Dul Bir Kadınsın
Sezen Aksu ile Aşkın Tera_pi hali-4
HAYRETTİN TAYLAN
“ben dul bir kadınım
öyle her istediğimle beraber olamam
ben dul bir kadınım
canimin istediğince gezip tozamam
bir kız arkadaşımla bir yere gitsem
bir erkeğe kazara gülerek selam versem
ya da biraz fazla giyinip süslensem
dedikodu olur, çünkü dul bir kadınım”
Bütün yangınların sorgusunu cevaplıyor,bir hal, kadından bir hal.Minvalinde bombalar artıyor,dul kadınsın.Erkeğin tetiğindesin,kurşunlar zevkin ucunda tetiğe gerek yok,kendi ateşlenir erkeğin beyninde. Siyah heceler üstlenir anlatılmazı. Meçhul bir gidişin gemisi rotasız hayatlar bağışlar. Dedikodu alfabe ezberlenir dil ile gönül arasında, dul bir kadınsın.Bütün anlamsız doğruların da olsa, bir doğru düzlem üstüne eğrilerin artarda da artar.Yanlışını bekler av ve tav yürekler .
-Zevkin hazır ve huzur kıblesi gibi görünür karşı dünyada.Ezberleri bozmak zor.Kariyer,sosyal duruş, ya da gizemli yelkenler açarak belki saklı dünyalar yaşarsın.
Gidişlerin özlem tufanında, uçurulmuşsun.Bekler seni ,aç,tok, ya da fark edilmezlik.Sen gölgesin şehvetin. Suları kurumuş iç amaçların kaynağına hazır kaynak sular gibi durur hazır bulunmuşluk kimliğin. İkincil olmak burada asıl başlar, tarihsel mengenenin içinde bu süreç dul kadın kimliğinde bürünür kimliğine.
Biz yaşamı en kolay dileklerle fal açarız ,hangi mecbur seni bu kimliğe attı.
-Evliliğinin birinci gününde,Allahüekber dağlarına tırmanan orda soğukta kocası ölen Kerime’nin kırık aynası mısın?
- Ya da Kurtuluş Savaşında, kocası gözleri önünde şişlenip 30 Yunan askerin sırayla tecavüz ettiği Hazan Neftine ‘nin göz nuru musun..
-Veyahut,kocasını kazada kaybedip,iş verme amacıyla kandırılıp geneleve satılıp orda zoraki bir yaşamla baş başa kalıp, yıllar sonra oğluyla o lanetli odada karşılaşıp tam sevişme sırasında belindeki benden tanıyan taşra yürekli Suzan Saki’nin dikiş tutmaz yarası mısın..
Ya da 80 kişinin isteyip kimseye varmadığın, bir gönül depreminde aşık olduğun, aşk masalı yaşadığın, başkentteki o güzel ortamını terk edip en kısa zamanda evlenip İstanbul’a yerleştiğin ve herkesin ideal çift olarak ezbere okuttuğu mutluluk everesitinde her şey güzelken,her şey bam telinden,aşk elinden öte,kendi ekvatorunda yüreğine çizen şair,entelektüel ve sen bir ömür sevenin bir gecelik şeytani zevk mağarasına kaçan ,ölümünü beklerdim,ihanetini asla diyen Nazlıcan’nin hem nazı, hem canı, hem bitmeyen acılı aşk masalının aynası mısın.
Ve severek ayrılmak zorunda kalışın destanı yazıldığı Nazlıcan’a dönmesi için 500 şiir, 150 öykü yazıldığı halde hala ona dönmeyen Nemlican’nın gözyaşlarını taşayan,inatlarını, kırıklarının kırk ayağını aşıran dul ve masumluğun kavuşma anı mısın…
Sen dul bir kadınsın, adın kadar kadın, kadın kadardır adın.
“ben dul bir kadınım
bir gün yeniden birisini beğenirsem
beraber olursak
birkaç kez yan yana görülürsem
dedikodu çarkları o an hızla çalışır
"bakalım alır mi seni" söylentisi dolaşır
erkeğin ailesi adamakıllı telaşlanır
ortalık bir karışır, çünkü dul bir kadınım”
Geçecek, sevecek, özleyecek, yeniden hayatlar sıralanacak,sıra dışılığın öyküleri uzar, hangi acılı, hangi tedbirli, hangi gizemli romanslar sıralanırsa ürkek ceylan halin sırdaş olur mecburlar bahtının tahtsız sultanlığında.Aşkı tapınmasız yaşamanın hazımsız derelerinde,paça sıvanmadan geçen salya ırmaklarında sazanla azan arasında olmanın olgusunda algısız alkışsız ,hadsiz, edepsiz gidişler kafiyelenir.
Sen dul bir kadınsın, yüreğin yamalı,sanki alnında lazerli bir ışıkla hazır hazların kaynağı olarak sunuyorsun.
-Şimdi hayatın uyumsuz gözlerini çıkar ve hayatı dişle. Yaşamak yinede sol ağrıların çağrısındadır.Sol yanın yansın,dönülmez aşkların ufkunda biraz bak kaderine.Kederlerini sil acılı atlasından,yeni bir harita güzellikler şehir ol,aşk ol,Leyla büyüt çöllerinde.Ki her erkek bahtsız, tahtsız, haz sultanı değil,seni de anlayacak , gözlerinin önünde ötecek bir bülbülün çıkar.
-Sen dul bir kadınsın,şarkılar bile seni anlatmaz, aşklar senden sonra aşk, yeni aşklar senin çölüne uğraksız olduğu,güvensiz iklimlerin hazanındasın. Yaprakların bir bir dökülür, döllenir amaçsızlık,yalnızlık,huzursuzluk, mecbur dulluk sana huzurdur.
- Ya başka huzurların paydasında büyük mutluluklar ararken,yeni evini bırakıp,hala seni seven,pişman olan eski kocan varsa,çarpım, çarpılma tablosunu yeniden öğrenmende fayda var.
-Ki biz erkeklerin hep bir er ve kek yönümüz vardır.Yenilecek,tarafımız kektir, çekilmez tarafımız “er” dir.Er işte, subay değil, rütbesiz,eğitime muhtaç,ehil olmayan acemi ezberlerimiz var.
“ben dul bir kadınım
benim de duygularım varmış
bunlardan kime ne
seçme şansım yok boyun eğdim kadere
bana ben değil kurallar sahip çıkar
saygınlığım bağlıdır daima bir erkeğe”
Yine sorgusuz sancı gülüm.Söyle bakalım aşk adamın nerende?
Bütün güzelliklerin bölündüğü yerde,hani o beyaz gelinliği giydiğin garip halin nerde.Evden ayrılmanın tanımsız duygusu,evlenip kocaya varmanın mutluluk veren resmi bambaşka.İnsan da parçalara ayrılır ,aşkların da füzyonları var gülüm. Sert sözcükler üzerine yemin etmedik.
Hoşça kal demenin zor olduğu adliye koridorları kadar sevimsiz bir başka duygunun hasır altı edilmiş, yüreği yakan yıkılışlar da insan içindir,seni dul kimliğinin özgürlüğüne taşıyan kaşınan kararların adresizliğinde olmak da hayattan .Canlı mı banttan mı bilemiyoruz.Sen düşün karar ver dul kadın.En kötürüm eksikliğin çıkarması yap,toplamayı toplama, denklemlerin denginde,hangi denklik seni huzura pazarlayacaksa karar ver dul kadın.
“ben dul bir kadınım
benim de duygularım varmış
bunlardan kime ne
seçme şansım yok boyun eğdim kadere
bana ben değil kurallar sahip çıkar
saygınlığım bağlıdır daima bir erkeğe”
HAYRETTİN TAYLAN
YORUMLAR
Dul bir kadın,daha çok kadındır.Dul kadında yaşanmışlığın ezbersiz okunuşları var.Erkeğe karşı,karışımları değişir,gittiği erkekten daha erkek bir erkeğin dünyasını ararken, kekileri darp olur. Güven dağlarına kaflar uzar.Kafka kadar derin birini ararken kofkalar sarar çevresini.Bakışlar.. duruşları sancılar. Dul kadın daha kadın, daha zor
BANA GÖRE; SAYGINLIK UĞRUNA, MADDEN VE MANEN PAYLAŞIMI OLMAYAN BİR EVLİLİĞİ SÜRDÜREN KADIN DEĞİL, BÖYLE BİR EVLİLİĞİ BİTİREBİLME CESARETİNE VE GÜCÜNE SAHİP OLAN KADIN SAYGINDIR..
HELE Kİ BİR KADININ KENDİNE SAYGISI VE SEVGİSİ VARSA ONU HİÇ BİR GÜÇ EZİCİ VE KENDİLİĞİNİ YOKEDİCİ BİR EVLİLİĞİN İÇİNDE TUTAMAZ..
SAYGINLIK CİNSİYETE YA DA MEDENİ DURUMA GÖRE BAŞKALARININ YAPIŞTIRDIĞI BİR ETİKET DEĞİL, İNSAN GİBİ İNSAN OLABİLMENİN FARKINDALIĞINDA OLANLARIN DOĞAL HALİDİR..
KADIN-İNSAN- KENDİNİ VE KENDİ SAYGINLIĞINI BİLİYORSA GERİSİ DE ERGEÇ BİLECEKTİR..
bilgeperi tarafından 10/18/2009 11:13:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
pardon ama ben sizin görüşünüzü tam olarak algılayamadım? s.aksu dizeleri ile sınırlanmış bir yazı okudum. ve açıkcası son mısra "saygınlığım bağlıdır daima bir erkeğe” beni oldukça irite etti..SAYGINLIĞIM BANA AİTTİR...bir erkeğe değil...o erkekle evlenmeden önce ben bir ana-babanın kızıydım...o erkekle hiç bir kan bağım yok..sadece bir şekilde eşim olmuş..sonra da eşim olmasından vaz geçmişim...SAYGINLIĞIM, ANAMIN, BABAMIN BANA VERDİĞİ DEĞERLERDİR..BENİM ONLARIN ÜSTÜNE EKLEDİĞİM KİŞİLİĞİMDİR...
NE KADIN OLMAK ZOR..NE DE DUL OLMAK...KEDINLIĞIMDAN DA MEMNUNUM...DULLUĞUMDAN DA...
keşke öz görüşünüzü de dahil etseydiniz yazınıza..S.Aksu yu değil sizi yanıtlardım....
inanamıyorum bu yazıyı yazanın bir erkek olduğuna..
bu ne kadar doğru bir empati.
aslında daha öncede örneklerini gördük.
örneğin Ahmet Altan gerçekten hikayelerinde öyle bir kurgu öyle bir kadının içselliği vardır ki bir erkek kalemi olduğuna hayret ederiz.
kalemi bu başarısından dolayı çok,çok kutluyorum.
ve paylaştığı içinde çok teşekkür ediyorum.
selam ile.
Güzel bir yazı. Dul bayanlara serzeniş de hissettim, destek de. Ve katıldım gönülden.
Dul bayanların hepsi aynı değildir elbette. Yeter ki insan onurlu olsun.
Ayrıca yazıda, günümüzde boşanmaların artışına gizlice değiniş gördüm. Günümüz insanı, özellikle yeni kuşak eski kuşaklar kadar sabırlı ve fedakar değil, bu bir gerçek. Mücadele ve başarı kulvarı olarak kariyer, para, vs. gibi marjinal değerlerin eskiye oranla öne geçmesi, ekonomik özgürlük, özgürlük savaşçılığına soyunmak gibi nedenlerle yuva, aile denilen kavramların eski saygınlığını yitirmekte olduğunu görüyoruz. Ancak bu demek değildir ki;her aile bu nedenlerle dağılıyor ve bir kadın dul olarak yaşamak zorunda kalıyor. Diğer yandan da, bazı ailelerin gerçekten sudan sebeplerle dağıldığını görüyoruz. Ne yazık ki, her dul kadın sanırım potansiyel bir av, bir tehlike olarak görülüyor.
Her şeyin başı insanın kendisine saygısı ve saygınlığı olmalı diye düşünüyorum. Her insanın bir olmadığı gibi, her dul kadın da bir değil kanımca.
Acı bir geçek; toplumda dul kadın olarak yaşamak zor olsa gerek. Bunda hem bazı dul kadınların hayat tarzı, hem onları potansiyel av olarak gören erkeklerin ve potansiyel tehlike olarak gören hemcinslerinin payı var.
Her zaman güncel olan ve güncelliğini yitirmeyecek bir konuya değinmişsiniz. Ayrıca anlatımınız akıcı ve ironik. Kutladım sizi.
lizaliza tarafından 10/18/2009 6:35:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
“ben dul bir kadınım
benim de duygularım varmış
bunlardan kime ne
seçme şansım yok boyun eğdim kadere
bana ben değil kurallar sahip çıkar
saygınlığım bağlıdır daima bir erkeğe”
Kadınlar adına, özellikle dul kadınlar adına teşekkür ediyorum Sayın Hayrettin Taylan'a.
Bu yazı üzerine dul kadınların sözcüsü olup, belki yeteri kadar farkında olunmayan konulara değinirdim cesaretim olsaydı.
Şiirlerimizin konusuna karışan çevremiz öyle bir yazıya neler demezdi neler...!
Gönlüm günün yazısı seçti. Kaleminize saygılar.
Fatma Biber tarafından 10/18/2009 9:12:18 PM zamanında düzenlenmiştir.