilisinden yadigâr
Hatırası dahi yokluyordu bir bir,
Kalp ağrısı gibi ara ara
Belli ki çok koymuştu gidişi o afetin
İşte o zaman dellenirdi birden
Dillenirdi acıdan bülbül misali
“Beni sevmiyorsun sen
Beni sevmiyorsun sen” demeye başlardı
Yeni bir sağanak fırtınası başlardı
Gözyaşları sel olurdu
Kirpikleri ok misali dururdu
Kaşları çekilmiş yay.
Feleğin sillesini yemişti
Çoğu kez
Yokluğun fırçasını yemişti
Binlerce kez
Arabesk bir tavır vardı yüzünde
Arabesk bir ton vardı sesinde
Heybesinde sevgilisinden kalan
Üç beş satır mektup vardı belki de…
Yüreğinde buruk bir acı vardı
Terk edilen bir adam ağlamazdı
Ama bu laf ona çok uzaktı
Yürüdü yana yana
İçinde bir yangın vardı
Ortalık mahşeri bir halde idi
En kalabalık noktada döndü baktı
İki damla yaş döküldü yanağından
Asfaltın kirli ve terli yüzüne
Bir imzaydı sanki aktı ve attı
Ve her şeyi birbirine kattı
Döndü ve bir daha bakmamacasına ardına, yürüdü
Karanlığın en koyulaştığı noktada
Kayboldu.
“Beni sevmiyorsun sen
Beni sevmiyorsun sen” sesi yankılandı birden dört taraftan
Son bir kez bağırmış olacak herhalde.
Köpek sesleri geldi uzaktan
Işıklar kapandı bir bir
Yıldızlar çekildi semadan
Yapraklar hışırdadı aniden.
Bir huzursuzluk vardı sanki
Bir rahatsızlık
Bir anlık.
Bir adam elinde hüznü
Yüreğinde vurgunu
Beyninde közü
Yürüdü ardına bakmadan
Kalabalıklar yol verdi
Adamın haline aldırmadan.