- 1327 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DEĞİŞEN SAVAŞ TAKTİKLERİ VE KÜRESEL MİKROPLAR
Günümüzde dünya gündemine yerleşen ve ülkemizde de acı örneklerine sık sık rastlanan sars mikrobu, Kırım Kongo kanamalı ateşi, deli dana hastalığı, kuş gribinin yanı sıra son günlerde sık sık gündeme gelen, hızla çoğalıp çok kolay bulaşıp ölümlere sebep olan domuz gribi ve farelerden geçen hanta virüsü gibi değişik sinsi hastalıklar çoğaldıkça insanın ülkesi, milleti ve insanlık adına endişelenmemesi ve ürpermemesi mümkün değil.
Haçlı zihniyetinin bu günkü uzantısı olan batı, diğer adıyla küresel zalimler, yüzbinlik rakamlarla ifade edilen bir anlamda doğrudan insanlığı yok etmeyi hedefleyen savaş stratejilerini değiştirmiş görünüyor. İşte kuş, kene, fare ve domuz gibi hayvanlardan yayılan nasıl yayıldığı tespit edilemeyen virüsler biyolojik silah, bu virüslerle mücadele için aşı ve ilaçlara harcanacak milyarlarca para ve bu işin rantı ekonomik savaş, bu arada toplumda meydana gelecek infial ve psikolojik travmalar ise işin sosyal ve psikolojik harp boyutudur.
Eskisi gibi tank, top, bomba gibi silahlarla yapılan savaşlar, biyolojik, ekonomik ve toplum psikolojisi gibi alanlara kaydırılmıştır. Uzmanların ifadesine göre, bundan sonraki savaşlar nükleer ve biyolojik savaşlar olacak. Bir ülke öldürücü yapay bir virüs geliştirip, kendi insanlarını bu virüse karşı dayanıklı hale getirip, ele geçirmek istediği ülke topraklarına virüs yayabilecek. O ülkedeki veya kendi ülkesi dışında dünyadaki tüm insanlığı yok etmek ve dünyayı ele geçirmek için uğraşabilecek.
Küresel ısınma ve buzulların erimesi ile önümüzdeki yıllarda İngiltere, Belçika, Hollanda gibi ülkelerin sular altında kalacak olması riski karşısında ABD, İngiltere, Belçika ve Hollanda gibi ülkeler gelecekleri için güvenli topraklar arıyorken, bu yeni savaş taktikleri karşısında bizlerin de hazırlıklı ve yeterli donanımlara sahip olması gerektiği kanaatindeyim.
Dünya önemli bir süreçten geçiyor. Küreselleşme sürecini ve ardından ekonomik kriz sürecini plânlayanlar, dünya nüfusunu birbuçuk milyara indirmeyi düşündüklerini de ağızlarından kaçırmıştı.
Ayrıca, insan hayatının devamı için elzem olan yiyecek ve gıdaların da bu gün bir silah olarak kullanılması birçoğumuzun artık yadırgamadığı bir durum. Aslına bakarsanız Batının bizimle değişik kollardan bu kadar uğraşmasına hiç gerek yok.
Etlerimizde hormon var derken, yerli sebze ve meyve tohumlarımız yok edilip ileride hangi sonuç vereceğini bilmediğimiz GDO’lu tohumlar bakanlık emriyle kullandırılıyorken, hayvancılık ve tarım sektörü bilinçli olarak yok edilirken, aşı üreten enstitülerimiz bir bir kapatılırken, tetanos aşısı bile yurt dışından getirtilirken, bu örneklere ilave edebileceğimiz ülkemiz ve milletimiz için çok çok önemli olan konularda aleyhimize yönelik gelişmeler olurken batının bu kadar strateji üretmesine gerek yok. Zaten biz bizi imha ediyoruz.
Zamanımızın silahları konusunda, şuyu`u vukuundan beter gelişmelerin psikolojik etkilerini, ekonomik etkilerini, sosyal ve ahlaki etkilerini vs. çok daha ciddi düşünmek ve donanımlı olmak zorundayız. Hem Ayetlerle hem de Hadislerle ifade edilen önümüzdeki zamanlarda umulmadık yerlerden çıkabilecek umulmadık tehditler ve tehlikeler karşısında da hazır olmak zorundayız.
Dünyada Domuz Gribiyle ilgili panik yaşanırken kimse farkında olmadan birileri, kötü niyetli kişiler bu panikten faydalanmak istemektedir. Sağlık Bakanlığımız 40 milyon domuz gribi aşısı ithal edecek. Ben, aşılar yeterince test edildi mi, içindeki maddeler nelerdir, yan etkileri nelerdir, elimizde tatminkâr raporlar var mı, endişesindeyim.
Sizlerle paylaşmak istediğim bir gerçek de şu; Sağlık uzmanları, Türk milletinin kobay olarak kullanılması ihtimali üzerinde durarak Bakanlığın dikkatli olması gerektiğini vurguluyorlar. Domuz Gribi aşısını, yan etkilerinden dolayı tavsiye etmediklerini ve Türkiye’ye gelen aşılara güvenmediklerini söylüyorlar.
Ahlaksız kapitalizmin dünya coğrafyasını tehdit eden biyolojik savaş ihtimaline karşı, bütün insanlık ele ele vermelidir. Türkiye, konunun vehametini idrak edip, tehlike sınırlarını ve muhtemel hasarı önceden tespit edip bu konuda gerekli tedbirleri acilen almalıdır.
Selam ve dua ile…
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
GİRİŞ SUNUM VE SONUÇ
Konu çok başarılı bir şekilde ele alınmış ve anafikir son paragrafta
İnsanlığın gözüne gözüne sokulurcasına gayet net bir şekild eifade edilmiştir.
Sağlık uzmanları, Türk milletinin kobay olarak kullanılması ihtimali üzerinde durarak Bakanlığın dikkatli olması gerektiğini vurguluyorlar.
Domuz Gribi aşısını, yan etkilerinden dolayı tavsiye etmediklerini ve Türkiye’ye gelen aşılara güvenmediklerini söylüyorlar.
Ahlaksız kapitalizmin dünya coğrafyasını tehdit eden biyolojik savaş ihtimaline karşı, bütün insanlık ele ele vermelidir.
Türkiye, konunun vehametini idrak edip, tehlike sınırlarını ve muhtemel hasarı önceden tespit edip bu konuda gerekli tedbirleri acilen almalıdır.
Değerli gazi kardeşim branşının gereği yazılarını başarılı bir şekilde zihinlerimizle buluştururken,
güncel memleket sorunlarına d akayıtsız kalmıyor yine her zamanki gibi
en güncel sorunumuzu ((!) ki sanırım bu sorun hep karın ağrıtmaya devam edecektir)
yine başarılı bir şekilde bir kere daha önümüze sermiştir.
Kendisini hep takdir ettiğim kalemi bir kere daha takdir ediyorum.
düşndüğü için
susmadığı için
susturmadığı için
selam ve dualarımı bırakıyorum bu ibretlik sayfaya.
DiKKAT ÇEKEREK!