Bu "ben"lik niye?
Yaradan gizli bir hazine iken kendini tanımazı/bilmemizı istedi ve esma-ül hüsna’sı ile donatarak, irade sıfatıyla bizleri yarattı.
Kulun sevgiyle başlayan ömür sürüveninde, her ne kadar nankörde olsa, farketmesede, sevgi ile bir sonraki an’a adım atmakta.
Bize bizleri yaratırken sormadı ve gideceğimiz zamanda sormayacak. Öyleyse her an tedbirli olmak gerekmezmi sizcede?
Ne yazık ki kul farkında olmaksızın peşine düştüğü, faydasını göremeyeceği olay ve konularla Rabbinden her daim uzaklaştırmakta.
Ona sunulan hayat adı verilen bu zaman dilimini hayırla geçirmekten ziyade nedense hep isyan ve itirazda, bu nefret/kin kime, dahası bu "benlik" niye?.
Beşeri duygularla hayalini kurduğu hayatın, mutlu olabileceğini bilmeksizin sürekli peşine düşmekte, güya kendince ihtiyaçlarını gidermekte ama bunun acaba ihtiyaçmı yoksa alışkanlıkmı olduğunu dahi bilmeden nefes almakta.
____
Düşünüyorum da, benmi değer bilmiyorum da ömür dediğimiz sahnede perdeler çabuk kapanıyor, yoksa zamanınmı acelesi var hızla bizi seyr ediyor bilmiyorum.
Bildiğim şey ise; Şu fani dünyada kimse tam anlamıyla arzularına ulaşamamış, hayalini kurduğu ortamda daim kalamamış, sevdiğine kavuşamamış. Monotanlaşmış duygular, kilite vurulmuş hayaller, uçuşan anılar,,, anladım ki artık hepsi b o ş a.
Acaba bitmek bilmeyen bu gaflet ne zaman son bulacak ve acaba gec kalınmış pişmanlığın faydası kime, ne kadar olacak.
Yaşanan geçmiş zamandır, gelecek ise henüz kavuşulmayandır ve zavallı insan, neden geçmiş ile kendini oyalarda "an"ı dolu dolu değerlendirmek için akıllı davranmaz.
Kulluğun asıl vazifesi bulunduğu ortamda ve an’da, tüm benliği ile Yaradana kavuşmak olmalı ve buda köşede markette satılmıyor maalesef, emek lazım, samimiyet lazım, "aşk" lazım.
Geçmişte güzel olanı anmak lazım elbette ama kötü diye adlandırdıklarımızdan ders alıp unutmamak lazım,,, ama zaten Yaradan’ın katında "kötü" diye bir yaratılmşlık yok, onlar herbirimizin "özel" düşünceleriyle gündemde..
İnsanoğlu nelere alışmadı, alışmıyorki? Aslında nasip olanı ititrazsız yaşamalı çünkü "mevlam neylerse güzel eyler" diye düşünmeli ve dertsiz dua değersizdir kişi adına, unutmamalı.
Uzun emel kula haramdır, kul yarını dahi düşünmemeli, dünü unutmalı ama hiç bir zaman asla duayı terk etmemeli.
İtiraz isyana gebedir, isyanda gurudandır ve gururda cehenneme vesiledir mazallah, Rabbim mü’minleri korumuş olsun.
Cumanız mübarek, dualarınız kabul olsun dileklerimle... inşallah.
___________
Şahinde Hülya Kahrraman / 23.10.2009
YORUMLAR
Acaba bitmek bilmeyen bu gaflet ne zaman son bulacak ve acaba gec kalınmış pişmanlığın faydası kime, ne kadar olacak.
Yaşanan geçmiş zamandır, gelecek ise henüz kavuşulmayandır ve zavallı insan, neden geçmiş ile kendini oyalarda "an"ı dolu dolu değerlendirmek için akıllı davranmaz.
Kulluğun asıl vazifesi bulunduğu ortamda ve an’da, tüm benliği ile Yaradana kavuşmak olmalı ve buda köşede markette satılmıyor maalesef, emek lazım, samimiyet lazım, "aşk" lazım.
Geçmişte güzel olanı anmak lazım elbette ama kötü diye adlandırdıklarımızdan ders alıp unutmamak lazım,,, ama zaten Yaradan’ın katında "kötü" diye bir yaratılmşlık yok, onlar herbirimizin "özel" düşünceleriyle gündemde..
İnsanoğlu nelere alışmadı, alışmıyorki? Aslında nasip olanı ititrazsız yaşamalı çünkü "mevlam neylerse güzel eyler" diye düşünmeli ve dertsiz dua değersizdir kişi adına, unutmamalı.
Uzun emel kula haramdır, kul yarını dahi düşünmemeli, dünü unutmalı ama hiç bir zaman asla duayı terk etmemeli.
İtiraz isyana gebedir, isyanda gurudandır ve gururda cehenneme vesiledir mazallah, Rabbim mü’minleri korumuş olsun.
Cumanız mübarek, dualarınız kabul olsun dileklerimle... inşallah.
___________
bu kalem yazdı mı
güzeli dillendirir daim.
saygımla hülya dostum.
mutlu ve hayırlı cumalar.