Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
TunçAY
TunçAY

Devlet-i Âliye - (Bir Kaç Düşünce...)

Yorum

Devlet-i Âliye - (Bir Kaç Düşünce...)

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

752

Okunma

Devlet-i Âliye - (Bir Kaç Düşünce...)

Devlet-i Âliye - (Bir Kaç Düşünce...)

Efendim, öncelikle ifade etmeliyim ki, Devlet-i Âliye hakkında söz söylemek, bir şeyler karalamak pek haddim değildir. Az-çok okusak da, yeterli bir malumatımın bulunmaması bir yana, tarihçiliğin bence besmelesi olan belgelerle de konuşamayacağım. Bizimkisi birkaç düşüncenin dile getirilmesidir.


1. İçimde hep bir kor gibi duran ve beni üzen bir cümleden bahsedeceğim. �Anadolu toprakları üzerinde Osmanoğulları sanki babalarının malıymış gibi 600 sene boyunca at koşturdular.� Bu cümleyi bir Yunan(Atalarının geçmiş zamanlarda topraklarımızın bir bölümünde yaşaması hasebiyle), ya da fanatik bir Batılı söylemiyordu. Bu cümle kendi cumhuriyetimizin bir üniversitesinin Atatürk ilke ve inkılâpları dersinde izletilen bir belgesel tarzı bir videoda dile getiriliyordu. ( Aynı videoda seslendirilen tamamen saf Türkçeye çevrilmiş �Atatürk�ün gençliğe Seslenişi�ni orada bulunan gençlerden hiç biri beğenmemişti.) Bu videoda Osmanlı alabildiğine kötüleniyordu. Cumhuriyet göklere çıkarılıyor, padişahların hainliklerinden vs. bahsediliyordu. Anlayacağınız, dozu biraz fazla kaçırılmış resmi tarih� O andan aklıma bir şey geldi: �Yahu, biz milletçe uzaydan mı geldik? Birkaç yıl önce Devlet-i Âliye olan yürütme sistemimizin başta dâhi Mustafa Kemal Paşa(O zamanlar Atatürk olmamıştı) tarafından (gerçekten de doğru bir hamleyle) Türkiye Cumhuriyeti�ne inkılâp ettirilmesi sonucu, acaba herkesin tamamen eskiye yabancı insanlar olması mı iktiza ediyordu? Ki, öyle değildi. Cumhuriyet�in ilanından beş sene önce Çanakkale�de kahramanlıklar sergileyen Mustafa Kemal Paşa ve diğer muzaffer askerlerimizin hepsi birden birer �Osmanlı�ydı. Cumhuriyetin ilanı sonrasındaki insanlarımız da aynı insanlardı. Fakat değişen zannımca Peyami Safa�nın Mahşer romanında Çanakkale�den İstanbul�a gazi olarak dönmesi sonrasında, Nihad�ın karşısında bulduğu o âcib milletin meyveleri olan düşünce ve ufuk kaymasıydı.


Demem o ki, Çanakkale�yi sahiplenip �Osmanlı öldü, çok oldu.� Diyerek koskoca bir kültür ve tarihi kapı dışarı koymak, atalıktan reddetmek ne kadar da gariptir. Dahası, biz Türkiye insanlarını (Türkleri, Kürtleri, Lazları, Çerkezleri, vs.vs.) bir gece vakti aniden bir uzay gemisin Anadolu�ya yayıp gitmemiştir.


2. Batı düşüncesinin geçirdiği değişimleri az çok bilirim. Özellikle Kilise�nin onlar üzerindeki etkisini� Şöyle söyleyeyim, Türkiye�deki dinden ve dindardan duyulan korku�nun (gizli emelleri bilmeyerek atlıyorum) bence büyük bir bölümü Batı�ya dayanır. Atatürk sonrasından beridir ülkede �gericilik ya da irtica� adı altında bir korku kültürü sürüp gitmektedir. (Bu arada, Türkiye�de şeriat �ve tüm sistemlerin değişmesini- isteyen zamanın ve mekânın gerçeklerinden habersiz birtakım safdil kimselerin olduğunu da inkâr etmiyorum, fakat bunların sayısının mevcut yönetim sistemimizin destekçilerine nazaran son derece � yok denecek kadar- az ve niteliklerinin de etkisiz olduğunu düşünüyorum. Dahası, şeriatla yönetilen tek Sünni ülke �bildiğim kadarıyla- Malezya�dır)


- Efendim, bunun şimdi Batı�yla ne alakası var, İslam dini Doğu kökenli sayılmaz mı?


Şöyle ki: Kilise Avrupa�da yaşanan ve Müslüman Doğu�ya alakası olmayan Ortaçağ karanlığının en önemli sorumlularından bir tanesidir. Kendi çıkarları doğrultusunda koyduğu kurallarla herhangi bir sanat ve bilim gelişimine müdahale etmiş, tek kendi borusunun ötmesini dilemiştir. Aydınlanma Çağı denen dönemle birlikte Kilise�nin baskısından yavaş yavaş kurtulan Avrupa, bilimde ve sanatta ilerleme kaydedip ve Sanayi İnkılabıyla birlikte ekonomik refah ve Fransız İhtilaliyla birlikte de eşitlik düşüncesine ulaşınca Kilise devletlere ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Yani bizdeki korkunun kökeni aslında Batı�dan, Batı�nın Orta Çağ�daki dogmatizminden kaynaklanır. Orta Çağ�da Doğu altın çağlarını yaşıyordu.


Sonuç olarak,
1- Devlet-i Âliye�yi dışlamamızdaki garipliği
2- Günümüz Türkiye�sindeki irtica korkusunun kaynağının Batı olduğunu
Belirtmek istedim.


(Not: Devlet-i Âliye�nin gerilemesinin �ve tabi sonra da yıkılmasının- zaten başlıca sebeplerinden olan devlet sisteminin �tabi bunlara ulema sınıfını da eklemek gerekir- Devlet-i Âliye�nin son üç yüzyılında bozulduğunu eklemek zorundayım.)

(Not2: Vakti zamanında Osmanlı Devleti/İmparatorluğu vs. adlandırmaları ecnebiler yapardı ve teb�a devletine �Devlet-i Âliye� derdi. Ben de eski günleri yad etmek istedim.)


(06.08.2009)
Tunç AY

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Devlet-i âliye - (bir kaç düşünce...) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Devlet-i âliye - (bir kaç düşünce...) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Devlet-i Âliye - (Bir Kaç Düşünce...) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
24.11.2009 02:45:54


çok değerli yazar sevgili TunçAY;

çok önemli bir konuyu mercek altına yatırmışsın....kendimizden bi haber yaşayan bizlerin gözüne sokulması mutlaka okunup düşünülmesi gereken bir yazı...vakit hayli geçti bu konuda yazmak üzre tekrar geleceğim...kutlarım dikkatini hassasiyetini yürekten...
sevgim saygım her daim...tebriklerimle...

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL