- 824 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN OLMAK, HALİFE OLMAK
İNSAN OLMAK, HALİFE OLMAK
Merhaba Dostlar,
Bu yazımda siz değerli dostlara, cehalet ve insan olmak, olabilmek hakkında bir şeyler yazmayı, yazmaya çalışmayı uygun gördüm.
Sevgili dostlar, cehalet, okuma yazma bilmemek değildir. Neden değildir, şöyle açıklayayım. İsimi Allah olanın, Ahad ve Samed olanın resulü Muhammet a.s. da okuma yazma bilmiyor idi. Muhammet a.s ikra OKU dendiğinde, ben okuma yazma bilmem dedi ve OKU, OKU tekrarı ile OKUmaya başladı, neyi okumaya başladı. İnsana kendi hakikatini anlatan bu evrensel sistem kitabını. Muhammet a.s. evrensel düzeni OKU muştur. ÖZÜNDEN İnzal olma şekliyle.
Dostlarım, cehalet bu evrensel düzeni, OKU yamamaktır. Kişi kendini beş duyu ve bir beden görerek süfli işleri ile bilincini hapis ediyor ve sonsuza kadar çekeceği acılara maruz bırakıyor. Allah rasulü bir hadis-i şerifinde mealen şöyle diyor, dünya manzarası çok tatlıdır. Her kim buna aldanırsa sonsuz ateşe, yani yukarıda söylediğim gibi, cehaletin sonucu sonsuza kadar acılara, yani bir bilgi acı ile akıl ediliyor, yani her süfli bilgi safrası düşerken acı ile düştüğünden, Muhammet a.s. sonsuz ateşe diyor. Sonsuza kadar ama kalırsın. Ama her konuda adaletli olanlar, evrensel düzeni OKU yanlar yada OKU maya gayret edenler, bu dünyada yaşar iken belli zorluklar acılar sonucunda cehaleti yenerek, süfli yongaları, safraları acılarla düşürerek cehaletten kurtuluyorlar ve sonsuza kadar devam edecek sonsuz sınırsız zamansız yaşamda, daha dünyada iken insan olmak, halife olmak ile şerefleniyorlar.
Sevgili dostlar, buraya kadar anlattıklarım, insanın halifeliğe adım atışı, yani evrensel düzeni, OKU ya bilen için yol bitmiyor. Bu defa da insan-ı kamil olmak için çaba harcıyorsun ve yola devam ediyorsun, bu sefer de insanın önüne benlik bilincindeki benlik duygusu ortaya çıkıyor, benlik duygusu daha önceki halinde iken de vardı fakat, o zamanki halinde çok şeyler ile mücadele ettiğinden, benlik yongasını düşürmek için uğraş az oluyordu, öncelik, şirk olanlarda idi, yani bilincin önce necisten arınması gerekirdi de ondan. Mesela, insanların çoğunun gökte bir yerde duran tanrı inanışı tasavvurundan kurtulmak tan tutunda kanatlı meleklerle gelen vahiy sonucu oluşan kuran kitabına kadar, burada yakında yazdığım bir şiir ile açıklama yapmanın daha iyi olacağı kanaatindeyim.
Ne bilsin!..
Kendini beş duyudan ibaret sanan,
İsimi Allah olanla özde bir olduğunu.
Ne bilsin!..
Kuranın resul olandan inzal olduğunu,
Ciltli sayfalardan ibaret demek olmadığını.
Ne bilsin!..
Okunası kitabın içinde yaşadığı her anın,
Yürümek de olan evrensel sistem olduğunu.
Ne bilsin!..
Bu evrensel sistem kitabında her anın,
Düşüncesinin, karşılığını yaşamakta olduğunu.
Ne bilsin!..
Bu alem de okunası her şeyin olup-bitenin,
Kendindeki manaların dile gelişi olduğunu.
Ne bilsin!..
Algılanan bu alemin ona kendi hakikatini,
Anlatan mecazlar olduğunu.
Kendini bilen Rabbini bilir. İlim, ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumak tır.Y.E Benim vurgulamak istediğimi öz olarak, Yunus Emre, kendini bilen Rabbini bilir sözü ile özetlemiştir. İşte ncisten pislik ten arınan bilinç nefs daha da ilerleyerek, benlik şuurunu yıkmaya ilerliyor. Evet kaldığım yerden, benlik ten kurtulma ya insan-ı kamil olmaya devam edelim.
Dostlarım, insan buraya kadar gelir iken bilincindeki pis yongaları düşürmek için ne acılar verdiğini bir ben birde bu şekilde yaşayanlar bilir. Kendini bu dünya ile oyalayanlar bilemez. Acılar, insanın cehennemidir, tatlılık, mutluluk cennetidir. Her an, yeni bir ŞAN da. Ayeti, bize her anın değişebileceğini kendini hazırlıklı tutmanı bildiriyor. Bir şey ekleyerek devam etmeliyim. Arınmamışlar kitaba el sürmesin ayeti vardır. Bu ayet bize işte bu bilinç safralarını temizleyen, bilincini arındıran, o kitaba el sürsün diyor, onların bu kitabı anlayabileceğini işaret ediyor. Abdest ile dış temizlik kast edilmiyor. Abdest ayrı bir iş bir konsantiredir hazırlamak uyarılmak ve şirkten arındığını hatırlayarak su ile,yada su yoksa toprak ile hazırlanmak namaza eda etmeye ikame etmeye. Abdest konusu da ayrı işlenecek bir konu, konuyu dağıtmadan devam edelim, Her an,yeni bir ŞAN da dır. Her anını düşünmeli insan., yada insan-ı kamil adayı. İnsan-ı kamil adayı kendini insan-ı kamil adayı olduğunu bilir ve daha önceden farkına varmıştır, işte en zor tarafı burası, bir dostumun yazısı aklıma geldi, köprü kurmak kolay, köprü olmak zordur. Evet köprü olmak çok zor, düşünün üzerinize herkes basacak siz ses çıkaramayacaksınız, köprü gibi duracaksınız. Benlikten kurtulmanın zor tarafı, benlik safrasını düşürmek. İnsan bu girdaba girdiğinde kendini ispatlamak istiyor, benlik o kişiye sen iyisin neler başardın sen başarılı bir kişisin diye telkin eder.Yani vehim’i, insanın içindeki şeytanı dır o vehim. O’ kişi vehminin tersini yapmalı sen başarılı diyorsa,hayır değilim ben hiç ve kul olaya adayım,köprü olmaya adayım diyerek vehmin tersini yapmalıdır. Dostlarım, bu gibi şeyler yani yongalar safralar, insandan çabuk düşmeyeceğini acı ile düştüğünü yaşar iken ölme noktasında olduğu anda düştüğünü yukarıda yazmıştım. Acılar sonucu, deneye yanıla ve devam üzere olmak şartıyla bilincinden yongaların düştüğünü hissedecek ve mutlu olmaya başlayacaktır, Sonunda şeytanını teslim alacaktır. İsa a.s.ın şu sözüne bakınız. Arayan aradığını buluncaya kadar devam etsin, bulunca şaşıracak, hayran kalacak ve her şeyin üstünde hüküm sürecek. Kuran öğretisiyle bütünleşen DİN, gökteki bir tanrı tarafından emirler vererek yürütülen bir anlayış olmadığını kavrayan insan mutlu olmuştur. Benliğini yenerek şeytanını emir altına alan insanda insan-ı kamil olarak hüküm sürecektir. Kavramayanlar ise bu cehalet bu ilkel anlayış ile yıllardır sürüklendiği felaketlerde ortadadır.
İnsan-ı kamil olmak her kişinin işi değil er kişinin işidir.(Kader işidir) Yani acılara talimli, köprü olabilen kişinin işidir. Gayemiz cehaletin karanlığından kurtulmak olmalı ve insan- kamil olmak için de hakikat ilmi edinilmeli ve edindiğimiz ilmi çevremizle paylaşmalı, paylaşır iken benliğinize pay çıkarılmamalı ve isimi ALLAH olana kul olmaya rasulüne ümmet olmaya gayret sarf etmeliyiz. Ve umarım bu yol bize kolaylaştırılmıştır.
Herkese, selam ve sevgilerimle…
Hasan BELEK
19-05-2007