- 707 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ufak Kırıntılar
Kendime sorduğum soruların cevabını ben bile veremeyeceğim. Bu yazdıklarım hiçbir şeyin düzelmesine yardımcı olmayacak. Biliyorum ki hayatın bir kanunu var ve bizde bu çerçevede kiminin mutluluğunu, kiminin yalnızlığını paylaşacağız, kendimizi dinlemeye bile fırsatımız olmayacak. Gidişinin süresi zamanı hiç önemli değil. Ben bu yüreğin kırılganlıklarını yarasını sarmaya and içtim. Bu duyguları kaleme alırken, kalem bile zorlanıyor içini dökmeye, korkuyor gibi. Sanki içimde büyüttüğüm duygular, dağ olup üzerime yıkılmıştı. Düzelecek mi? Dönecek mi? Terk edip gittiği bu limana, kalbini demirleyecek mi? Duyguların kabarıp sevinç gözyaşları olacak mı? Yarınlarıma, acılarıma… Diyecek mi: “Kimim ben be?” Ya da kim beni sevecek kadar cesur ve korkusuz…
“Kim bu” demiştir biliyorum. Tanıtayım kendimi; “Ben çok seven, çok özleyen, onun bir kuş kadar değer vermediği, ufak kırıntılarla bile beslemediği ben”… Şimdi nerede kiminle ne halde kim bilebilir, ama ben biliyorum. Beni kırmanın mutluluğuyla uçuyordur semalarında, gözlerinin içi gülüyordur… “Oh! İyi oldu” demiştir. Evet, çok iyi oldu, bu sefer daha çok sevdiğimi anladım kendimi, o ne yaparsa yapsın, ne düşünürse düşünsün. Ben biletimi aldım yeni yolculuğa çıkıyorum. Ardımda kim bilir kimlerin beklediğini bilerek.
Yazacaklarım onu asla etkilemeyecek, etkilemesini istemiyorum. Asla geri dönmesini de istemiyorum. Zaten dönmüş olsa da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Değişen bir tek zaman kavramıdır, ben aynı ben olarak yaşayacağım. Yüreğimdeki sevda tomurcuklarını gönüllere savurup en azından mutlu edebileceğimi biliyorum. Yinede yazacağım içimde birikip canımı acıtanları, karalayacağım içimden geçenleri, ona bir not bırakıyorum belki yüzüne söyleyemediklerimi okuyup ta öğrenmiş olacak…
"Bakamıyorum ardıma içimde bıraktığın kırıntılarla besleniyorum. Anlatabilecek miyim derdimi bilmiyorum. Yüzüme bakıp samimice kimse dinler mi Bakıp ta dinlemezler değil mi? Senin kadar bana vurup değer verdiklerini göstermezler. Ben çok iyi biliyorum ki sadece sevdiğini sandın. Ama hayatın kurallarına aykırıdır senin yaptığın. Aşk kitabında böyle bir kural yoktur. Sen kendini kandırıyorsun beni kandırdığını sanıyorsun. Benim kadar düşünmedin geleceğimizi, hayallerimizi sadece rüyalarında gerçekleştirdin. Hatırlıyor musun göz göze bakıp söz vermiştik birbirimize, birbirimizin üzüntüsünü paylaşacaktık. Yinede içimden bir ses bu yazıyı görsen bile umursamayacaksın diyor. Bakalım yanılacak mıyım? Çünkü benim gideceğim yerden sen çoktan gitmişsin. Birimiz ayakta kalacaktık, evet birimiz kaldık, ben kaldım, sözümde durdum. Sen başkası için vereceğin sözü tutarsın artık. Ben hep yalancıların yalancısı oldum. Senin yalancın oldum. Hem ne olacak ki giden sen oldun, bugüne kadar bekleyen ben oldum. Ah! Be ne vardı sanki? İnsan sevdiği için ölüme gider, sen yoluma bile çıkmadın. Hayatın boyunca ektiğini biçeceksin. Yine de mutluluklar diliyorum." diye bitirdim yazımı, kalemi bıraktım. Mektubu zarfına koyup boş ver dedim kendime, doğruldum aynaya baktım, silkelendim resmen gücümü toparladım bileklerimi sıkıp pazularıma baktım. Saçlarımı tarayıp dişlerimi fırçaladım, hava güneşliydi dışarı çıktım. Her şey ne kadar da güzelmiş, insanlar cıvıl cıvıl güzel kızlar çevremde, yakışıklıyım güçlüyüm, bana dönüp bakıyorlardı.
“Bak sensizde oluyormuş” diye geçirmiştim içimden, ama “Sevgilim gel de gözlerime bak, yüreğime sor” demiyorum, demekte istemiyorum. Bedenen dışarıdayım ama yüreğim zincire vurmuş kendisini, ondan başkasını kabul edemiyor. Aklınca sözünde duruyor ve ben akşam eve döndüğümde yüreğimle baş başa kalıyorum. Onunla ağlıyorum yalnızlığıma, bu halimi ben bile kabul edemiyorum.
Hayat devam ediyor, yaşanılması gereken daha çok şey var. Kalbimi çıkardım odasından; güzel bir yıkadım giydirdim, okşayıp sevdim biraz, ellerinden tuttum. Gözlerim yönünü çevirmiş ağlıyordu, mecbur kalmasa asla birine bakmayacaktı, ellerim titriyordu, dizlerim tutmuyordu, ama güçlü olmalıydı ayakta kalmalıydı, dirençli olmalıydı. Kulaklarım duyduklarına inanmamıştı, her şeyi kabullenmek zorunda kalıyordu, sesini çıkaramıyordu, ama o ne yapsın, o bedenin o ruhun bir parçası idi, hep birlikte iyi geçinmeliydiler, birine bir şey olsa hepsi acı çekiyordu, neyse ki beni kırmadılar. Yeni bir hayata yeni bir yolculuğa çıkacaktık. Gönlüm yangınlarını, kalbim kırgınlıklarını, gözlerim yaşlarını, kulaklarım duyduklarını, ellerim bırakılmayı, unutmuştu. “Hayat devam ediyor” değil mi sevdalı, giden gidiyor kalan sağlar bizimdir.
Vakit gelmişti, buralarda durmamın anlamı yoktu. Hazırdım, son kontrolleri yapıp evden çıkacaktım ki, son kez geriye dönüp bakma gereği duydum. Gözlerim kendini alamıyordu geçmişten, ayaklarım çekiştiriyordu hadi hadi dercesine, ellerim ise ayaklarıma bekle dercesine kapının pervazına tutunmuştu. Nedendir bilmem ama günlüğü almak istedim. Resimler, mektuplar ve bir kaç karaladığım anılarım vardı. Hayat bazen umulmadık işler açıyor başına, beklesen gelmiyor, gitsen de kavuşamıyorsun. Terminale geldiğimde biraz içim buruktu, ama ardımda bıraktığım geçmişimin de benimle gelmesini istemiyordum. Yavaş yavaş o sızı biraz yumuşamış gibiydi, hayallerimde de izleri kaybolmaya başlamıştı, rüyalarım artık onunla olmayacaktı, yeni hayaller yeni sevdalara merhaba dedim.
Şimdi daha güçlüyüm. Şimdi daha sevdalıyım. Otobüse bindim. Muavin “Lütfen cep telefonlarınızı güvenliğiniz için kapalı tutunuz” diye uyarıda bulunurken, telefonu elime alıp iç çekerek baktım, zaten arayan olmayacaktı. Ben yinede kapayayım dedim. Başımı dayadım cama, daldım çok uzaklara, yaşadıklarımı gözden geçirdim. Kalbim uyuyordu, kulaklarım duyduklarıyla oyalanıyor, gözlerimde yolu izliyordu. Ellerim birbirlerine sarılmış uyumaya çalışıyordu. Varacağımız yer çok yakın değildi aslında, ama varmak üzereydik. Yeni bir yüreğe, yeni bir sevdaya, yeni bir umut yolculuğunun sonuna yaklaşıyorduk. Balıkçı kasabasının terminaline girmek üzereydik. Ellerim şefkatle tutuşmuş, kalbimi yeniden uyandırmış, yeniden neşe dolu olmasına sebep olmuştu, olan yine gidene oluyor. Boş ver gelenler başımızın tacıdır.
Yeni bir hayat, yeni bir umut kapımızı çalacak elbet… Güneş doğmak üzere, bakalım yeni bir gün bize neler getirecek… Kalbim uyandı, hızlı hızlı attığını hissettim… Gözlerim güneşin ışığıyla kamaşır gibi oldu, ellerim birbirini bıraktı… Kulaklarım uzun zaman sonra kuş seslerini duydu… Yüreğim biraz durgun ama oda artık zamanla toparlayacak kendini… Muavin tekrar; “Sayın yolcularımız! Günaydın; yolculuğumuzun son durağına varmış bulunuyoruz, tekrar yeni bir yolculukta görüşmek ümidiyle” demişti, kim bilir kaç ümitsize yaramıştı bu günaydın. Sessiz bir yer burası, bundan böyle yeni bir sayfa, tertemiz bir gelecek istiyorum. Bunu sadece yorgun olan kalbim için istiyorum. Benimle mutlu olabilecekleri de düşünerek gönül kapılarımı açık tutuyorum. Pes etmeyeceğim, zayıf olmayacağım. Eveeet! “Günaydın sabah, merhaba hayat”… Ben geldim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.