18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2182
Okunma
pilav yemicem!
Oturup bütün gün bekledim.
Mekan yine ağırlığından yıkıldı yıkılacak kitaplığın önü. Odam yani.
Tam karşımdaki rafta yine o yuvarlak makyaj aynası arada kaşını kaldırıp göz ucuyla bana bakan içindeki ben…
(ıyyy sinir)
Elimde bir kitap. Adı; hayat anlamına doğarken. _ şu 0.7 beni sinir ediyor. Dokuza terfi edeceğim nerdeyse ucu kırılmasın diye. Rengini beğenmesem, nerdeyse… neyse. Bastırmayayım, bari o kadar. _
Ama benim gözüm telefonda.
Saf saf bakıyorum. Sanki çalsa anlamayacağım. Bir de mesaj var mı diye ikide bir kaldırıp kapağı bakıp durmuyor muyum?
Yani yine sinir bozuyorum. Ha, bu arada tam göğsümde, hani göğüs tahtası denen tıbben bilmem nere olan yerde_ üç adet kırmızı nokta oluştu az önce.
Bunun ne olduğunu bilen var mı acaba.
Bana kalırsa artık bir şeytan üçgenim var. Kalbim de içinde atıyor.
Cam kapanıyor, yanıyorum. Suyu kafamdan boca edip devam etmek geliyor içimden. Sağ elimi sol elim engelliyor.
Sinirlerim ve ben harp ediyoruz, kısa alanda.
Birde radyonun dibine koydum telefonu çalmadan önce ötsün diye. Radyo ötüyor ötüyor da sadece beni heyecanlandırdığıyla kalıyor. Uyarmak değil bu.
Arada sinyaller artıyor belli ki. Ama benim pek işime yaramıyor. Sadece kalbim hızla atıyor birden. Ve özellikle de şuan kalemi tutan sol kolumda derman merman kalmıyor.
Aman kimse kendini önemli sanmasın, benim oyalanacak bir şeyim yok. Üç gün gazetecilik yapıp üç ay yattığım için! Neyse bu başka bir özeleştiri mevzusu.
Gece ceset resimlerine baktım nette yine.
Kafası kesilen adamın hiçbir farkı yoktu kurban edilen koyundan.
Hz. İbrahim tuvalette kesmeye kalkışmamıştı ki hayvanı. Neden ürpermedim diye kendimi irdeledim durdum. Sonra da ‘taş değilim ya’ diye avuttum yine kendimi. Kesin bilinçaltıma işlenmiştir bu kafası oturan bedeninin yanındaki klozetin içinde duran adam manzarası nasılsa.
Ben farkında olmasam da.
Ama uzun süre takılmadım her bir resme.
Neden? Çok mu olağan geldi sanki?
Sanırım annemi dinlemeli ve tamamen ‘ruha’ dönüşmeden hemen bir ‘psikoloğun’ yolunu tutmalıyım. Hemde ruhsuz bir ruh!
Yok yok önce ‘guatr’ testi mi yaptırsaymışım.. acaba! :)
Eşyalarla bile konuşuyorum bu arada. Bazen!!!
Bu asabi hal ile bir alakası olabilirmiş.
Hıh…
Birde yazdıklarımı okusa.
Şişşt… aman ha!
Bir annem bilmesin içimdekileri. Gerçi yakında göğsümdeki şeytan! üçgenimden ışıklar saçacağım ama…
Neyse…
Arada abim gelip enseme patlatmasa bedenimin varlığını bile hissetmeyeceğim.
- Yüzünü görende cennetlik hani. Ablandan geldin mi gelmedin mi belli değil şizofrenik deli! Al işte, deli dedi bana. Şizofren olmak umurumda değil.
Dönüp yüzüne baktım bir saat, korktu. Laf aramızda bunları bilerek yapıyorum. Komiğime gidiyor.
- Bakim de hiç değilse cennete git. Bundan başka da hayrım olmaz nasılsa sana.
- ……….
- Abi, okul açılınca bana bir ‘laptop’ alsana..
- Alacağım ‘lan!’ söz.
- Mustafaaaaa, Eraaaaaayy… Tehdit eden bir parmak işareti ve; yavaş sallaaaaan…Yine kıracağız anlaşılan.
Aaaa, tahtırevanlar yaptırılmış. Oley be, şimdi Zeynep’i oynatma bahanesiyle babamla parka gidebilirim!
- güldeeen, pilav yesene!
- Çç, yemicem.
- Kalk artık şu bilgisayardan.
- İyi, tamam.
____SON___