Belki de! yada keşke! ne dersen de yazdım işte..
Belki de yazmamaliyim sana,
Cümlelerim israfa sebep.
Belki de sevmemeliyim seni,
Duygularim hüsrana sepet.
Yanlış insanı sevmenin ne demek olduğunu idrak etti de kalbim. Uslanır mı dersin? hiç sanmam..
’keşke’li cümleler yakışmaz dilime, yoksa ne çok da arzuluyor dilim: ’keşke hiç sevmeseydim’ demeyi. Arabesk şarkılarda kaybetmeyi sulanmış benliğini, sesindeki acıyı dindirene dek ağıtlar yakmayı. Ayaklarını yere aşka inat vurarak dans etmeyi, deliler gibi boş sokaklarda koşturup, düşünce aldırmadan bağıra çağıra ağlamayı. Elimi tutup çekmeni beni acıdan, ne çok isterdi Kalbim. Seni, ne çok, severdi!
’Keşke!
Sende,
Zerre miktarınca sevsen beni.’ d(iy)emiyorum. ’keşke’li cümleler yakışmazdı kalbime. Kandırdım kendimi böyle.
’keşke’ler onları kullanmayışıma kızınca, çekip gidiyorlar( hakkı verilmiş bir terk edişle). Yine yalnızlık merdivenine tırmanıyoruz, duygularım ve ben.
Biraz da saçmalıyoruz, merdivene yazılar karalıyoruz, muzipce gülümsüyoruz, mutluluktan değil! yalnızlıktan . Ağlıyoruz, sonunu göremediğimiz merdivene, yalnızlığın uçurumu yok. Sonuna varmak, sesine karşılık bulmak için koşuyor duygularım. Ayağı kayıyor, elinden yakalıyorum son anda kendime çekip, soluklanıyor hızlıca son kalan hava taneciğini kapmaya çalışırcasına. İnciniyor duygularım..
Belki de yazmamalıyım sana,
Okumazsın korkusuyla.
Belki de görmemeliyim seni,
Unutmak umuduyla.
Nebiye ARI