- 773 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Yazılmamış mektuptan satırlar 1
soğut hücrelerimi, odamı, evimi, sokağımı, şehrimi. Gel uçurumum ol sonsuz düşüşüm. Kayıp zamanın intikamını almak vakitleri geldi de geçiyor.
Korkuyorum ihanet gibi düşüyor ömrüme yokluğun, yasaklığın. biz seninle saklı kentin anahtarına ulaşma arefesindeyiz biliyorsun.
Sen de kork istiyorum bensizlikten ah ne bencil istek biliyorum ama yinede sana dair hiç bir isteğime gem vurulsun istemiyorum.
Yalvarıyorum sen de isteme. Arzularım koştursun yeryüzünde deli taylar gibi yalvarırım isteme.
vahşi hayvanları eğitmek için açlıkla terbiye ederlermiş. açlık; insan, hayvan, asil yada asil olmayan herkesi eşitler; ölüm gibi.
ruhumda, düşüncelerimde ve etimde senin açlığını çekiyorum.
seni istiyorum.
seni inanılmaz istiyorum, seni kimsenin kimseyi isteyemediği kadar istiyorum, açım bedenine açım, varlığına,kelimelerine, olan olmayan herşeyine açım. bu açlık küstah, tedirgin ve ürkek bir korkuyu besliyor içimde.
korkuyorum senin için korkuyorum, kendim için korkuyorum ah sende korkmalısın delice korkmalısın. bu açlık her şeyi yaptırır bana.
her sabah, her akşam yeniden karıyorum, gönlümün bahtsız kartlarını bu berhâva sevda için*. tek kişilik ölümcül bir kumar bu. bedel diye ömrümü biçtim sana.
kazansam da; benimsin. kaybetsem de benimsin. başka yolu yok çizgiyi aştım bir kere.
ruhumu günaha bulaştırdım, dudaklarına dokundum yanacaksak hakkedelim...
ipekleri tek vuruşta biçen kılıç gibi olsaydın keşke, bu kadar canım yanmazdı. küçük paslı bir hançersin canımı yakıyorsun", kanatıyorsun, ne zor böyle ölmek...
ve ne güzel derdini çekmek.
Ahmet Erhan & Ufuk Yöney
YORUMLAR
Sevda bu kadar haşinliğe karşı koyamaz
biter.......................... / Subay centimen.
sadakati ve samimiyeti ölümlerde sınanmamış sevda; sevda mıdır ?
dinginlik ve sevda.
papatya falları, ilkbaharda kelebek peşinde koşmak toz pembe bir hayat, küçük çocukların içinde koşuştuğu pembe panjurlu ev.
huzur. mutlu rüyalar.
ve hiçbiri.
ve talepkâr olduğum aşk kahretsin beni
ve yangın
ve telaş
ve kan bileklerde
erişilmeyen, kavuşulmayan, tenin tene değmediği bir ömür, dudağın dudağa değmediği zamanlarda sevmek.
yokluğuna vurulmak, olmayan kokusuyla delirmek, meczup gibi ayak izlerini aramak rezil, katran karası asfaltlarda.
sevmek..
sevmek değil başka bir şey, sakinlikte aşk olmaz.
kimi, neyi, canlı, cansız, beşeri ne olursa olsun kendini kaybedercesine sevmek.
"resulu rüyamda görmek istiyorum" diyen dervişe şeyhi onu iste, onu düşün göreceksin der.
derviş resulu düşünerek yatar sabah kalktığında şeyhine koşar ayaklarına kapanır .
- ya şeyhim göremedim der. göremedim.
şeyhi akşam gel der.
akşam dervişe bir avuç tuz yedirir. "yat" der. şevkatle başını okşayarak.
sabah "ne gördün sofi" der şeyh.
-ırmaklar, şelaler, uçsuz bucaksız dereler çavlanlar.
gülümser hafifçe.
-işte öyle yanacaksın ki; resulü göresin der.
yanmak, olmayan alevlere teslim etmek ruhunun etini, dumansız yanmak, santim santim erimek...
huzurdan bahsetmeyin, dinginliğin alfabemdeki yeri terkedilmiş şehirler kadar anlamdan üryan. sahili olmayan bir kent gibi yalan...
biraz daha uğraşırsam ya tam süper olacağım ya da piskopat.. :-)
Ahmet Erhan tarafından 7/24/2007 1:38:56 AM zamanında düzenlenmiştir.