- 812 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
195 - GEL
Onur BİLGE
Yeryüzünde, bir yerlere veya birilerine bağlı yaşamak zorunda kalıyoruz. Bu nedenle dünyada ayrılıklar yaşıyoruz. Geleli birkaç gün olduğu halde can yoldaşımın hasretinin yakıcı hale geldiği gibi... Aslında, ruhlar için mesafenin önemi yok. Onlar, kilometrelerce uzaktan sarılabilirler, birbirlerine. Aynı kentte, aynı semtte, cam camayken bile raylar gibi değil miydik zaten? Rahatça bakamadık bile birbirimize. Karanlıklar prensi, gölge böceği... Bense, yıllar önce muhtelif yerlerde yaşanan ve kaybolan hayat dilimlerini hep aynı sokak lambasının ışığı altında arayan; buldukça şiirleştiren, öyküleştiren gece sevdalısı...
Pek bir şey değişmedi, benim açımdan. Oradayken de hasrettim, ona. O hep görünmesi imkânsız yerlerdeydi, ben hep iyot gibi açıkta... Işık altında saatlerce görüntü vermek, cömertliğimdendi. Aşka ve âşığa saygımdan... Görmüyordum, sadece hissediyordum onu. Görmeden iman ettiğimiz varlıkları hissettiğimiz gibi... Onun için daha zor olmuştur, bu ayrılık, eminim. Yaz boyu, her gece perdelerini açan, belki aynı oyunu doğaçlama aylarca oynayan tek kişilik tiyatro eserinin, ısrarla her gece seyretmeye gelen tek seyircisi, perde açılmaz olduğunda, büyük bir boşluğa düşmüştür.
İki yabancının akıl almaz, tuhaf aşkı bu! Birbiri hakkında hiçbir şey bilmeyen iki kişinin, akıl almaz düşkünlüğü, birbirine... Sebep; birbirine zıt kişiliklerin çekimi, ikisinde de devleşen içsel yalnızlık, karşılıklı açlık raddesinde sevme isteği, âşık olma arzusunun tutku halini alması, yasaklananın cazibesi, ne olursa olsun, arkadaşlık gibi görünse, önü görünmese de karşılıklı gerçek bir aşk yaşanan. Belki alışkanlık... Her ne olursa olsun, birbirini arayan iki kişinin yakıcı hasreti, gittikçe azalması gerekirken artmakta olan...
Birilerini sevmek için tanımaya da gerek yok. Benim okurlarımı sevdiğim gibi sevmesi mümkün. Siz adımı bileceksiniz en azında ve yazdıklarımı okudukça, bana ait pek çok şeyi... Fakat ne yazık ki ben, sizin sadece birkaçınızı tanıma mutluluğuna erebileceğim. Sadece tanışacağız ve beraberliğimiz süresince hakkınızda bilmemde sakınca olmayan çok az bilgi vereceksiniz. Anketörlüğü sevmediğim ve başkaları söylemedikçe hayatlarını kurcalamak âdetim olmadığı için ben de sormayacağım. O nedenle, tanışmış olsak da sizi gerektiği kadar tanıyamayacağım. Bunun böyle olduğunu gayet iyi biliyor ve yine de size yakın olmak arzusuyla yazıyor, anılarıma sürüklemeye çalışıyorum, birer birer ellerinizden tutup; güneye, Akdeniz’in kıyısındaki bu sıcak kente çekerek.
Kalan hayatımı, öykü ve şiirlerimi yazarken yaşıyorum. Düşlediklerimle dilediğim gibi yaşıyorum ve her okuduğumda o duygulara dönebilmek, tekrar tekrar aynı hazzı yaşayabilmek için sabitliyorum duygularımı. Anımsadığımda mutu etsin etmesin, kaybettiğim anılara ve duygulara acıyorum. Kaydettiğim duyguları, yazdıklarımı her okuyuşumda bir kez daha hissederek rahatlıyorum.
Öykülerim ve şiirlerim, özümün içi, içinde sarhoş olduğum. Görünüşte kendim için yazıyorum. Yok olup gitmemesi için kâğıtlara aktarıyorum, yaşanmışlıkları. Yazarken, gereken özeni gösteriyor, sanat yapmaya da çalışıyorum. Yaşamak benim için, sanat toplum için...
Acısıyla tatlısıyla, sevinciyle kederiyle, dopdolu bir ömür tüketiliyor ve bunu en iyi, yaşayan biliyor. İnsan, hayatıyla beraber giriyor, toprağa; ikisinin de üstleri örtülüyor. İstiyorum ki yaşadıklarım kalıcı olsun, okunsun.
Semiray adında bir kişi gelmiş, geçmiş gidiyor bu diyardan. O, okuyucularından haberdar olamasa da yalnız yaşayıp, yalnız göçüp gitse de hiç görmediği halde varlığını kuvvetle hissettiği kişiler ondan haberdar olsun.
Hepinizi yanıma çağırmak isterdim. Hepinizi tanımak, hepinizle yaşamak, kalan hayatımı... Mümkün değil. Ebu Zer yalnızlığımın da bir hikmeti vardır, mutlaka. Taksimata rıza göstermek lazım... Halimden memnun olmalıyım. Aksi halde itiraz etmiş olurum. Belki de isyana girer. Allah korusun!
Yazmak da yalnızlıktan sıyrılma yollarından biri... Bir çeşit ruhi tatmin... Sizler bana gelemeyeceğinize göre paylaşım için benim size gelişim... Yaşarken ya da ölümümden sonra birileriyle kıyasıya paylaşmak hayatı, doyasıya yaşamak, birlikte... Ne kadar çok olursanız, o kadar iyi! O kadar yalnız kaldım ki ordular halinde gelin! İşte bu nedenle, kendimi bildim bileli olanları anımsamaya ve yazmaya çalışıyorum. Belki hedeflediğim gibi bin bir öykü yazacak zamanım olacak belki de olamayacak. Hayatımın tamamını değil belki sadece yakalayabildiğim muhtelif zaman dilimlerini kaydederken tekrar yaşıyorum, yalnızlığımda ama sizler okurken beraber olacağız.
Sadece düşler ve yaşardım, varlığınızı hissetmiyor olsaydım. Oysa siz, hiç bitmeyecek kadar varsınız! Öyle olsaydı, bir beni eyler, bir beni duygudan duyguya, düşünceden düşünceye sürüklerdi de yalnızlığına tek pencere açılmazdı. Özellikle çocukluğumun kapılarını ardına kadar açtım ki size, çocukluğunuzu anımsayın, her gece, el ayak çekilince, öykülerimi kaleme almakta olduğum bu saatlerde... Bir düşü tekrar yaşarcasına imkânsızı mümkünleştirelim, birlikte. Benimle yok olmasın, bu şekilde sabitlensin hayatım, duygularım, düşüncelerim. Ölsem de bu yaşadığım hayat, her okuyanla tekrar tekrar yaşansın, geçmişlerini anımsatarak; herkesi, birer birer özünün özüne, ruhunun gözüne götürerek, işlevini hakkıyla yapsın.
Gayet iyi biliyorum ki gerçekten okuma isteğiyle yazdığım satırlara gelen herkes bir şeyler anımsayacak, acı tatlı yaşanan anılarından ve neler neler geçecek aklından, düşündükçe! Her bir öykümün okunma süresince olsun maziye dönecek, benzer anıları canlanacak, gözlerinin önünde. Dününde kalan ve küllenen anıları gün yüzüne çıkacak. Benimle dolaşacak, geçmişimin taşlı tozlu sokaklarında. Düzlük’te benimle beraber yakan top oynayacak mesela. Kırkgöz’ü seyredeceğiz dağ doruğundan. Şiirler yazacağız, kayalara oturup. Birazdan güneş sararacak ve kızaracak. Toroslar, altın suyuna batacak, göl altın suyu kesilecek. Sonra kan rengini alacak ovanın ıslak kısmı, dağlar bakır rengine çalacak.
Sırdaşım olacaksınız, sevgilerimi, aşklarımı yazdığım zamanlarda. Derdimi anlatırken, dert ortağım... Şaşıracaksınız belki size sizden bahsettiğimde.
Aşama aşama kaybolan yıllarımıza döneceğiz, birlikte. Görünüşte benim, aslında sizin geçmişinize... Aynı anda yaşayacağız, ortak yanları olan farklı hayatlarımızı, geriye dönük. Bu size de büyük bir haz verecek, eminim. En az, şu anda bana verdiği kadar.
İlhan, can!.. Yalnızlığımın ilacı, sıkıntımın devası, can yoldaşım! Kuvvetle hissediyorum ki bir sen okuyamayacaksın, yazdıklarımı. Madde âleminde, hiçbir zaman, hiçbir şeyi paylaşamayacağız, seninle. Yani bilemeyeceksin, her yerde olduğu gibi zeytinlikte de birlikte olduğumuzu, seni her anımsadığımda. Her öykümde ve her şiirimde olmasan da parfümüm gibi yazdığım kâğıtlara sindiğini. Sildiğinde tüm dünyayı gözümden ve olanca ihtişamınla belirdiğini...
Gel, ayrılığı yaşayalım seninle! Ömür boyu hep böyle sevelim, birbirimizi; acılı, buruk... Anılarımızla yetinelim, kalan ömrümüz boyunca. Delice özleyelim, birbirimizi!..
Sokak sokak arayalım, birbirimizi; günlerce, gecelerce... Ölünceye kadar hiç bulamayalım ki vuslat bitirmesin, aşkımızı!
Hayaller kuralım, kavuşmaya dair. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar düşünelim, birbirimizi! Ancak uyuyunca unutabilelim!
Madde âleminde ayrı ayrı yerlerde olsak, yok etsek de birbirimizi, mânâda el ele olalım her an! Ayrı ayrı yerlere gömülelim. Tüm ayrılıkların son bulduğu yerde, mahşerde buluşalım ve öylesine sarılıp kaynaşalım ki sonsuza kadar ayrılmayalım!..
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 195
YORUMLAR
Aslında, ruhlar için mesafenin önemi yok. Onlar, kilometrelerce uzaktan sarılabilirler, birbirlerine..evet.
Her ne olursa olsun, birbirini arayan iki kişinin yakıcı hasreti, gittikçe azalması gerekirken artmakta olan...
evet aciklamasi güc böyle giderek artan hasretin.
Sokak sokak arayalım, birbirimizi; günlerce, gecelerce... Ölünceye kadar hiç bulamayalım ki vuslat bitirmesin, aşkımızı!
hayiir böyle olmasin bir kavusma olsun arada hasrete dayana bilelim..
cok güzel bir yaziydi yine.
yüregine saglik.sevgim sonsuz
sevgili ONUR BİLGE
Bu yazınız beni çok duygulandırdı.sizin edebiyat defterine geldiğim günden buyana bütün yazılarınızı okudum.yazılarınıdan çok ders çıkardım.ablama karşı yapılan haksızlığı gördüm.bazı anlar olduki sizinle tebessüm ettim.bazı anlar olduki sizinle geceleri aynı odada kitap okudum.sizin yazılarınızda çoğu zaman kendimi buldum.sizi çok seviyorum. RABBİM size hayırlı uzun ömür nasip etsin.Rabbim yüreğinizin güzelliklerini bizimle paylaştığınız için sizin ilminizi arttırsın.Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
SİZE KUCAK DOLUSU KIRMIZI GÜLLER YOLLUYORUM.
YILLARIN ANISIYLA YANIP KAVRULAN O GÖZLERINI, O MÜBAREK ELLERINI ÖPEBILMEYI COK ISTERDIM..
Ins. tez vakit görmek nasip olur seni.
Ben hic konusmayacagim.
Ama seni de susturmayacagim.
Bu 1001 gece öykülerini, 1001 solukta icime cekebilmek icin.!
OKURKEN YÜREGIMI DAGLAYAN, FARKLI ÜZÜNTÜSÜYLE BANA YASAMA HEYECANI VEREN BU ÖYKÜLERIN SAHIBINI O KADAR COK SEVDIM KI..SÖZLE ANLATILAMAZ!
Allah sana uzun ömürler versin Can!
Önün daima acik olsun!
: )
bİNBİR GECE ÖYKÜLERİNİN NEREDEYSE ÇOĞUNU OKUDUM. KAÇIRDIKLARIM DA OLDU OKUMADIKLARIMDA. AMA ÇOĞUNU OKUDUM SAYILIR. ÇOCUKLUĞA DAİR OLANLARI DAHA ÇOK TABİİ Kİ. AMA BU YAZINIZDA HER ZAMANKİNDEN ÇOK DAHA FARKLI BİR ŞEY SEZDİM. SİZ, KALBİ İYİLİK DOLU BİR İNSANSINIZ. FAKAT İNSANLARDAN NEDENSE UZAK DURMAYA ÇALIŞIR BİR HALİNİZİ SEZDİM BU YAZILARDA. MUTLAKA BUNUN DA SEBEBİ VARDIR. YAŞADIKLARIMIZ BİZE YOL GÖSTERİYOR. ÜSTELİK BENDEN YAŞÇA HEM BÜYÜK HEM DE HAYAT TECRÜBENİZ VE BİLGİNİZ ÇOK FAZLA VE ENGİN. SİZİ HER ZAMAN TAKDİR ETTİM. DEDİĞİM GİBİ BU YAZIDA ÇOK FAZLASIYLA SAMİMİ DUYGULARINIZI KAĞIDA DÖKÜLMÜŞ HİSSETTİM. SEVGİLERİM YÜREĞİNİZE SEVGİLİ HOCAM, ÖĞRETMENİM.
Çok duygusal, hüzünlü bir itiraflar manzumesi... Ve haklısınız Onur hanım insan satır aralarında kendisinden ne çok şey bulduğunu şaşkınlıkla görüyor. Kendi geçmişine dönüp dalıp gidiyor ve sanki kendisini okuyor.
Ölüm mukadder kaçış yok. Diliyorum bin bir öykünüzü yazıp bitirdikten sonra da uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürürsünüz inşa-Allah.
Yalnızlık...Hangi insan istemez gününün bir kaç saatini kendisine ayırmak? Peki bunu niçin ister? Hem kim yalnız değil ki? Ve bence yalnızlık muhteşem bir şey. İnsanın sadece kendisine ait olma duygusunun olağanüstü cazibesi inanılmayacak kadar mutluluk verici bir duygu... İnsanın yalnızlığının içinde kandırılmalar yoktur meselâ. Yalanlar da yoktur. Riya ve bayağılıklar... Bin bir çeşit ayakoyunları, hile, hurda vs. de yok. Peki ya ne var? Ne istiyorsanız o...
Merakım gittikçe artıyor. :)