HAYATIN İÇİNDEN.....6....
Yıllar geçmiş.Mevsimler değişmişti...Mevsimlerle beraber simalarda değişmiş ,yeni umutlar katılmıştı hayatın kucağına...
Meltem , in gelişiyle ,çok şeylar kazanmıştı Şehriban.Yaşadığı daracak alandan çıkmış
kendini kimsesiz , şevkate muhtaç, sevgiye hasret, çocukların olduğu yurtlarda, gönüllü anneliğe adamıştı.Üniversite ,den arta kalan zamanlarının, çoğu zaman bu yurtta kalıyordu...
Meltem,de bir taraftan çalışıyor,bir taraftan da sınavlarını veriyordu..Hafta sonları .CAĞALOĞLU ,BEYAZIT vede çoğunlukla tarihin olduğu yerler de geçiriyorlardı vakitlerini..
Sevgileri,dostlukları ahirete kadar baki kalacaktı
Mehmet iyice olgunlaşmıştı:
Okulun dan ve hafta sonunda ,arta kalan zamanlarda ,babasına marangoz atölyesinde yardım ediyordu...
Hiç bir desteğini babasından esirgemiyorlardı...Diğer kardeşlerinin olduğu gibi..
Zehra üniversiteye hazırlık okuyordu..
Biricik annesi ,nin bir gece aniden fenalaşmıştı... Hastaneye kaldırılması ve Doktorların geç müdehalesinden dolayı kaybettikleri anneleri için..Doktor olmaya karar vermişti..Bunu bütün herkes için ama en çok annesi için istiyordum..Son nefesinde annesine söz vermişti.....
Uzun yıllar sevinçleri , hüzünlere döndü Elif ,in..
Her zaman masallarda kalan ,aşkların külleriyle savrulacaktı..
Bahardaki çiçekler gibi ,sümbüllere rengini veren mor gibi ..Hep bir tarafı buruk ve ağrılıydı....
İlk özlemleri , İlk kor olmuş yalnızlığı ...Sığındığı bir kucakta son bulmuştu...
Hayatın güneş ışınlarıyla değil, kendi matemiyle yanıyordu yüreği...
Gülen gözleri solmuş..Umutları hüsranlara dönüşmüştü...Bir ayrılık bir veda Buse ,siydi .. Bir sevda yanığıydı teni..
Kalbini çarptıran , hayatını ömrünü anlamlandıran...Soğuktu bütün ötüşlerin alaca kuşların....
Bir çiğ damlası gibi , bir mahmur bakıştaydı Muradı ..Murat bildiği...
Adımları hepten geri gidiyordu...Sanki biri kaldırıp indiriyordu ayaklarını ,yürütmek için...
Zamanda kayboldu ..Zifiri bir duman kapladı etrafını ..Zaten amansızca ,durdurak vermiyordu sallantılardaydı yüreği..
Yavşça diz çöktü...Hatta , hatta uzanıp sarıldı.Beyaz gelinliğiyle..Gül goncası sinesini , koklayamamışken..Verivermişti ...
Kara taşlı, kara bahtlı , Burcu , Burcu kokan toprağa..Hala sıcaktı nefesi ,Hala sıkı sıkıya bırakmamacasına tutuyordu ellerini...
Eğer yaşasaydı bugün düğünleri olacaktı...O beyazlar içinde bir peri kızı..Sevdiğide Beyaz atlı prens..
Şimdi ise ona sunabileceği ...Bir gül...Ve gönülden ruhuna okuyacağı ..FATİHALAR ...YASİNLER....DUALAR...
bitti...........................................................................